Haberler

Küresel Şehirlerin Kendilerine Has Farklılıkları

Tarih: 27 Nisan 2009 Kaynak: Urban Age "South American Cities: Securing an Urban Future" Yazan: Saskia Sassen Çeviren: Selcen Karatay

Fotoğraf: Philipp Rode

Saskia Sassen, şehirlerin küresel ekonomiyi besleyen özel imkanlarının, modern yapay çevreler için homojenleştirilmiş normlar tarafından nasıl yanlış anlaşıldığını ve görmezlikten gelindiğini anlatıyor.

Açık hiyerarşilerle oluşturulan kusursuz bir ekonomi açısından, "küresel ekonomi" olarak nitelenen çok fazla şey vardır. Gerçek, bazıları özelleştirilmiş, bazıları dünya genelinde, bazıları ise bölgesel olan çok sayıda ve çok detaylı küresel çemberlerden oluşur. Farklı çemberler farklı ülkelerden farklı şehirleri içerir. Örneğin, Mumbai bugün gayrimenkul gelişimi ile, Londra ve Bogota gibi farklı şehirlerden firmaları da içeren küresel bir çemberin parçasıdır. Küresel kahve ticaretinde Sao Paulo ve New York ana merkezdir. Buenos Aires, Şikago ve Mumbai'nin de içinde olduğu küresel bir ticaret çemberi içindedir. Küresel olarak ticareti yapılan maddeler - altın, yağ, kahve, petrol, ay çekirdeği - bir başlangıç noktasından alınıp çok çeşitli yerlere dağıtılırlar ve başlangıç noktalarında bazı problemler yaşanmasının önemi yoktur. Şu anda başroldeki finansal kurumların çöküşü de birçok küresel çemberi içerir fakat küresel çaptaki bütün şehirleri aynı şekilde etkilemez.

Çemberlerin çoğalmasını yalnızca küresel ekonomik güçler beslemez. Göç, kültürel faaliyetler, sivil halkın insan haklarını koruma çabası, çevre ve sosyal adalet de küresel çemberlerin oluşumu ve gelişmesine katkıda bulunur. Bu nedenle NGO (devletten bağımsız organizasyon), Brezilya ve Endonezya, New York ve Londra'nın küresel medya merkezleri, ormancılık şirketlerinin bulundukları ana yerler ve kereste alıcılarının ana merkezleri, Oslo, Londra ve Tokyo gibi farklı şehirlerin de içinde olduğu bir çember ile yağmur ormanlarının korunması için savaşıyor. Bu trendlerin diğer bir etkisi de, küresel ağdaki kentleşmenin artması.

Bu şehirlerden birinin bakış açısını benimsemek o şehrin çemberlerindeki yerleşiminin farklılığını ve özgünlüğünü açığa çıkarıyor. Bu, gelişmekte olan şehirlerarası coğrafyalar, küreselleşmenin çeşitli biçimleri için bir altyapı olarak görev yapmaya başlar. İlk adım belirli küresel çemberleri bir şehrin yerleştiği yerde tanımlamak. Bu durum, her çemberdeki şehir gruplarının farklılık göstermesi gibi, bir şehrin etkin olduğu çeşitli alanlara bağlı olarak şehirden şehire değişir. Bütün bunlar ayrıca bize şehirlerin arasındaki özel farklılıkların önemli olduğunu, şehirler arasında az rekabet olduğunu ve küresel ya da bölgesel işlev ayrımlarının genelde farkedilenden daha çok olduğunu gösteriyor.


* Büyütmek için üzerine tıklayın.

Örneğin, Sao Paulo, Şikago ve Şangay'ın enformasyon ekonomilerinin hepsi ağır imalat sektörüne yapılmış hizmetlerden oluşan uzun bir geçmişi paylaşıyor. Onlarınki, Londra ve New York'un asla geliştirmemiş olduğu ekonomik geçmişler. Bu özel farklılıkların dışında, işlevlerin küresel bir ayrımı söz konusudur. Bu nedenle dünya çapında iş yapmak isteyen bir çelik fabrikası, bir madencilik firması, ya da bir makina imalatçısı yasal, düzenli hesap tutan, sigorta güvencesi ve ekonomik tahminleri ve bunun gibi özel hizmetleri olan Sao Paulo'ya, Şangay'a ya da Şikago'ya gider. Bu yüksek derecede bireysel hizmetlerden ötürü firma Londra ya da New York'a gitmez.

Günümüzün küresel ekonomisinde şehirlerin ve kentsel bölgelere ait bu özel farklılıkların değerinin farkına varmak, bir yere ait derin ekonomi tarihinin, bir şehrin gelişimini tamamladığı enformasyon ekonomisi için önemli olduğunu gösterir. Bu görüş, küreselleşmenin ekonomileri homojenize ettiği ortak görüşünün aksine bir yöndedir. Bu derin ekonomi geçmişinin önemi farklıdır ve kısmen bir şehrin ya da bölgenin ekonomik çeşitliliğine dayanır. Görüldüğünden çok daha fazla önem taşır ve genelde farkedilmeyen yerlerde önemli etkileri vardır. Küreselleşme standartları homojenleştirir - yönetim, hesaplama, modern binaların olduğu bölgeler vb. Fakat farklı ekonomik imkanlara ihtiyacı vardır.

Bu imkanların oluşması için ticarete, paraya, hizmete ve küresel ihtiyaçlara yatırıma ihtiyaç duyulur. Çok uluslu şirketlerin basit birer yan ürünü değildirler. Küresel şehir, Pekin ve Buenos Aires gibi çok sayıda yabancı firmayı içerse bile, bu tip küresel imkanların üretilebildiği bir platformdur. Dünyadaki 70'ten fazla büyük ya da küçük şehirden her biri kendi ülkesi içinde bu imkanların üretilmesine katkıda bulunur ve dolayısıyla ulusal ekonomisi ve küresel ekonomi arasında bir köprü görevi görür. Birbirine bağlanmış bu çoklu şehir coğrafyasında, dünyada 250.000'den fazla çok uluslu şirketin çoğunun genel merkezleri kendi ülkelerindedir, onlara bağlı olan şirketlerin, alt kuruluşların ya da off-shore kaynaklarının sayısının bir önemi yoktur. Genişleyen küresel-bölgesel ve küresel faaliyetler yürüten Latin Amerikalı çok uluslu şirketler de böyle yapmıştır. Brezilya'daki 1.200'ün üstünde çok uluslu şirketin genel merkezi, birçoğu Sao Paulo'da olmak üzere kendi ülkelerinde yer alır.

Latin Amerika gibi büyük ve değişik bölgelerde, bazı şehirlerin kilit merkezler olarak görev aldıkları ve her birinin karakteristik bir güç sergilediği açıkça ortadadır. Biz en üst sırada Sao Paulo, Meksiko City ve Santiago ve ikinci sırada Buenos Aires, Bogota, Caracas, Montevideo, Monterrey, Quito ve Lima'nın olduğu sonucuna ulaştık. Sonuç olarak, cografi bölge dışındaki şehirleri içeren küresel bir Latin Amerika ekonomi alanı vardır, Miami ve Madrid bu alan içinde oldukça belirgindir. Örneğin genel merkezlerini Orta Amerika'da kurmuş olan 20 büyük bankanın New York'la 35 dış bağlantısı olmasına karşın, Miami ile yaklaşık 200 dış bağlantısı vardır. America Economia dergisi tarafından Latin Amerika iş sektöründe yapılan, Latin Amerika'da iş yapılabilecek en iyi şehrin hangisi olduğu konulu ayrıntılı bir anketin sonuçlarına göre Miami ilk sırada yer alıyor.

Öte yandan, bir firma için küresel olmak, uluslararası ekonomiye giriş noktaları olarak görev yapan çok çeşitli şehirlerde faaliyette bulunmaktan geçer. Bu köprü kurma görevi oldukça kritiktir: küçük ve büyük kentleri birbirine bağlayan farklı çemberler küresel ekonominin altyapısını oluşturur. Bu, şehirlerin birbirleri ile kolay kolay rekabet etmediklerini gösterir. Küresel bir firma, dünyadaki en iyisi olsa bile tek bir küresel şehir istemez. Farklı şehir grupları ciddi olumsuzlukları olsa bile cazip hale gelecektir. Bu, neden "mükemmel" global şehir olmadığını açıklamaya yardımcı olur. Günümüzün küreselliği, herşeye sahip olan küresel bir imparatorluk başkenti olarak işlemez.


* Büyütmek için üzerine tıklayın.

Mastercard tarafından 75 şehirde yapılan geniş bir araştırmada üst sıralarda yer alan ülkeler dünya ticaret yerleri olarak değerlendirilmiştir. Buna rağmen bu şehirlerden hiçbiri araştırmada mükemmel bir skor elde etmemiştir. Genel sıralamada ilk sırada olan Londra ve New York, birçok açıdan düşük sıradadır - ikisi de iş kurma ya da iş kapatma konusunda ilk on içinde yer almaktadır. "İş yapma kolaylığı" kritik bir değişkenini göz önüne alırsak, "giriş ve çıkış kolaylığı" konusunda Londra 43. ve New York 56. sırada yer alır. Belki de en şaşırtıcı olanı Londra'nın "kontrat uygulaması"nda 37. ve "yatırımcı koruması"nda 21. sırada yer almasıdır. Her üç değişken konusunda da birinci sırada yer alan Singapur'dur. Daha az şaşırtıcı olan New York'un sağlık ve güvenlik açısından "yaşanabilirlik" kriterinde 34. sırada yer almasıdır. Güneyde Mumbai ve Sao Paulo gibi şehirler finansal ve ekonomik hizmetler açısından en üst grupta yer alırlar, fakat "iş yapma kolaylığı" ve "yaşanabilirlik" kriterleri içindeki düşük sıralamalarından dolayı kendi toplam puanlarında toplam olarak aktarılmışlardır.

Sao Paulo, Dubai ile başlayıp Shenzen ile sona eren 20 şehirden oluşan bir grupta, sıralamada ortalarda yer alır. Gruptaki bazı kentler dünyanın en güçlüleridir (Pekin, Mumbai, Tel Aviv, Moskova, Johannesburg ve Kuala Lumpur gibi şehirler). Ayrıca bu çoklu ve çeşitli şartlara dayanan bir güçtür. Bu grup toplam 47'lik bir puan ile 44. sırada yer alan Dubai ve toplam 40'lık bir puan ile 60. sırada yer alan Shenzen arasındadır. En üst sıradaki Londra ve New York'un puanları sırası ile 79 ve 72, daha alt sıralarda Amsterdam 60 ve Madrid 59 puanla dünya ticaretinde sırasıyla 10. ve 11. sırada yer alan küresel şehirlerdir.

"Politik ve yasal çerçeve" ve "ekonomik istikrar" kriterleri gibi Sao Paulo'nun sıralamasının düşük olduğu değişkenlerden bazıları makro ekonomik değişkenler içerisinde yer alır. Bu iki kriterde aynı seviyelerde olan şehirler içinde, Güney Amerika'da Bogota, Caracas ve Buenos Aires ve Güney Amerika dışında Johannesburg, Mumbai, Moskova, Budapeşte ve İstanbul yer alır. Şehrin ulusal düzenleme işlerinin ve yasaların fark yaratabildiği "lisanslı iş yapmak" ve "kayıtlı mülk" gibi yan kriterler performansta dikkate değer değişkenlikleri işaret eder. Sao Paulo, enflasyon gibi temel makro ekonomik değişkenler içerisinde daha iyisini yapamazken Bogota, Buenos Aires ve Caracas bu iki yan kriterde makro ekonomik değişkenlerde yaptıklarından daha iyisini yaparlar.

Sao Paulo "iş yapma kolaylığı" kriterinde, 75 şehir içindeki genel sıralamadasından daha alt bir sıralamadadır. Dubai'de bu durum tam tersidir, "iş yapma kolaylığı" üzerine, genel sıralamasından daha iyi bir sıralamaya sahiptir. Alt kriterlere ayrıldığında, Sao Paulo "iş kurmak", "iş vermek", "bankacılık hizmeti", "işyeri kapatmak" ve "kontrat uygulaması" üzerine genel sıralamasının altında sıralamalara sahiptir. Sao Paulo'nun genel sıralamasından yukarıda olduğu kriterler ise "yatırımcı korunması", "kredi alma" ve "giriş ve çıkış kolaylığı"dır -bununla birlikte bu son kriterde Caracas daha üst bir sıralamaya sahiptir.

Sao Paulo'nun "finans merkezi" kriterinde 16 olan sıralaması, genel sıralamasından oldukça yüksektedir ve global ekonomide, bu kriterde aynı şekilde genel sıralamalarından yüksek sıralamalara sahip olan Santiago, Mexico City, Buenos Aires ve Bogota'dan daha iyi bir seviyededir. En keskin ayrımlar Sao Paulo ve Buenos Aires arasındadır. Bazı alt kriterlerde Sao Paulo'nun sıralaması ilk ona girer. "Toplam sermaye piyasası aracı sayısı" kriterinde 7, ve "toplam ticaret kontratı sayısı" kriterinde 9. sıradadır. "Bankacılık ve finans şirketleri hizmetleri"nde 12, "yatırım ve tahvil firmaları"nda 20, "hisse senedi ticareti"nde ise dünya genelinde 23. sıradadır. Finansal ölçüdeki düşük skoru nedeniyle "sigorta şirketleri" kriterinde 39. sıralamadadır, buna rağmen bu sıralama genel sıralamasının üstündedir. Benzer bir şekilde, Buenos Aires de farklı finansal kriterler içinde ilk 20'de yer alır - "ticari kontratlar" kriterinde 14 ve "bono ticareti bedeli" kriterinde 15. sıradadır.


* Büyütmek için üzerine tıklayın.
Açıkça görülüyor ki Sao Paolo dünyanın en önde giden küresel finans merkezlerinden biridir. Toplam 34,94 olan skoru bunu hemen belli etmeyebilir. Fakat en yüksek sıralardaki finansal merkezler de 100'ün altında puanlara sahiptir. Örneğin Londra 67,44, New York 54,60, Şikago 40,52 ve Dubai 24,74, Atlanta 8, Edinburgh 2. Bu "finans merkezi" sonuçları bir ölçüde ana merkezler olmalarının verdiği büyük etki ve finans kriterleri tiplerinin çeşitliliğinin (hisse senetleri, ticari ürünler, sermaye piyasası araçları, bonolar) sonuçlarından biridir. Bu, Dubai ve Edinburgh gibi önemli merkezlerin bile çok düşük bir nispi puan almasına neden olabilir. Bu, örneğin Dubai'nin, önemli bankalarının çoğunu kaybetiği için 41. sırada olan Şikago, 57. sırada olan Seul ve 23. sırada olan Tokyo hariç en üst sıradaki 20 merkezin çoğu ile birlikte "bankacılık hizmetlerinde" en üst sırada olduğu gerçeğinin önüne geçer.

Sao Paulo iş merkezi sıralamasında 26. olarak ikinci en yüksek sıralamasını elde eder. En yüksek skoru 4. sırada (inşaat patlaması yaşanan Shenzen'in altında) yer aldığı "ticari emlak gelişiminin gücü" kriterinde elde etmiştir. Buna rağmen, Sao Paulo'nun alt sıralamalardaki farkı belirgindir ve şehri uluslararası trafikte 49. sıraya koymaktadır.

Küresel kent sayısındaki bu artışa ve bu kentlerin farklılıklarına bakarak çok kutuplu bir dünya olma yönünde bir değişim görürüz. 2006 anket sonuçlarıyla karşılaştırıldığında görülen Amerikan şirketlerinin kaybettiği pozisyon, bu değişimin bir kısmını oluşturur: 17. sıradan 11. sıraya yükselen Madrid başta olmak üzere Avrupa ve Asya'daki şehirler sıralamalarını yükseltirken, Los Angeles 17. sıradan 10. sıraya, Boston 12. sıradan 23. sıraya düşmüştür. Bu değişimler Amerika Birleşik Devletleri'nin kaybettiği pozisyona, baskın ekonomi ve askeri güç olarak ek bir anlam verir ve bu durum Amerika Birleşik Devletleri'nin aniden fakirleştiği değil, dünyanın diğer bölgelerinin yükseldiği ve bu çoklu bölgelerden oluşmuş ekonomik, politik ve kültürel güçleri besleyen birden çok kuvvet olduğu anlamına gelir.

Kuzey Amerika, Batı Avrupa ve daha küçük bir ülke olan Japonya'daki büyük şehirlerde gayri resmi ekonomilerin yakın zamandaki bu büyümesi, bugünün ileri düzeydeki ekonomisine ait olan ve olmayan şeylerin ne olduğu hakkında sorular sordurur. 3 kriter bugün verilen enformasyonun çoğunun aslında ileri düzeyde kentsel kapitalizmin kilit özellikleri ile bağlantılı olduğunu öne sürüyor. Bunlardan biri Kuzey'deki büyük dünya şehirlerinde doğan ve büyüyen gayri resmi ekonomilerdir. İkincisi, bu şehirlerde yaşayan yaratıcı profesyonellerin (mimarlar, sanatçılar, tasarımcılar, yazılımcılar, kareograflar vb. ) meydana getirdiği artan bir gayri resmi ekonominin çoğunlukla dikkate alınmamasıdır. Üçüncüsü ise, bu iş enformasyonunun yeni şekilleri aslında finans, telekomünikasyon ve daha birçok ileri düzeyde ekonomi sektöründeki resmi serbestleşmenin resmi olmayan bedeli olarak görev yapması. Fark, resmi serbestleştirme maliyetli ve vergi gelirleri aracılığıyla yürütülürken, özel sermaye düşük maliyetli ve çalışanların arkasında duran bir yapıdadır.

Bu yeni ve yaratıcı gayri resmi ekonomi, bahsedilen sanatçılar ve profesyoneller için çok iyi fırsatların ve potansiyel bağlantıların oluşmasını sağlar. Kent boşluklarında ve genelde büyük ortaklık şirketlerinin hüküm sürdüğü kamusal alanlarda faaliyette bulunmalarına ve yaratıcı çalışmanın özelleştirilmesinden kaçmalarına olanak tanır. Bu süreç içinde, yeni kentsel ekonominin yenilikçi ve sınırda bir tabiata sahip olması gibi çok özel bir niteliğine katkıda bulunurlar.

Şartlar, kuzeydeki bu büyük şehirlerde çalışanların, güneydeki büyük şehirlerde de (profesyonel-yaratıcı alanda resmi olmayan ekonomi dahil olmak üzere) yeni tip bir gayriresmi ekonomi üretmelerine yatkındır. Ortaya çıkışları Kuzey'den çok daha az görünür olabilir, çünkü Güney'de etkinlik göstermeye devam eden eski gayri resmi ekonomilerin altında batmış ve ileri düzeydeki ekonomi sektörlerinin ihtiyaçlarına oranla hala yokluk içinde ve hayatta kalma çabasındalardır.

Kısacası, 1980'lerin sonunda yeni kentsel ekonominin doğuşuna neden olan aynı siyasi-ekonomik yeniden yapılandırma, aynı zamanda yeni gayri resmi ekonomilerin oluşmasına katkıda bulunmuştur.


* Büyütmek için üzerine tıklayın.

Nitekim ululararası ekonomiyi homojenleştiren küresel ekonomi hakkında çok şey söylenirken, bu kentsel gerçekler aslında tam tersi bir şeyi işaret eder: Farklı şehirler farklı güçlere sahiptir. Küresel firma ve pazarlar, aynı zamanda kültürel girişimler global şehirlere ihtiyaç duyar, çünkü bu şehirlerden her biri küresel platformu genişletir ve her biri küresel ve ulusal ekonomiler ve toplumlar arasında bir köprü niteliğine sahiptir. Bu durum küresel şehirlerin inşa edildiğinin ve geliştirildiğinin de altını çizer.

Bu şehirlerde yer alan merkez alanların, şehir merkezi, sınır ya da her iki duruma sahip olup olmayacağı tartışılarak yeniden inşa edilmesi bu yeni ekonomik rolün bir parçasıdır. Bu şehirlerin kilit bölgelerinin süratle çeşitlenen global aktiviteler için platformlar olarak yeniden inşa edilmesi ve ekonomiden kültüre ve politikaya doğru akışı, mimarlık, şehir planlama ve kentsel tasarımın neden bu kadar önemli ve son 20 yıllık süreç içinde bu kadar ön planda olduğunu, şehir arazileri için açılan yarışmaların artışı ve yeni tarzda bir politikanın ortaya çıkmasını açıklar.

Bütün bunların bu şehirlerin ve ülkelerin geniş sosyal dokusu için iyi olup olmadığı oldukça karışık bir sorun ve birçok tartışmanın konusudur. Fakat gerçek şu ki küresel firmaların şehirlere ihtiyacı vardır ve şehirler de global firmalardan şehirlerine daha çok yarar sağlamak üzere, şehirlerde siyasal, kurumsal ve sivil liderlik yapma imkanlarına sahip olmalıdır. Yönetim sınıfları, bu küresel ekonomik faaliyetlerin, adaletsizlik ve ev halkının artan paylaşımı ile ortaya çıkan kutuplaşmadan ziyade, güçlü ve ongun orta sınıf baz alınarak daha iyi geliştirileceğini görebilirlerse, bu oldukça olumlu bir sonuç alınmasını sağlayabilir. Avrupa'daki dünya şehirleri tam olarak bu nedenden dolayı Amerikalı şehirlerden daha iyi sonuçlara ulaşmışlardır.

Urban Age Hindistan konferansında, Güney Amerika'nın yeni yükselen şehirleri, bugün Kuzey Amerika'da olan yönelimleri açık olarak görmüşlerdir: Orta sınıfın fakirleşmesi ile birlikte çok zengin ve çok fakir olanların sayısındaki artış. Bu şehirlerde azalacak olan, mütevazı orta sınıflar ve bir zamanlar bu şehirlerde ana rollere sahip olan, mütevazı, kar amaçlı ekonomik sektörlerdir. Bunlar kentsel ekonomide önemli yere sahiptir, çünkü şehrin ekonomisi için harcanan vergiler çoğunlukla bu iki gruptan çıkmaktadır. Onların varlıkları, şehirlerin uç noktadaki sınıflar boyunca mekansal ve sosyal olarak yeniden şekillendirmesi için bir dayanım sağlar. Sonuç olarak benim en karamsar senaryom anlaşmazlığın kentsel mekanın kendisinde gizli olduğu, bir ölçüde burjuvalaştırma, yer değiştirme ve mekan politikalarının sonuçlanmasından dolayı ortaya çıktığı yönünde. Bazı şehirlerde, örneğin New York ve Los Angeles'da bu durum yaygın, ikinci derece bir suç ve çoğunlukla şiddet şeklini almıştır. Örneğin Avrupa şehirlerinde ve ayrıca yükselen Shanghai'da bu durum fiziksel şiddete neden olan yeni ırkçılık hareketlerine dönüşmüştür. Diğer şehirlerde, belki Sao Paulo ya da Rio de Janeiro'da, cezaevi alanlarındaki savaşlar da dahil olmak üzere, kısmen kentsel bir mücadeleye dönüşmüştür.

Benim görüşüme göre kent yönetiminde acil olarak değişime ihtiyacımız var. Eski bürokratik yollarla bu mümkün değil. Bu tamamen yeni bir kentsel çağ (pozitif potansiyellerin ve yoksulluğun paylaşımı ile). Hükümetimizin şehirlerdeki meydan okumaları ısrarcı ve katı hale geliyor. Ulusal bölgeler konuşmayı sürdürebilir, ancak kentsel yönetimin harekete geçmesi gerekiyor.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.