Haberler

Mimarlık Şirketleri Krizi Nasıl Yener?

Tarih: 15 Ocak 2009 Yazan: Senem Cennetoğlu
İçinde bulunduğumuz kriz döneminde her sektör gibi mimarlık şirketleri de yeni girişimler yaratmak için kolları sıvadı.

Bütün yatırımcılar bilir ki, kriz dönemleri alım dönemleridir. Yeterli sermayeye sahip işletmeler ve yatırımcılar bu dönemlerde en düşük fiyata alım gerçekleştirmenin avantajını yaşarlar. Kriz dönemlerinde -mümkünse- küçülmektense, büyümeyi amaçlamak uzun vadede büyük kazanç sağlar.

Bu yazı içlerinde -naçizane- kendimin de bulunduğu 100'e yakın mimarın bir araya gelerek gerçekleştirdiği beyin fırtınası sonucu ortaya çıkan fikirleri içeriyor. Ancak, bu fikirlere geçmeden önce geçen hafta duyduğum bir stratejiden bahsetmek istiyorum.

Her ne kadar optimalist yaklaşıp büyümekten bahşetsek de, realist yaklaşım, olası bir işten çıkarma opsiyonunu alternatifler arasında üst sıralara taşıyor. Bu strateji -bence- geleneksel yöntemden göreceli olarak daha adaletli görünüyor.

Hatrı sayılır bir Amerikan mimarlık şirketi geçtiğimiz hafta, personel sayısında kesinti yapmaktansa, geçici bir süre için Cuma günleri şirketi kapatma kararı aldı. Geleneksel işten çıkarma periyodunda -ve doğal olarak- ilk etapta, performansından tatmin olunmayan ve ikinci aşamada da piramidin altlarındaki elemanlar hedef alınır. Ancak üçüncü aşamaya gelindiğinde kalifiye elemanlardan feragat etmek şirkete uzun vadede büyük zarar verir. Bahsettiğim yöntemle şirket düşük maaşlı tek bir -ya da bir kaç-elemanın aylık maaşını kazanmaktansa, üst düzey yöneticisinden, başlangıç seviyesindeki elemanına kadar herkesten kesinti yapıp hem daha adaletli hem de daha yüksek getirili bir çözüm getirdi. Üstüne, kaliteli elemanlarını kaybetme olasılığını önlemiş ve sektörde güvenilirlik konusunda büyük prestij kazanmış oldu.

Bu kötünün iyisiydi...

Asıl konumuza gelelim:

Bahsettiğim beyin fırtınasında ana fikir, büyümekti. Hem yatay, hem düşey yönde büyümek. Peki nedir yatay büyüme ve düşey büyüme?

Yatay büyüme, bir kurumun birikim ve deneyimleriyle parallel olmakla beraber, geleneksel servislerinden kısmen farklı yeni iş kollarıyla tanışması olarak tanımlanabilir. Tasarım çok genel bir kavram ve kapsadığı alanı sınırlamak oldukça güç. Bu yüzden aynı yetenek bankasını kullanarak farklı sektörlerde faaliyet göstermek, eldeki yaratıcılığa yeni bir anlam kazandırabilir. Bu da yeni kazanç kapısı demektir. Konunun en bilinen örnekleri Frank Gehry ve Tiffany ortaklığı ya da Zaha Hadid'in mobilya tasarımlarıdir. Böylece farklı endüstrilerin farklı trenlerde seyretmesinden avantajla riskten kaçınılabilir. Farklı sektörlerin aynı etkiye farklı tepkiler göstereceği düşünülürse birinde pazar düşerken diğerinde çıkabilir ya da mevcut seyrini koruyabilir.

Şirketlerin ya da bireylerin kendi alanlarında birikim ve deneyimlerine yenilerini eklemeleri, kendilerini ve müşterilerini eğitmeleri, yeni trendlere kulak vermeleri, servis portföyünü genişletmeleri, kısacası verilen servisin kalitesinin arttırılması, derinlemesine düşünmek ve hareket etmek, düşey büyüme olarak tanımlanabilir.

Peki bu fikir mimari sektöre nasıl aktarılır?

Mimari projeden başlayıp, uygulama projesine ve hatta uygulamayı tamamlamaya yönelik servisler veren tipik bir mimari işletme, servis portföyünü nasıl genişletebilir? Özellikle son yıllarda popüleritesi artan 3 konseptten bahsedebiliriz:

- Proje Geliştirme
- Sürdürülebilir Mimari
- Yeniden Kullanım

Aslında bu konseptlerin hiçbiri yeni olmamakla beraber, konum itibariyle son derece önem kazanmış durumdalar. Proje geliştirme konsepti; mimarı şirketleri, tasarımın yanında işletme mantığıyla hareket etmeye zorlar. Yatırımcılara daha agresif ve daha yaratıcı çözümler sunmanın yanında, eğitim ve birikimlerini kullanarak sektörde yapılabilecek karlı yatırımların takibinden, arazi alımında optimizasyon danışmanlığına kadar pek çok öneride bulunabilirler.

Sürdürülebilir mimariyi zaten hepimiz artık yutmuş durumdayız. Konseptin projelere entegre oranını arttırmak ve bunu bir pazarlama yöntemi olarak kullanmak, gerekirse müşteri ve yatırımcıları bu konuda eğitmek uzun vadede kapalı kapıları açmayı kolaylaştıracaktır.

Düşey büyüme altında listelediğimiz üçüncü konsept olan yeniden kullanım da, mevcut binalara yeni kimlik, gerekirse yeni programlar tasarlamaktan ibaret. En güzel örneklerinden biri Herzog & de Meuron'un Tate Müzesi'dir. McKinsey'nin 2008 yılını değerlendiren son raporlarından birinde yıl sonunda Amerika'daki ticari işletmelerin %30'unun iflasa sürükleneceği haberini verdi. On gün önce Circuit City 150 mağazasını kapatacağını açıkladı, boşaltılan bu 150 mekanın ne olarak kullanılacağı büyük merak konusu iken, mimari şirketler ava başlamış durumda...

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.