Haberler

Mimarlar Gözlerini Kaybedebilir ama Tasarlama İsteklerini Asla!

Tarih: 15 Ocak 2010 Kaynak: Los Angeles Times Yazan: Maria L. La Gang Çeviren: Betül Tuncer

Fotoğraflar: Robert Durell

Mimarlar, ıslak bir günde buluşup gerçek bir New York anıtı olan Amerikan Halk Sanatı Müzesi'ni ziyarete gittiler.

Bina, güneş gökyüzünde hareket ettikçe renkleri değişen parlak bronz panellerle kaplı. İçeride ise çatı ışıklıkları harika güneş ışınlarını içeri atıyor.

Ama bu iki adam, Orta Manhattan'a binanın ünlü özelliklerine bakmak için gitmemişlerdi.

Onlar meraklı parmaklarını kabarık bronz cephe üzerinde gezdirdiler. İçeride elleri pürüzsüz, yuvarlak profilli kiraz ağacından trabzan ile ana merdivenin soğuk cam panellerini keşfetti. Bastonları dolambaçlı zeminde tıkırdadı ve betonarme bantlardan, Ruby Lale köknarından ahşap zemine geçişi hissettiler.

"Bastonlarımız, parmaklarımız ve ayaklarımızla mekanı nasıl hissedebileceğimizi deniyorduk," diyor Kuzey Kaliforniyalı mimar Christopher Downey. "Tüm doku paleti birden bire beyninizle farklı bir şekilde bütünleşiyor."

Downey, üç ay önceki ruhsal buluşmalarının "Birinci Uluslararası Görme Engelli Mimarlar Konferansı" olduğunu söyledi.

Ancak bu adamları bir araya getiren sorular çok derin: Eğer göremiyorsanız, bir binayı güzel yapan nedir ve eğer görme engelli iseniz, nasıl güzel yapılar yaratırsınız?

Downey, 47 yaşında geçirdiği bir beyin tümörü ameliyatı sonrasında yani son 22 aydır, görme yeteneğini kaybettiğinden beri birçok sorunun yanı sıra bu iki sorunun da cevabını arıyor.

2007 yılının ilkbaharında, oğlunun Küçükler Ligi'ndeki takımına koçluk yaptığı dönemde topu takip etmekte zorlandığını farketti. Aralık ayına gelindiğinde ise artık Piedmont'daki sakin ve ağaçlık sokağında top oynayamıyordu.

"En ufak top atışında bile, topun nerede olduğunu sadece tahmin edebiliyordum," diyor Downey.

O yıl sonu çok yoğun geçti. Downey, dört yıl once ortağı ile açtığı firmayı, yönetici olarak görev yapacağı, yeşil modüler evler üzerine yoğunlaşan Mochelle Kaufmann Design firması için bırakıyordu.

Göz doktoru olan bir komşuları, Downey'nin gözünde hiçbir sorun bulamadı ve onu bir uzmana yönlendirdi. Downey bir göz hastalıkları uzmanına ve bir sinir uzmanına göründü. Göz muayeneleri oldu, göz damlaları kullandı ve en sonunda MR çektirdi.

Şubat ayında Downey başka testler için çağırıldı. Sonuçlarını beklerken bir takım "karamsar" bakışlı doktorun kendi çizelgesine baktıklarını farketti.

Yavaş yavaş büyüyen bir beyin tümörünün, göz sinirlerine baskı yaptığını öğrendi.
"Doktor isimleri verdiler ve en yakın zamanda onlarla görüşmem gerektiğini söylediler," diyor Downey.

Ameliyat 17 Mart 2008 Pazartesi sabahı başladı ve dokuz buçuk saat sürdü. Zararsız büyüme, beynin derinliklerine kadar iniyordu ve hipofiz bezine çok yakındı.

"En iyi tumör, en kötü noktada."

Ertesi gün, Downey'nin görüşü tahmin edildiği gibi bulanıktı ve karısı Rosa'nın kahverengi gözlerini, koyu, kıvırcık saçlarından ayıramıyordu. Ama renkleri ve şekilleri ayırt edebiliyordu.

Ancak bir gün sonra, dünya ortadan ikiye bölünmüş gibi göründü. Sanki görüş alanına bir çizgi çekilmişti. Çizginin üzerinde, ameliyat sonrası bulanık görüşü vardı. Çizginin altında ise karanlık.

Downey tekrar yoğun bakıma girdi ve testler ile deneysel prosedürler geçirdi. 26 Mart'ta uyandığında ise tüm dünya kararmıştı.

"Hayatı artık görme engelli olarak devam ettirmek durumunda olduğumu farkettiğim için zor bir gündü," diyor Downey. "Herzaman aktif bir insan olmuştum, gün ışığını çok severdim, koşulara çıkardım ve evdeki tüm perdeleri açıp güneş ışığının içeri girmesini isterdim... Bu yüzden, tanrım, artık güneş yok dedim kendime.."

Sesi yavaşça yok oldu. Durdu. "Böyle bir günü atlatmak çok zordu benim için."

Şubat 2009'da Downey, neredeyse bir yıldır göremiyordu ve bu zamanın neredeyse yarısını, dünyanın herhangi bir yerinde kendisi gibi birini bulmaya çalışarak geçirdi.

Görme yeteneklerini kaybetmiş kimselere bilgisayar eğitimi veren ve kendileri de görme engelli olan yazılım mühendisleri, yazarlar ve profesyonellerle tanıştı. Los Angeles'ta yaşayan, kendine Kör Tasarımcı diyen ve konut tasarımında uzmanlaşmış Eric Brun-Sanglard ile ilgili yazılar okudu.

Bilgisayar ekranındaki yazıları sesli okuyan bilgisayar programını kullanmayı öğrendi. Kendisine, e-postalarını okuyan ve sesli GPS tarifleri veren bir telefon aldı.

Az baskı ile kağıda yapışan, mumla kaplı ipliklerden oluşan Wikki Stix'le çizim yapmayı öğrendi. En çok kullandığı alet, büyük fontlarla kabartmalı baskı yapan yazıcı oldu. Bu yazıcı, mürekkep yazıları, görme engellilerin parmakları ile okuyabilecekleri kabartılmış yazılara çeviriyordu.

Downey, ameliyattan bir ay sonar kısıtlı şartlarla yeni işine geri döndü ancak iş ile rehabilitasyonu dengelemek için çok çaba sarfetmesi gerekti. Aynı zamanda, ekonomi çöküyordu. Işten çıkartıldı, firma sonunda kapandı.

Böylece Downey'nin, mimarlığın "cengaverce görsel" olarak tanımladığı kısmının üstesinden görme yeteneği olmaksızın gelmiş birisini bulması daha da önem kazanmıştı.

Geçtiğimiz Şubat 23'te, hem gururlu hem ağlamaklı, hem umutlu hem de tereddütlü bir e postanın gönder tuşuna bastı.

"Bay Carlos Mourao Pereira," şeklinde başladı Portekizli bu yabancıya yazdığı mektuba ve kendisini geçen Ağustos'ta aramaya başladığından beri bulabildiği tek görme engelli mimar olarak tarif etti.

"Mesleği bırakmak aklımdan hiç geçmedi," diye yazdı Downey. "ancak kabul etmeliyim ki, en nihayetinde son derece görsel bir meslek olarak öğretilip uygulandığı için eğitimi ve araştırması çok efor gerektiriyor."

"Başka bir görme engelli mimarla deneyim paylaşmak bir sürpriz oldu," diye çabukça cevap verdi Pereira.

Pereira, üç yıl önce görme yeteneğini kaybettiğinde yaşadıklarını anlattı. Aklındakini karşı taraftakine anlatabilmek için kil, Lego ve el işareti kullandığını anlattı. Ve yeni belediye sarayı için aldığı projeden bahsetti.

"Görme engelli bir mimar, mimarinin özellikle dokunsal, akustik ve koku özelliklerine duyarlı olur, önemli olan çalışmayı bırakmamaktır," diye yazdı Pereira.

Downey, "Konuştuğum çoğu insan, mesleğimde bir kenara itilmiş olacağımı düşündü," şeklinde cevap verdi. 20 yıldır konut projeleri, kamusal akvaryumlar, kütüphaneler, şarap evleri ve mağaza projelerinde çalışıyorum. Bunları arkamda bırakmak istemiyorum.

Downey, Pereira'nın yaptıklarının "duyular üzerine" olmasından çok etkilendi, ancak ameliyatta koku alma yetisini de kaybettiği için kendisini biraz daha dezavantajlı hissetti.

"Böylece elimde dokunma, ses ve tad kaldı. Sanırım binalarda tad konusuna girmeyeceğim şimdilik. Yine de elimde çalışacak oldukça çok şey var," dedi Downey.

Yaz sonunda, Downey Batılı Görme Engelliler Rehabilitasyon Merkezi'nde, yeni gazilere basit işlevleri nasıl tekrar yapacaklarını öğreten Millicent Williams'ın iki sandalye yanında oturdu.

Gazi İlişkileri Departmanı önümüzdeki üç veya dört yıl içerisinde giderek yaygınlaşan Çoklu Travma ve Görme Engelliler Rehabilitasyon Merkezi ile değiştirilecek.

Downey, Williams'a ağır bir kağıt parçası iletti. Bu bir kat planıydı. Kalın kabartılmış çizgilerle başılmış kağıtta, önerilen merkezin öğretim mutfaklarından biri vardı.

Öğrencileri gibi Williams da görme engelli. Tesisin tasarımında Williams'ın katkısı anahtar rol oynasa da, meselenin karmaşıklığını anlamak için sayısız toplantılar yapıldı. Bazen insanlar ona kat planlarını anlattılar. Bazen ise bir meslektaş, parmağı ile baskılar üzerinden ona binayı gezdirirdi.

Ama Williams, Downey'nin kabartmalı yazıcısından çıkan 3 Boyutlu şemaya dokunduğunda oturma alanlarını, tezgahları, aletleri ve kapı girişlerini hayal edebildi.

"Demek bundan bahsediyormuşuz, şimdi birşey ifade etti konuşulanlar," dedi Williams.

Tesisi tasarlayan mimarlık ofislerinin hiçbiri görme engelliler için binalar üzerinde daha önce çalışmamış. İnsanların göremedikleri bir yapıyı nasıl anlayacakları konusu erişilmez olmuş onlar için.

Mimarlar, VA çalışanları ve hastalarıyla birlikte çalışma grupları kurdular. Gözlerini arkadan bağlayıp, görme duyusu olmaksızın hayatın nasıl olacağını anlamak istediler ama sonra bu fikirden vazgeçtiler.

Smith Group ve The Design Partnership'teki ortaklar Downey ile tanıştığında ondan, kendisini danışman olarak alacak kadar etkilendiler.

"Kendimize sorduğumuz asıl soru şu: mimarlığın insanların hayatını iyileştirmeye yardım etmesini nasıl sağlarız?" diyor The Design Partnership ortağı John Boerger. Palo Alto merkezinde "bizi engelleyen bir taştı bu," diyor.

Downey, görme engelli öğrencilerin binada dolaşabilmesi için oda numaralama sistemine yardım etti. Tesisin anahtar noktalarında farklı döşeme dokusu kullanılacak ve böylece öğrenciler, bastonlarının çıkarttığı sese göre nerede olduklarını anlayacaklar.

Görme engelli öğrenciler merdivenlerden indiklerinde dev bir lobinin ortasında bulacaklar kendilendilerini. Zenginleştirilmiş tavanın yarattığı akustik koridor sayesinde kapıya kadar yollarını bulacaklar.

Son 10 aydır binanın tasarımı azar azar değişti. Tabii Downey de.

Görüşünü kaybettikten sonra "oğlum için hayat dersi: ciddiye al ve başa çık. Olup bitmiş şeyler üzerinde bir kontrolüm yok, ancak buradan ne yöne devam edeceğim konusunda kontrol bende.

Bunun ötesinde, tek istediği hala bir mimar olmaktı.

"Görme engelliler için merkezler ve binalar üzerine yoğunlaşmak aklıma gelmemişti. Ancak bu proje sayesinde değerlerim aniden netleşti," diyor Downey.


Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.