Haberler

Palovit vadisine dokunma!

Tarih: 3 Ağustos 2009 Kaynak: Radikal Yazan: Murat Selçuk

Kaçkar Dağları ekosistemi içinde çok önemli bir yere sahip yaylalara gelişigüzel açılan yol çalışmaları, mahkeme kararlarına rağmen devam ediyor. Geçtiğimiz yıl Pokut ve Hazindağ yaylaları arasında yapılmak istenen yola dava açılıp, Trabzon Bölge İdare Mahkemesi "yürütmeyi durdurma" kararı vermesine rağmen, yola devam edilmişti. Dava açanlardan gazeteci Uğur Biryol aynı yolun, bu kez Doğu Karadeniz'in 100 yıllık kesme taş evleriyle ünlü en yüksek yaylası Samistal'a ve oradan da Kaçkarlar'a kuzeyden çıkış noktası Yukarı Kavrun yaylasına devam ettirilmek istendiğini ve bunun da programa alındığını öğrendi. Biryol'un yöreden verdiği bilgilere göre şimdi de Amlakit yaylasına kısa sürede ulaşmak adına Palovit vadisine dozerler girmiş bulunuyor.

Başka Fırtına yok!
Fırtına Vadisi, Fırtına Deresi'nin, Karadeniz kıyı çizgisinden başlayıp iç kısımlara doğru birden çok kola ayrılarak (Durak, Hemşin, Hala, Palovit, Elevit ve Tunca dereleri) Kaçkar Dağları'nın kuzey yamaçlarına kadar uzanmasıyla oluşuyor. Bölgede, alüviyal akarsu ormanları (kızılağaç), geniş yapraklı ılıman ormanlar (doğu kayını), iğne yapraklı doğu ladini ormanları, yapraklı ve karışık ormanlar, geniş alpin çayırlıklar ve kayalık habitatlar, nadir şimşir ormanları gibi Doğu Karadeniz'e özgü bütün habitatları bulmak mümkün. Bu değerlerinden ötürü, Fırtına Vadisi ormanları, vakıflar tarafından dünyada korumada öncelikli yüz alandan biri olarak seçilmiş durumda. Ayrıca bölge doğal sit alanı, çevre koruma alanı, yani dokunulmaz, yapılaşma olamaz, inşaat yapılamaz, yol yapılamaz. Diğer ülkeler doğal alanlarını artırarak ve ekolojik politikalar üreterek sorumluluklarını yerine getirmeye çalışırken her nedense ülkemizde yeşili "yok etmek" için özel bir çaba sarf edilmesi gelenek haline geliyor.

Denizalası, boz ayı, anıt ağaçlar...
Fırtına Vadisi öyle bir biyolojik çeşitliliğe sahip ki, Kaçkar Dağları ile birlikte 537 odunsu bitki, 136 kuş, 30 memeli, 21 sürüngen ve 116 endemik bitki türüne ev sahipliği yapıyor. Fırtına, Hemşin ve Çağlayan dereleri, her yıl Karadeniz'den iç kısımlara göç ederek yumurtadan çıktıkları yere kadar yüzüp burada yumurtlayan dünyadaki tek denizalalarının da yuvası. Fırtına ve Palovit vadileri, içerdikleri doğal yaşlı ormanlarla, hem bölgenin hem de ülkenin en bozulmamış birkaç orman ekosistemi arasında değerlendiriliyor. Palovit Vadisi kendine özgü endemik bitki çeşitliliğinin yanı sıra barındırdığı hayvan türleriyle de doğa koruma açısından büyük önem taşıyor. Türkiye'de en yoğun boz ayı popülasyonunun bulunduğu bölgelerden biri olan alanda, yaban domuzu, çengel boynuzlu dağ keçisi, yaban keçisi, kurt, tilki, çakal, yaban kedisi, vaşak, karaca ve porsuk yaşıyor.

İş işten geçmeden!
Tüm bölge aslında birçok kanunla korunuyor; Bern sözleşmesine taraf olan Türkiye bölgeyi koruma altına alacağını çok önceden taahhüt etmiş durumda. Ayrıca Türkiye yine imzaladığı AB katılım çerçevesinde; "Avrupa'nın yaban hayatı ve doğal yaşama ortamlarının korunması" sözleşmesi ile endemik ve doğal yaşamı korumakla yükümlü. Bölge kendi kanunlarımızla doğal kültür turizm ve varlıkları açısından birinci derece doğal sit alanı ve çevre koruma alanı olarak ilan edilmiş durumda.

Tüm bunlara rağmen hangi kanuna dayanarak ve hangi inisiyatifle bilinmez; halen ısrarla kepçeler bu doğal vadiyi mahvetmek için çalışıyor. Açılan davalara rağmen doğa rant uğruna kurban ediliyor. İmzalanan anlaşmaları görmezden gelen, uluslararası sözleşmelere yokmuş gibi davrananlar, ihale alamayan yandaş müteahhitlere doğayı peşkeş çekenler, şark kurnazlığı ile aradan sıvışıp yol alacaklarını zannediyorlar.

Çevre ve Orman Bakanlığı ne işe yarar?
Doğayı ve yaşamı savunması gereken bir bakanlık tam aksine inşaatçıları ve yatırımı savunuyorsa veya engelleyemiyorsa o bakanlık ne işe yarar? Olumsuz ÇED raporlarını olumluya çevirmek için uğraşan bürokratlar, yaylalara tatil köyleri yapmak için 300 yıldır orada yaşayanlara "çıkın gidin" diyebilenler yine bu bakanlıktan çıkıyor. Kayak merkezi yapmak adına doğal Karadeniz yaylalarını gözüne kestirenler yine bu bakanlıkla ahbap çavuş ilişkisi içindeler. Turizm adı altında, helikopterleri Kaçkarlar'ın tepesinde yüzlerce yıllık ahşap dağ evlerinin tepesine indirenler de bu bakanlıkla çalışıyor. Özgür akan derelere 440 tane hidroelektrik santrali yapmak isteyip sert kayaya çarpan ve bir bir davaları kaybeden de bu bakanlık. Şimdi de işsiz kalan çimento ve enerji şarlatanlarına "hadi gelin yaylaları asfalt yollarla birbirine bağlayalım, sonra da buralara turizm yatırımı yaparsınız" diyen de bunlar. Çocuklarımızın geleceğini ve doğal yaşamı bu bakanlık değil sivil toplum örgütleri ile bir avuç insan koruyor. Çevreyi ve ormanı koruyamıyorsa Çevre ve Orman Bakanlığı ne işe yarar ?

Türkiye'nin yağmur ormanlarını kestirme!
Fırtına Vadisi başta hidroelektrik santraller olmak üzere, yol inşaatları, turizm yatırımları, çarpık yapılaşma ve taş ocaklarının tehdidi altında. Bir de bunlara yaylaların birbirine bağlanması projeleri eklenince kirlenme kaçınılmaz oluyor. Fırtına Vadisi boyunca yer alan şimşir ormanları, dev yaşlı ormanlar yasadışı kesimler ve yol açma girişimleri nedeniyle azalıyor. Türkiye'nin yağmur ormanları planlı olarak yok ediliyor.

Bu nedenlerle, hem yol isteyen yöre sakinlerinin hem de yaylaları birbirine bağlayıp cip-safari turizmi yapmak isteyenlerin, elbette ilgili devlet yetkililerinin yapacakları bu katliamı görmeleri gerekiyor. İş işten geçmeden!

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.