Haberler

Moda’yı da işgal ediyorlar

Tarih: 6 Kasım 2008 Kaynak: Evrensel Yazan: Bülent Habora
Ülkeyi “Babalar gibi satmayı” ilke edinen AKP’nin Satış Bakanı Kemal Unakıtan, patronu Recep T. Erdoğan’ın “Gâvur İzmir” dediği ülkenin en gelişmiş kentlerinden biri olan İzmir için, hepinizin bildiği gibi “İzmir’ i teslim almamız gerekli” demişti. Anlaşıldığına göre bu işgalin başarıya ulaşması için çeşitli hazırlıklar yürütülüyormuş. CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin, AKP’nin muhtarları ve karakolları devre dışı bırakarak Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi sayesinde, zayıf olduğu bölgelere seçmen kaydırdığı iddiasında bulunarak, sadece İzmir’ de üç bin seçmenin kaydırıldığını belirtmişti. Şöyle ya da böyle, teslim alma işi hızla tezgâhlanıyor. Demek “İslami Etik” böyle oluyormuş.

Moda İskelesi’ni de ele geçirdi işgal güçleri. Daha önce Hidiv Kasrı, Sarı Köşk, Beyaz Köşk, Pembe Köşk, Malta Köşkü gibi mekanları eline geçiren İstanbul Belediyesi, şimdi de Moda İskelesi’ni eline geçirmiş. Artık orada içki içilmeyecekmiş. Herhalde bundan böyle orada Zemzem içerler, Kımız içerler.

Bundan 90 yıl önce Mimar Vedat Tek tarafından yapılan Moda İskelesi sanırım bundan böyle türbanlı kadınların, haşemalı erkeklerin, gülyağı kokuları içinde şerbet içecekleri bir mekan olacak…

Şimdiki çocuklar, İstanbul çocukları gerçekten çok şanssız. Büyüdükleri zaman, İstanbul’un simgelerinden olan bazı “Anıt yapıtlar”ı yaşama, onların havasını içlerine çekme şansları olmayacak. Ağdalı gülyağı kokusuyla haşır-neşir olacaklar…
Moda’nın bende ayrı bir yeri var. 1947’de tramvaya binip, Kadıköy’den Moda’ya giderdim. İskeleye vapurun yanaşmasını izlemek çok hoşuma giderdi.

Üniversite yıllarımda aylarca kaldım Moda’da, dayımlarda. Dayım Safvan Serim, Modaspor’un eski yüzücülerinden ve antrenörüydü. Motorlu sandalıyla sık sık dolaşıyorduk, koyda, Moda’yla Kalamış arasında.

Daha sonraları, İstanbul’daki gazetecilik dönemimin ilk zamanlarında, Moda’daki açıkhava basket sahasında maça bile çıkmıştım. Film artistleriyle gazetecilerin maçında… Metin Oktay’ın 10 numaralı forması oradaymış. Onu giymiştim. Ve seyirciler maç boyunca “10 numara, çok madara” diye tempo tutmuşlardı. Çünkü bizim gazeteciler takımı, sayemde 3 gol yemişti, artistlerden. Kalecimiz Fecri Ebcioğlu’ydu. “Ulan Habora,” demişti, “Senin yüzünden rezil olduk.” O zamanlar kibar bir çocuk olduğum için F. Ebcioğlu’na, “Ağabey, sen Ulusal Amatör Takım’da kalecilik yaparken bir maçta 19 gol yemedin mi?” diye sormadım. Çünkü o bana anlatmıştı, Levent’teki Yankılı Sokaktaki evinde.

Moda’da bir yığın dostum olmuştu. İnal Tengizman, Tunus Prensesi Fatma Teyze ve diğerleri. İnal Ağabey, Atatürk’ün fotoğrafçısı Esat Nedim Tengizman’ın oğluydu. Fatma Teyze de, Mevhibe İnönü’nün poker dostuydu.

Nurettin Şazi Kösemihal benim profesörümdü, Sosyoloji’de. Bir yazılı sınavına girmiş, sonra da Cağaloğlu’na, dergiye gitmiştim. Oysa aynı gün sözlü sınav da varmış. Nurettin Şazi Kösemihal, “Ben o çocuğu hep Moda’da görüyorum. Bulun sınava gelsin,” demiş, oradaki belli başlı kişilere. Tabii bulamadılar beni. Kösemihal de, “Yahu bu çocuk yazılıda 7 aldı. Sözlüde de 7 alır,” diye beni geçirtmişti.

Ne güzeldi Moda o yıllarda. Şimdi kendi inanışlarını zorbalıkla kabul ettirmek isteyenler Moda İskelesi’nden kıyıya çıktılar. Zaten Kadıköy’ü de İzmir gibi, Eskişehir gibi, Diyarbakır gibi, Ankara Çankaya gibi ellerine geçirmek istiyorlar. Eeee, ilk adımı attılar Moda İskelesi’nden. Gerisi gelir mi, bilemiyorum…
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.