Haberler

Kent ve Halk Hamamları

Tarih: 31 Mart 2010 Kaynak: Alphabet City Yazan: Christie Pearson Çeviren: Tuğçe Şahin
"... öyle bir şey ki, ne kadar güçlü görünmeye, kendime hakim olmaya çalışsam da faydasız, çünkü benim vahşi doğam kendini bin bir çatlak ile görünür kılacaktır." Christie Pearson

Yapılı bir çevre yerleşimi olarak kent, doğal yapısıyla zıt bir zemine oturuyor. Ancak kent, sınırları içinde, geçmişe ait öğeler, çeşitli ritüellerle korunmaya devam ediyor. Dünyanın farklı yerlerinde, farklı biçimlerde pek çok hamam bu tarz ritüellerin mekanı oldu. Burada "kültür" ve "tabiat" arasındaki fark bulanıklaşır.

Dünya genelinde hamamlar azalıyor ve Batı'da da ritüel değerini kaybetmiş durumda. Hamamlar hakkında karşıt fikirler (iyi-kötü, temiz-pis ya da kutsal mekanlar olup olmaması gibi) olsa da, hamamlar birer simge ya da sivil hayatın değişkenlikleri içinde kurumsal bir oluşum olarak kentin kendisini yansıtmaya devam edecek. Belki de hamam kültürünü yeniden canlandırmanın vakti geldi.

Ortak banyo yapma geleneği, insan kültürünün ayrılmaz bir parçası. Kuzey Amerika'nın kır otellerinde, Japon kaplıcalarında, Avrupa termallerinde veya İskandinav saunalarında olduğu gibi hamamlar yerleşimin dışında bırakılmış olabilir. Bazen doğanın içinden bir köşe kutsal yıkanma yeri olabilir. Hinduizm inananlar, Kumbh Mela etkinliklerinde, dua etmek ve soğuk sularında kendilerini vaftiz etmek için Ganj Nehrin'e giderler ve birlikte suya girerler.


2001 Kumbh Mela, Kaynak: Wikipedia

Kamusal banyo yerlerinin kent içine taşınması Japon açık hava rotenburolar gibi doğal manzaraları çerçeveleyebilir ya da yapılarda sürekli denenmeye çalışılan doğaya özgü nitelikler(örneğin sıcak-soğuk, yaş-kuru, karanlık-aydınlık) artırılmaya çalışılır.


Japon Rotenburosu, Kaynak:Wikipedia

Roma'nın anıtsal hamamlarında (thermae), Türk hamamları, Japon sentoları ve Rus banyalarında olduğu gibi kamusal banyo yerleri, bulundukları kentlerin mekansal biçimlenişlerini ve kentlinin gündelik yaşantısını etkileyen mihenk taşlarındandı.

İnsanlar hamamlara güzellik, sağlık, hijyen, sosyalleşmek ve keyif için giderler. Ancak bugünün Batı'sında hamama giden kişiler biraz endişeli. Çıkardığımız kıyafetlerimizle birlikte sınırlarımızın ötesine geçileceğinden ya da kişiliğimizden bir şeyler kaybedeceğimizden korkuyoruz. Zaten ahlaki tereddütler her zaman hamamlarda kendini göstermişti. Romalılar, Spartalılar ve Yunanlılar sıcak banyoların, erkekleri daha efemine yapacağına dair uyarırlardı. Orta Çağ Hristiyanları, banyo yapmayı toplum içindeki ahlakı azaltan bir faktör olarak ele alırlardı (dış temizliğe odaklanmanın insanın iç temizliğini engelleyeceği gibi). Banyo yapmak ahlaki gelişimin de anahtarı olan endüstriyel alandaki sosyal ilerlemelerle gelişti. Budistler ve Orta Çağ Hristiyanları için hasta ve fakir kişileri yıkamak, hayırseverlik göstergesiydi.

Kamusal banyo alanlarının kökeni doğa içindeki ibadet alanları tarihine kadar uzanır. İlk banyo yerleri doğal ibadet yerleri içinden ortaya çıkmıştı. Etkileyici manzaraları ve akılda kalıcı coğrafyalarıyla bu alanlar başka bir kuvvete ihtiyaç duymadan saygı uyandırma potansiyeline sahiptirler ve hatta bizi anlamlı, derin bir karşılaşmanın eşiğine getirirler. Bu açık banyolar doğanın gücünden ve bünyesindeki doğal sudan faydalanmak ister ve bu ritüellerle ruhsal bir arınmaya dönüşür. Bu banyolardaki ritüeller sessizliğin doğurduğu huzurlu bir ortam yaratmak temeline dayanır..

"İnsanoğlunun hikayesi doğal mağaralardan suni mağaralara, yeraltı mağaralarından yeryüzü mağalarına doğru gidiyor." Norman Brown - Love's Body

Batıda, kent sınırları içinde gizli bir alana girip, başka kişilerle birlikte soyunmak doğaya, cennete ve hatta anne karnına geri dönüşü sembolize ederdi. Kent içindeki halk banyoları için, doğanın sosyallikle inşa edilmiş haline benzer bir kutu olduğu düşünülebilir. İçeride, törenselleştirilmiş geleneklerden gelen bir hisle doğal halimizdeymişiz gibi davranmakta özgür hissederiz. Kamusal yaşamda kabul edilmeyen davranışları mümkün kılan ritüellerle yönetilen bir mekan gibi kabul ederiz. Hamamlarda keyif alınabilecek pek çok şey bir yandan kontrol altında olup, böylece güvenle doğanın gücüne yaklaşabiliriz ve prova edilmiş ritüelleri mimari formların ve davranış biçimlerinin gelişmesiyle daha ılımlı hale getirilebiliriz.


Roma Hamamı

Batı Avrupa hamam geleneklerindeki gelişim tamamiyle Roma İmparatorluğu'nın etkisiyle kültürel zirveye ulaşmıştı. Fazla lüks olmayan, soğuk duşlu Yunan erken spor alanları baz alınarak uyarlanmış tesisler toplumun pek çok kesiminden kişiye ayak uyduracak şekilde geliştirilmişti. İmparatorluğun zirvesindeyken boş vakitleri olan Romalılar öğleden sonralarını hamamlarda geçirirlerdi: Başlangıç, soyunma odasında (apodyterium), ardından ısıtılmış zeminli ılıklık (tepidarium), sonra genellikle sıcak su kaynağıyla bağlantılı sıcaklık kısmı (calidarium), son olarak da soğuk suya batıp çıkılan soğukluk (frigidarium) kısmı.


Kaunos Roma Hamamı, Muğla

Roma hamam mimarisi kompleks beton kubbe ve kemerler açısından daha sonraları dini bir hissiyat oluşturmak için Hristiyan kiliselerine de adapte edilmişti.

Roma İmparatorluğu'nun çöküşünden sonra hamam kültürü yok oldu. Veba salgını ve zührevi hastalıklar yaygınlaştığında ortak banyo alanları tehlikeli bulundu.

Bugünün Batı kentlerinde halk hamamları içinde beraber olan programlar ayrıştırıldı. Ahlaki bir görev olarak temizlenmek, yerini bilimsel açıdan desteklenen duş yerlerinin de olduğu kapalı havuzlara ve spor salonlarını barındıran sağlık programlarına ya da evinizdeki sağlık ünitelerine bıraktı.


Türk Hamamı Örneği: Haseki Hürrem Sultan Hamamı

Doğu kültüründe banyo yüzyıllar boyunca daha az değişime uğradı. Fin saunaları, Japon sentoları, Rus banyaları ve Türk hamamları gibi geleneksel örnekler halen kamusal hayatın önemli bir parçası. Topluma ait izleri bu hamamlarda kullanılan formlardan kavrayabiliriz. İslam toplumlarındaki hamamlar genellikle bir camiye bitişik ya da sosyal merkezleri ve eğitim birimlerini de içeren cami kompleksinin parçalarından biri olurdu. Konut ve iş alanlarının, onlara hizmet eden bir cami ve hamam merkezli planlandığı da İstanbul üzerinden okunabilir. Hamam mimarisi ya İslam mimarisinin bir tekrarı ya da Roma hamamlarının yeniden dönüştürülmüş hali olurdu. Hamamın sembolleşmiş merkez elemanı geniş bir kubbe olup, yıkanma yerleri ardışık düzenle sıralanır. Kadın ve erkek hamamı farklı zamanlarda veya farklı alanlarda kullanır.

Banyo kısımlarına girilmeden önce dinlenmek ve bir şeyler içmek için bir bekleme alanı bulunur. Ilık soyunma odanızda tahta takunyalarınızı giyer ve bir Türk hamam geleneği olan peştamalinize sarınırsınız. Ardından sıcak, zeminden yükseltilmiş bir platforma (göbek taşı) uzandığınız sıcaklık kısmı gelir. Kendiniz ya da bir tellağın yardımıyla masaj, sabunlanma ve durulanma işlemlerini yapabilirsiniz. Osmanlı zamanlarında kadınlar grup halinde çocukları, yiyecekleri ve müzik aletleriyle hamama gelir, günü yıkanarak ve sohbet ederek hamamda geçirirlerdi. Tarihte birçok nokta, evde yalnız bırakılan kadın için hamamın tek sosyalleşme alanı olduğunu gösterir.

Havuzlar, bahçeler ve parklar gibi kentsel rekreasyon alanları zaman zaman katılımcı ya da seyirci olmayı seçebileceğimiz, geçici süreyle sosyal hiyerarşilerin kırıldığı etkinlikler için kullanılan mekanlar olurlar. Ancak hamamlarda durum farklı. Hamamlar bağımsız seyirci olayı imkansız kılar. Kamusal banyo alanlarında, banyo kostümlerinizin içinde kimlikleriniz kaybolur ve kendimizi yenilemek için serbest hissederiz. Bu karşılaşmaları kimliklerimizden uzaklaşmak ve kendimizi serbest bırakmak için kullanabiliriz.



Roma'daki Santa Maria Degli Angeli Kilisesi

Bu aynı zamanda tapınak alanlarının da yaratmaya çalıştığı bir etki. Derin düşüncelere açılan kutsal alanlar gibi dini yapılar ve toplanma alanları kişileri kolektif aktivitelere, tasavvura davet eder. Kamusal ve dini kullanımların içiçe geçtiği binalar olabilir. Hamam da sivil-dini bir yapı kompleksinin parçalarından biri. Örneğin Roma'da Santa Maria Degli Angeli Kilisesi, Diocletian İmparatorluk Hamamlarının bir parçası. Zaten Yahudi, Hindu ve Müslüman kutsal kitaplarında da arınma, temizlenme ritüellerinden bahsedilir. Hamamların kendisi kutsal bir yere sahip. Kuran, hamam ve çeşitli sosyal fonksiyonları bir araya getiren cami olmak üzere iki kamusal yapıdan bahseder. Hamamın dini bir yer olduğu fikri tekrarlanmış olur. Bu asırlardır süre gelen öncelikle kişisel ve paylaşılan derin bir ritüel. Finlandiya'da ise saunalar, hem doğum için hem de ölümden sonra ölünün gömülmeye hazırlanması için kullanılan, çocukların kilisedeymiş gibi terbiyeli davranmayı öğrendiği geleneksel bir yer olarak bilinir.

Her ne kadar hamamlar azalmış olsa da, hamam kültürü kendimizi yenilememize ve rahatlamamıza imkan tanıyan özel yerler olma rolünü devam ettirir. Banyo keyfinin anlamını aramak, bizi zihnimizin sessizce gezindiği algının dış çeperlerine götürür. Su ve ışık yansımaları derin duygular uyandırır. Kendimize ait banyo haznemiz, kendimizi daha geniş bir insan topluluğunun içinde bulduğumuz bir halk hamamına dönüşür.

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.