Haberler

TEB ve DYO sayesinde kent güzelliğine doğru

Tarih: 16 Haziran 2009 Kaynak: Referans Yazan: Nur Demirok

Geri kalmışlığı, kentlileşmeye olan direnci ve nihayet estetik yoksunluğunu iki önemli bulgu ele verir. Politikacılar istediği kadar kalkınmışlık edebiyatı yapadursun bu kural değişmez. Altın standart şudur: Bir ülkeye ilk ayak bastığınızda kent caddelerinin üzerindeki rögar kapakları bir türlü asfalt seviyesini tutturamamış ise o memleketin halkı ya iyice perişandır ya da orada yaşayanlar henüz uygarlığın ne olduğunu yeterince keşfedememişlerdir.

Daha beter somut gösterge ise kentin "dış cephe" görüntüsüdür. Çünkü bir kenti, binaları, evleri, ibadethaneleri ve de tarihi dokusu anlatır! En azından bir şehrin insanı kentsel aidiyet duygusundan sıyrılıp evini boyatmakta direniyorsa, evin içindeki temizliğin de doğrusu hiçbir hükmü yoktur. Bu tespit bir milletin sadece sosyal açıdan değil, çevreye saygı açısından da bencil tabiatta olduğunu ortaya koyar. Oysa biz Türkler fakir fukara olsak bile evimizin içine gösterdiğimiz özeni dışına da gösteririz. (Daha doğrusu gösterirdik!) Ne zaman kırsaldan kente göç yoğunlaştı bu güzel alışkanlık da yok olup gitti.

Kentleri insanlar ve binalar güzelleştirir

İşin bir de sosyoekonomik boyutu var tabii. İhtiyaçlar hiyerarşisinde boyaya biz millet olarak maalesef en sonda yer verir olduk. İçi mamur, dışı harap görünüşlü binalarda yaşamaya alıştık.

Boyasız evler insanların iç dünyasına sinmiş karamsarlığı ve boş vermişlik duygusunu yansıtır aslında. Dahası o ülkedeki belediyeler şehirciliğin ne olduğunu bilmeden "belediye" olmaya kalkarlar. Çünkü bu konuda kent insanına yardım etmez, yol yordam sunmazlar. Oysa "belediye" lafı Arapça "beled" sözcüğünden türemiştir ve bedevilikten (köylülükten) kentlileşmeye geçişi simgeler.

Bu kelimenin içinde "mamur belde" olmanın ince ayrıntıları da bulunur. Buna rağmen çoğu konutlar bir türlü boyanmaz bizim memlekette.

Nedense kimi belediye başkanları işlerinin çokluğundan mıdır nedir, bir renk körü gibi binaların dış cephelerini görmezden gelir. Oysa kendi karnelerine koca bir sıfır taşıyacak olan bu çirkinliği ne altyapı söylemi kapatır, ne de başka bir faaliyetin parlatılmış anlatımları.

Yani, bir kentte renkler konuşmadıkça o kentin ışıkları sönmüş demektir. Üstelik güzellik de kaybolmuştur sevgi de.

Ve bana göre bir kent "dış cephe görüntüsü" kadar medenidir. (Medeni lafı da Arapça "Medine" ya da "Medina"dan gelir ki uygarlık demektir.)

Örneğin Venezuela, Brezilya ve Arjantin gibi modern kentleşmeyi varoşlarla birlikte ele alan Latin Amerika ülkelerinde bile en derme çatma evlere boya standardı getirilmiş bugün.

İnanmayanların Buenos Aires'te gemi hurdaları ile eskimiş saçlardan yapılmış "La Boca" gecekondularının yeni haline internetten şöyle bir göz atmalarını öneririm.

Doğruyu söylemek gerekirse bizde de epey bir duyarlılık bulunuyor. Örneğin Ankara Esenboğa'dan kente giriş nasıl adam edildiyse elbette sıvasız boyasız yerler de zamanla ele alınacak.

Net olarak hatırlıyorum; Başbakan birkaç zaman önce Rize'yi ziyaret ettiğinde Güneysu İlçesinden tüm belediye başkanlarına seslenmişti: Şu sıvasız, boyasız ev rezaletini acilen önleyin diye.

Hemen arkasından Kadir Topbaş'ın bilinçli konuşmalarına şahit olduk. "Estetisyen bir mimar duyarlılığı" içinde İstanbul'da boyasız ev kalmamasını haykırdıydı adeta. Sonunda faydası oldu da...

Anadolu'yu araştırınca gördüm ki bu konuda işin farkında olan başkaları da var. Örneğin Kayseri Belediyesi yıllar önce parti ayrımı yapmadan bir "Kent Estetik Kurulu" oluşturmuş.

TEB ve DYO yılın fırsatını yarattı

Tüm bunları gündeme getirmemin nedeni Türk Ekonomi Bankası (TEB) ile DYO Boyaları arasında yapılan bir anlaşmayla ilgili.

Bu haftadan itibaren TEB evini, apartmanını, dükkânını, yazlığını, hatta fabrikasını boyatmak isteyene 24 ay vadeli, yüzde 0.99 faizli "dış cephe ve ısı yalıtım kredisi" veriyor. TEB şubeleri bu konuda çok iyi eğitilmiş. Krediyi almak için bürokrasi filan da yok.
Şimdiden binlerce boyasız ev ve apartmanın bu kredinin nimetlerinden yararlanacağını düşünüyorum. Öğrendiğime göre banka şubesine ya da bir DYO bayisine başvurmak yeterliymiş. Bina keşifleri DYO'nun uygulama bayileri tarafından yapılacak ve gereken kredi TEB şubeleri tarafından anında verilecekmiş."

İşte tam bu noktada ben projeye üçüncü bir ayağın girmesinde yarar görüyorum. Kendi kasabasını, kentini güzelleştirmek isteyen belediye başkanları bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirmeleri lâzım. "Boyasız konut kalmasın" şeklinde yapılacak bir duyuru çok yararlı olacaktır. Böyle bir kampanyayı kente ilan etmeleri, hatta tavsiyede bulunmaları -mütevazı bütçeleri rahatsız etmeden- şehrin, kasabanın görüntüsünü anında değiştirecektir.

En azından solmuş sararmış; çirkin görüntüden dolayı giderek değer yitirmiş binlerce apartmanın "ayağa kalkması" sağlanmış olacaktır böylece.

Bu fırsatı sunan TEB Genel Müdürü Varol Civil ile DYO'nun Boya Grup Başkanı Ahmet Yiğitbaşını yürekten kutluyorum.

Geri kalmışlığı, kentlileşmeye olan direnci ve nihayet estetik yoksunluğunu iki önemli bulgu ele verir. Politikacılar istediği kadar kalkınmışlık edeb...

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.