Hitler'in geleceği falan yok! Ben lakırdıyı o cihetten açtım, bakın nereye palamar bağlayacağım. Şimdi, "Palamarı bırak!", diyeni çıkacaktır, "Bir lakırdı kelepçesi olsa da şu çeneni bağlasan ya!"
Akıl fikir yağmurunda şemsiye açmışız: İşimiz gücümüz yok gibi tutup Alman faşistlerinin nasıl tatile çıktığından, yan gelip kumlara nasıl uzandığından, kaz adımı marş marş istikâmet yemekhane diye açık büfeye koşturduğundan bahsedeceğiz; al başa bela... Bunun ucunda Auschwitz toplama kampına gitmek de vardı.
Efendim, çalıdan dolaşmış Karaman koyunu yapağısı gibi, bir tarafıma takılan mesele şu: Ortalıkta bir hazırlıktır sürüyor, turizm sezonu yaklaşıyor! Ben, herşey dahil fiyatıyla sezona hazırlık yapan, turistik toplama kamplarından söz açıyorum... Kapısından geçersem, namerdim!
Ufarak teferek, ev pansiyonu, butik otel tarzı yerler canımın içidir; onlara sözüm yok!
Bana öyle geliyor ki ileride insanlık bu tür yerlere asla gitmeyecek, tarih kitaplarında da, "Bakın çocuklar, eskiden atalarımız buralarda tatil yapardı" gibi bilgiler olacaktır; Hitler'in ünlü tatil köyü için şimdi yazıldığı gibi...
Adolf Hitler, 1938'de, Almanya'nın Rügen adasında, kudurmuş faşist kitlelerin sakinleşmesi için bir tesis yaptırmıştı.
Tesisin posta adresi Prora Tatil Köyü, propaganda adıysa "Haz aracılığıyla dayanıklılık kampı" idi; sevsinler...
Mimarı da pek meşhurdur, Arkitera dergisinin editörü Burcu Karabaş'tan öğreniyoruz ki, pek ödüllü çok madalyalı biridir: Clemens Klotz...
Deniz kenarına yayılmış 8 binadan oluşan tatil köyü yaklaşık 5 kilometrelik bir sahil şeridini kaplıyordu. Aynı anda 20 binden fazla insanı tatile sokup, faşist propaganda makinasınca tasarlanmış etkinliklerle onlara nasıl eğlenip ne biçimde dinlenmeleri dikte edilecek, ne zaman uyuyacakları, acıktıklarında hangi masaya oturacakları gösterilecek, kısaca bir sıkıyönetim düzeninde haz almaları önerilecekti. Hitler'in faşist tatil köyü işte buydu...
Kimi askeri stratejistlere bakılırsa, Hitler, ilerde çıkartmayı düşündüğü savaş yangını zamanları için Prora'yı bir hastane olarak tasarlamıştı; mümkündür... Şeytan azapta gerek!
Prora faşistik - turistik merkezi, onbinlerce işçi ve askerin "üstün vatanseverlik duygularıyla" çalışarak 17 ayda tamamlaması sonucu hizmete açılacaktı ki 2.Dünya Savaşı gazete manşetlerinde okundu, proje durdu, askerler cepheye işçiler silah fabrikalarına döndü.
Faşistik tesis savaş boyunca, ne yazık ki hizmet veremedi; vah vah... Savaşın bitiminde Ruslar oraya el koydu, Stalinci öteki zalimler, faşist tatil köyünü komünistleştirdiler; iyi mi!
Prora, 1960'larda tekrar Alman Ordusuna devredildi, bir süre sonra da bu metruk binaların sağı solu çürüyüp dökülmeye başlayınca tamamen terk edildi... Şimdilerde, eski faşistik tesisin geleceği konuşuluyor, nasıl değerlendirileceği tartışılıyor. Mimarlık çevrelerince suç mimarisi olarak adlandırılan burası yıkılsın mı, yoksa kullanıma mı açılsın; tartışma budur!
Bana kalırsa yıkılmasın, onarılsın, hazırda tutulsun!
Gelecek nesillerden - diğer deyişle bizim çocuklarımızdan - faşist olmaya meraklısı olursa, buyursun gitsin, başka yerlere dadanmasın...
Almanya'nın yüzü asık güneşinde yetiştirebilirseniz, bizdeki turistik tesislerin girişine görgüsüzce konulan Arabistan kopyası palmiyeleri dikmeyi de unutmayınız!
Neo-naziler'inize Binbir Gece Masalları için animasyon malzemesi olur...
Ne o, faşizm tatile çıkıyor!