Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, eskiyi günümüzde yaşatan tarihi eserlere doğru bir yolculuğa çıkardı dün Bursa basınını...
"Kültür Kenti... Spor Kenti... Yaşanabilir Kent" sloganlarıyla öne çıkarmaya çalıştığı Nilüfer'in Bursa'nın batısında kurulan yeni bir kent değil, aynı zamanda eski, tarihi bir kent olduğunu ifade etti.
Bu sözler dilinden dökülürken, arkasında cephe giydirmesi yapılmış eski bir Misi evi vardı.
Cephe sağlıklaştırma çalışmasının yapıldığı sokakları gezdirirken Bozbey; Akçalar, Çalı, Görükle, Hasanağa, Kayapa, Gölyazı beldelerinin Nilüfer'e bağlanmasıyla ortaya çıkan yeni yapının aynı zamanda bir tarih hazinesi olduğunu ifade ediyordu.
Misi'de ortaya çıkan yeni görüntü gerçekten de görülmeye değer... Hele hele eski okul binasının restore edilmesiyle ortaya çıkarılan cafe-restoran sabah güneşi eşliğinde kahvaltı yapmayı seven Bursalıları baştan çıkaracak gibi gözüküyor. Hem manzarası hem de konumu iştah kabartıcı çünkü...
"Nilüfer'de tarihe yolculuk" sloganıyla başlatılan çalışmaları dün tanıtan Bozbey'in öne çıkan iki iddiası vardı. Misi Köyü'nün Cumalıkızık'a göre çok daha özellikli bir yer olduğunu söylüyordu. Bu iddiasının içine Nilüfer Çayı'nın bu köyden geçtiğini koyuyordu.
Nilüfer Belediye Başkanlığı'na üçüncü kez seçilmeyi başaran Mustafa Bozbey'in bir başka iddiasının odağında ise Gölyazı vardı. İçindeki adaları, yarımadası ve tarihi yapılarıyla tam bir tarih hazinesi olan Gölyazı ile ilgili de Bozbey iddialı sözler sarf etti.
"İznik nasılsa, Gölyazı da öyle... Hatta Gölyazı İznik'in çok ilerisinde... Gölü var. Adaları var. Çok önemli tarihi yapıları var" diyordu.
Aslında, böyle bir kıyaslama Bursa'ya ne katar ne katmaz bu ayrı bir tartışma konusu ama Bursa'nın daha öne çıkan bir konuma gelmesi için Gölyazı'dan Tirilye'ye oradan Gemlik ve Kurşunlu'ya, bir adım sonrasında Orhangazi'deki Ilıpınar Höyüğü'ne ve son olarak İznik'e ulaşan bir hat üzerinde örülmüş tarihi bir yolu turizm acentelerinin gündemine pekâlâ sokabilir.
Mesele, organizasyonda sadece...
Misi'den başlayıp Demirci'deki cami resterasyonu, Özlücü'deki kilise ve son olarak Gölyazı'daki Aziz Panteleimon Kilisesi'ni kapsayan "Nilüfer'de tarihe yolculuk" gezisinde çıkarılacak sonuç da şuydu. Günümüzde bu kadar ilgi uyandırmalarının nedeni geçmişi bugüne getirmeleri kadar, ihtişamlı mimarileriydi.
Peki, bugün neden böyle binalar yapılmıyor derseniz, karşısına çıkan neden bildik olacaktır.
Para, yani rant...
Muhalefetten iki isim...
Sosyal belediyecilik denilince Bursa'da akla gelen ilk isim kim olur diye bir soru gelse herhalde yanıt; Mustafa Bozbey olur.
Üç dönem arka arkaya seçim kazanma başarısı göstermesinin altında yatan ana neden bu gibiydi. Şimdi, yeni bir kulvara giriyor sanki... Dünkü "Nilüfer'de tarihe yolculuk" gezisine katılan gazetemiz Olay'ın Haber Müdürü Bülent Sezgin'in sözüydü. "Bozbey, Altepe'nin tahtına göz dikiyor herhalde..." Gezi tarihe olunca bu sözün açılımı da ortaya çıkıyordu.
Recep Altepe'yi Osmangazi Belediye Başkanlığı'ndan Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na taşıyan sürecin önemli kilometre taşlarından birisi tarihi mirasa dönük çalışmalarıydı.
Ördekli Hamamı, Gökdere Medresesi ve daha birçok örnek verilebilir bu konuda... Yani, Bozbey, Bursa'da sosyal belediyeciliğin mimarıysa, Altepe de tarihi mirasın korunmasının adresi gibiydi.
Aslında bu noktada bir parantez açmak gerekiyor. Altepe'den önce Osmangazi Belediye Başkanlığı koltuğuna oturan Hilmi Şensoy tarihi miras işine Karabaş-i Tekkesi'yle başlamıştı ama gerisi gelmedi. Çünkü, görev süresi bitti. Bu işi Altepe devam ettirdi, büyük beğeni kazandı.
Bozbey'in Nilüfer'deki tarihi mirası ortaya çıkarmak için başlattığı çalışmaların tanıtımına Ak Parti'den de iki meclis üyesi katılmıştı. Mustafa Kesimoğlu ile birlikte gezide Ak Parti'yi temsil eden İsmail İpçi'nin Özlüce Kilisesi'ni gezerken sarf ettiği sözlerin altını çizmek gerekiyor.
"Muhalefet üç ay önceydi. Eksik varsa söyleriz, önerimiz varsa dile getiririz. Şimdi hepimiz birlikte Nilüfer için çalışıyoruz."