Haberler

Şakirin Camii'nin ne 'espri'si var?

Tarih: 11 Mayıs 2009 Kaynak: Yeni Şafak Yazan: Dücane Cündioğlu
Şakirin Camii'ni henüz ziyaret edemedim. Havasını soluyamadım. Etraflıca tedkik etmeye yarayacak sayıda fotoğrafını da inceleyemedim. Kısa zaman içerisinde bu eksikliğimi telafi edebilecek durumda da değilim. Çünkü yurt dışındayım.

Kısacası, beni ziyadesiyle heyecanlandıran bu eser hakkında sıcağı sıcağına bir şeyler yazmak imkanından mahrumum.

Oysa yazmak ve tartışmak gerek. Çağdaş teşebbüsleri desteklemek, teşvik etmek gerek. Çünkü boyumuzun ölçüsünü almak gerek. Kendi boyumuzun...

Kınalıada Camii, zamanına göre, çok cesur ve gayet cüretkâr bir teşebbüstü. Keşke takipçileri olabilseydi. Keşke ortada kendisine karşı çıkılabilecek ya da yanında yer alınabilecek denli güçlü iddialar bulunsaydı.

Camilerimizin hâli, erbabının malumu.

Beton gibi. Ruhumuz gibi. Floresanlı. Klimalı. Saatli. Üstelik kubbeli.

Öyle ki, işçi sınıfının estetik duyarlılığına sahip estetlerin bile farkedebileceği kadar kitsch.

Espri'siz.

Cami Mimarisi bir an evvel çağdaşlaşmalı, ve bu mimari, hem çağın, hem de çağdaş müslümanın ruhunu yansıtmalı. Bütün güzelliğiyle, ve dahî bütün çirkinliğiyle.

İçinde bir 'espri' olmalı. Söylemek istediği bir şey.

Hareket ve sükûnuyla. Tasvir ve tasavvuruyla. Sadeliğiyle de, süsleriyle de.

Büyüklüğüyle değil sadece, küçüklüğüyle de. Hem maddesiyle, hem mânâ ve suretiyle. Hiç değilse ihtiva ettiği 'espri' iddialarıyla.

Kınalıada Camii ile Şakirin Camii, birlikte ele alınmalı ve öyle değerlendirmeli, aralarında yaklaşık yarım asırlık bir fark olsa da.

İlk bakışta ikisi de dıştan orta sınıf misafir odası düzgünlüğünde, ikisi de içten kolonya kokusu çiğliğinde görünüyorlar.

Sanırım, görünüşleri değil, hakikatleri de böyle olmalı.

Hususî bir telkinleri yok, sadece şimdi'yi, modern olanı, yeni ve güçlü olanı temsil ediyorlar. Hız ve sürati. Plastik olanı. Parlak olanı.

Bu bakımdan burun kıvırmanın, dudak bükmenin yorum zaafından, yani ne diyeceğini bilememekten kaynaklandığını düşünüyorum.

Nurosmaniye, Nusretiye, Dolmabahçe, Yıldız ve Ortaköy Camileri hakkında yorum yapmak kolay.

Bu camilerin Osmanlı gerçeğinin ta kendisi olduğunu, bu yüzden de bütün özellikleriyle kendi dönemlerinin ruhunu yansıttıklarını kim inkâr edebilir?

Sözdeki değil, özdeki Osmanlı, Ortaköy Camii'nde tecessüm etti. Nusretiye Camii'nde.

Hem tecessüm, hem temessül. Bütün zavallılığıyla ve bütün haşmetiyle.

Zamanın ruhu ete kemiğe büründü, ve meselâ Üsküdar'daki Ayazma Camii suretinde göründü.

Sinan Camiilerine öykünmenin bir anlamı yok. Cumhuriyet müslümanlığının kökü ve kökeni, Sinan camileri değil, Tanzimat camiileridir.

Bir esprisi yok dememeli, espirisi, Garb esprisi!

Espri, ilginçtir, Türkçe'de mizah, şaka, nükteli söz anlamıyla yaygınlaştı. Oysa asıl anlamı ruh ve akıl/fikir (spritus) demek.

Bir şeyin esprisi yoksa, o şeyin içinde ruh, düşünce, akıl, fikir de yok demektir.

Her mimari yapı (her sanatsal yapıt) kendi döneminin esprisini temsil ve temessül eder. etmelidir de. Bundan ne kaçabilir, ne de kaçınabilir.

Kocatepe Camii gibi. Ankara'nın ortasında, Ankara'yı ayakta tutan esprinin ürünü. Bir şaka gibi.

Yıldız Camii de öyledir. Hakikaten bir şaka gibi. II. Abdülhamid dönemi gibi. İmparatorluğu son iki yüzyıl boyunca o espri ayakta tuttu. Garplı bir espri. Esprisi işlevinden ibaretti. Ayakta tutuyormuş gibi yaparken aniden çöküverdi. Bütün gövdesiyle. Sanki bir espri gibiydi. Tatsız bir espri.

- "Bir amaç olarak biçim, her zaman biçimcilikle sonuçlanır. Çünkü bu çaba bir içe değil, bir dışa yöneliktir.

Fakat ancak yaşayan bir için yaşayan bir dışı vardır.

Yalnız yaşam yoğunluğu biçimsel yoğunluğa sahiptir.

Her bir NASIL bir NE tarafından taşınır.

Biçimlenmemiş olan, fazla biçimlenmişten daha kötü değildir.

Bunların ilki hiçtir, ikincisi ise yalnız görünüş.

Gerçek biçim için, gerçek yaşam gerekir. Fakat ne zaten var olmuş, ne de düşünülmüş olan değil.

Ölçüt işte burada yatıyor."

Ludwig Mies van der Rohe'nın da isabetle işaret ettiği gibi, yaşayan bir dış'ın mevcudiyeti yaşayan bir içi gerektirir. aksi düşünülemez.

Zuhurunu heyecanla alkışladığım Şakirin Camii'nin dışı, gayet tabii olarak, yaşayan bir içten mahrum, tıpkı modern başörtülülerin, çokluk, yaşayan bir içten mahrum oldukları gibi.

Şakirin Camii'nin NASIL'ını taşıyan NE'yi konuşmak zorundayız. Mahiyetini.

O hâlde sana şaka gibi gelmesin de biraz düşün ey talib, işin esprisi nerede?

YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.