Önümüzdeki 5 yıl içinde İzmir'i Akdeniz'in bilim ve teknoloji merkezi, Akdeniz'in kültür başkenti yapmak için elbirliğiyle çalışacağız.
Demokrasinin temel unsurlarından, demokratik işleyişin en önemli göstergelerinden biri, halkın özgür iradesini ortaya koyabileceği seçimdir. 29 Mart 2009'da, ülkemizin çeşitli yerleşimlerinde birtakım sorunlar yaşansa da, demokrasinin bu temel prensibi işlemiştir.
Demokrasinin bir diğer temel ilkesi ise "çoğunluğu" sağlayan, yani halkın çoğunluğunun tercih ettiği partinin/adayın iktidara gelmesidir ki, bu temel ilke yaşama geçmiştir. Ancak burada önemli bir başka nokta ise demokrasinin "çoğulculuk" prensibidir ki, demokrasiyi asıl olarak işlevsel kılan da bu prensiptir. Bunun gereği de, halkın çoğunluk oyu ile iktidara gelenlerin, yönetim anlayışını çoğulculuk ilkesi üzerine oturtması, yalnız oy aldığı kesimleri değil, toplumu bir bütün olarak kucaklamasıdır; ayrımcılık yapmadan hizmet üretmesidir.
İzmir'de geçmiş 5 yıllık görev süremizde bu anlayış doğrultusunda bir politikayı yaşama geçirmiş olmamızın; bireylerin, mahallelerin, semtlerin, belde ve ilçelerin, köylerin hangi siyasi partiye oy vermiş olduğuna, kökenine, rengine bakmaksızın adil/eşitlikçi hizmet sunma anlayışımızın, İzmir'de yakalamış olduğumuz başarıda önemli bir payı bulunduğunu düşünüyorum. Elde ettiğimiz başarıyla bütün Türkiye'nin gözünün de İzmir'e çevrildiğinin farkındayız. Bu durum, daha iyisini yapabilmek konusunda bizi kamçılayacaktır. Durup dinlenmeden, çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Seçim sonuçlarının bizim için sürpriz olmadığını söylemeliyim. Bunu söylerken iki temel gerekçemiz var: Birincisi; 5 yıllık görev süremiz boyunca İzmir'e ve İzmirli hemşehrilerimize yönelik çok önemli işler başardık. İzmir'in geleceğinde de var olacak önemli projelere imza attık. İkincisi; İzmirli hemşehrilerimizin çağdaşlığa, aydınlığa, özgürlüğe ve cumhuriyet ilkelerine olan bağlılıklarından en küçük bir kuşku bile duymadık. ‘Sen' değil hep ‘biz' olmaya çalıştık. Dolayısıyla başarı sadece bizim değil, tüm İzmirli hemşehrilerimizindir.
Herkesin bu sonuçtan alacağı çok net bir mesaj var: İzmirliler, dayanışma ve birlik-beraberlik ruhu bakımından çok güzel bir örnek sergilemiştir. Bu sonuçlarla bütün Türkiye'nin gözünün İzmir'e çevrildiğinin farkındayım. Bu durum, daha iyisini yapabilmek konusunda bizi kamçılayacaktır. Zaten durup dinlenmeden, çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam edeceğiz. Seçim kampanyamızda ‘İlk hedefimiz Akdeniz' demiştik. Önümüzdeki 5 yıl içinde İzmir'i Akdeniz'in bilim ve teknoloji merkezi, Akdeniz'in kültür başkenti yapmak için elbirliğiyle çalışacağız. Diğer yandan, özellikle ekonomik kriz nedeniyle zor durumda olan hemşehrilerimizle dayanışma içinde olacağız. Evlere daha fazla aş ve ekmek girmesi için uğraşacağız. İzmirli hemşehrilerime gösterdikleri sağduyu nedeniyle sonsuz şükranlarımı sunuyorum. Türkiye'ye örnek bir kampanya dönemi geçirdiğimiz için rakiplerime de ayrıca teşekkür ediyorum.
29 Mart yerel seçimlerini ülkemiz açısından bir bütün olarak değerlendirdiğimizde ise, Türk siyasetinin tüm kanatlarının önemli dersler çıkarması gerektiği inancındayım. Halkın ortaya koyduğu iradenin doğru okunması, ülkemizin geleceği ve yeni politikaların oluşturulması açısından rehber niteliğindedir.
Halkın verdiği mesajlar ise bana göre şunlardır:
Vatandaşlarımız önce iş ve aş talep etmektedir, siyasi istikrar istemektedir ama istikrar adına iktidarın her istediğini, istediği gibi yapmasına da karşıdır. Toplumun cumhuriyet ve demokratik değerlerinin korunması bakımından duyarlılığı vardır; bunun yanı sıra inançlarına ilişkin değerleri önemlidir ama istismarına da karşıdır. Halk, temiz ve şeffaf yönetim, adil/eşitlikçi, yaşadığı sorunlara duyarlı ve çözüm üreten yönetim istemektedir.