Haberler

Kentsel dönüşüm projeleri ve Romanlar

Tarih: 17 Mart 2010 Kaynak: Yeni Şafak Yazan: Fatma K. Barbarosoğlu
Konfeksiyonun olmadığı, kıyafetlerin mahalle terzileri elinde dikildiği; kumaş mağazalarının ancak uzak ilçelerde olduğu zamanlarda; sırtlarındaki bohçalar ile kapımızı aşındıran, kulaklarındaki çeyrek altın küpeleri sallandıra sallandıra, ille de bizi bohçasındaki kumaşları almaya ikna eden ilk pazarlama elemanlarımızdı onlar. Adları Çingene idi. Biz onlara Çingene derdik. Onlar dahi kendilerine Çingene derdi.

Çocukluğumun Perşembe günlerinde beni her daim hazır bekleyen bir Firdevs vardı. Yemin ederken "Çingeneliğim başıma çorap örsün yalanım varsa" diye yemin ederdi. Bohçasında gelinlik kızlar için mutfak takımları, yatak odası takımları Bursa ipeğinden Sümerbank basmasından kumaşlar olurdu. Niye Perşembe günü diyeceksiniz. O zamanlar maaşlar haftalık alınırdı. Büyükbabamın çalıştığı fabrika da maaşları Cuma günü verirdi. İş bilir Firdevs yarın nasıl olsa maaş günü diyerek müşterisini kolay ikna ederdi. İlle satardı. "Her gün atsan kenara üç beş kuruş kalmazsın a be bana borçlu" diyerek almaya hiç gönlü olmayan kadınları bile ikna ediverirdi. Kimin kim ile küs olduğunu, kimin kiminle yarıştığını bilir, pazarlama cümlelerini ona göre kurardı: "A be senin aşağı komşu aldı bundan. O kuru kadına yakışacak mıdır sanki. Ama sen giysen şöyle. Sarı saçlarını da saldın mı şu papatyaların üstüne."

Papatyalar kumaşın deseni. Ama Firdevs öyle bir anlatırdı ki kumaşa bakan papatyaları başında bilirdi.

Mahallemizin çocukları, "Çingene çit çit, arkası bit bit, bir kaşık ayran, sabası bayram" diye teneke çalardı sırtında bohçası ile Firdevs'i görünce.

Firdevs, "Atarım şurada göbecik kaçırırım hepinizi" deyince çocuklar çil yavrusu gibi korkar kaçarlardı. Her defasında bu sahne tekrarlanırdı.

Soyunun zanaatlarından sayılan "çöpçatan"lık işlerini de itina ile yürütürdü Firdevs. Sancak Tül Fabrikası'nda çalışan delikanlıların mektuplarını her kış halasına misafirliğe gelen yeğenlerine itina ile taşırdı.

Yapmak lazım gönülleri birbirine.

Rahmetli büyükannem dua ederken; "72,5 millete" diye cümlesine başlamışken her seferinde sorardım buçuk kim? Çingeneler derdi. Onlar neden buçuk? Bizim gibi elleri ayakları var işte. Esmer diye mi hayır. Firdevs'ten daha esmer komşularımız vardı. Mersin'li Ayşeler mesela. Hayır derdi rahmetli, onlar yer yurt bilmezler. Kök salmazlar hiçbir yere. Her milletin vatanı var. Onlar vatansız. Gökyüzü olan her yer onların vatanı.

Firdevs'in hemşehrilerini köye gidince elekçi olarak görürdüm. Bir anda bütün köye dağılırlar, eleklerim var eleklerim diye bağırırlardı.

Elekçi haykırışını duyan herkes elek almak için evine koşardı. Bu evine koşuşta, elek almak kadar kapıya bacaya mukayyet olma telaşı da vardı.

Dün Çingene kelimesinden alınmazdı muhatap olduklarımız. Bugün alınıyorlar. Kendilerine Roman denilmesini istiyorlar.

Roman kelimesi popülaritesini herkesin takdirini toplayan Kibariye'ye borçlu. Kibariye'nin kendisini ekranlarda Roman olarak gururla ifade etmesiyle başlayan sürecin geldiği son noktadadır Başbakan'ın "Roman açılımı".

Önce Kibariye'yi, sonra Müjdat Gezen'li Perran Kutman'lı "Gırgıriye" filmlerini izledik. Yıl 1981'di. Afyon-İstanbul yolculuğu esnasında otobüste izlemiştim. Sonra arkası geldi "Gırgıriye"nin. Şenlik, cümbüş, seçim.

Ekranlarda tekrar tekrar verilen "Gırgıriye"nin her defasında çok seyredildiğini fark eden televizyon yapımcıları, 2004 yılında "Cennet Mahallesi"ni sürdü ekranlarla.

Raiting rekorları kırdı.

Ekranda seviyoruz Romanları.

Sorun şu ki "apartman komşusu" olmaya hazır mıyız?

Roman açılımını özellikle "Kentsel Dönüşüm Projeleri" ile birlikte düşünmek gerekiyor. Göçebe hayattan gecekondu hayatına geçmiş bir halkı, apartman dairelerine sığıştırmaya çalıştığımızın farkında olmamız gerekiyor.

TOKİ evlerinde apartman kültürü olmayanların çevreye verdiği rahatsızlık, patlamaya hazır bombalar olarak bekliyor.

Başbakanımız Roman vatandaşları "ev sahibi" yapmak istiyor. Roman vatandaşların Roman olmayanlar ile komşuluk hakkını gözetecek apartman yönetmeliklerimiz var mı? Yönetmeliğe uymayanlar için caydırıcı tedbirler var mı?

Başbakanımız'ın "Roman açılımı" duygusal olduğu kadar ikna edici. Erdoğan, sosyal yaşam alanları olan 3 bin 408 konutu peşinatsız ve ayda 100 lira 120 lira taksitle 20 yıl vade ile vereceklerini ve konutların 1 yıl ile 16 ay arasında teslim edileceğini söyledi.

Lakin rakamlara eşlik eden kentsel dönüşüm projelerinin sosyal ve psikolojik boyutunun, herkesin hakkını gözetecek kadar ince işlenmiş olması gerekiyor.

Keşke her şey ev yapmak kadar kolay olsaydı.

Takip
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.