Haberler

İzmir marka oluyor

Tarih: 14 Nisan 2010 Kaynak: Yeni Asır Yazan: Prof. Dr. Ahmet Bülend Göksel
İzmir'in marka şehir haline getirilmesi çalışmaları uzun süreden beri devam ediyor. Bu amaçla yıllarca arama konferansları yapıldı, beyin fırtınası yöntemi ile yollar arandı. Bakıldı ki, İzmir kendi kendine marka olamıyor, sonunda İZKA bir ihale açarak bu işi profesyonel firmalardan oluşan bir konsorsiyuma havale etti.

Bu konsorsiyumun geçtiğimiz haftalarda tanıtım toplantısı yapıldı. İzmir Sanayi Odası'nda gerçekleştirilen bu toplantıda, önce konsorsiyum üyesi şirketler tanıtıldı, arkasından da bu konsorsiyum Marka şehir İzmir'i yaratmak için takip edeceği yol haritasını açıkladı.

Buı sunuma baktığımda, pek bir yaratıcılık görmedim. Hoş, bu aşamada yapılacak işler de zaten baştan belli. Önce durum analizi, arkasından swot analizi, misyon ve vizyon ifadelerinin yazılması, hedef kitlenin tayini, takiben politika ve stratejilerin belirlenmesi, mesajların hazırlanması, kullanılacak medya ve tekniklerin saptanması, görsellerin hazırlanması, uygulama ve sonuçların değerlendirilmesi... Esas iş bundan sonra başlıyor. İzmirli işadamları nasıl bir şehir hayal ediyor, İzmirli vatandaşlar nasıl bir şehir düşlüyor, hedef kitle nasıl bir İzmir bekliyor. Bu üç beklentinin bire bir örtüşmeyeceğinden eminim. İşadamlarının İzmir'i ile, sokaktaki adamın İzmir'inin birbirinden farklı özellikler taşıyacağından eminim. Sokaktaki adamın beklentisi İzmir'e gelecek turistin beklediği İzmir'e yakın çıkacak gibi geliyor bana.

Yatırım hedefi

Diğer taraftan, 'Marka şehir izmir'e, bir iletişim firmasından daha fazla, belediyelerin katkı koyması gerekecek. En az yirmi yıldır konuşulduğu halde bir türlü gerçekleştirilemeyen pasaporttaki limanın marina haline getirilmesi, nedense yıllardır çalıştırılamayan teleferiğin tekrar işletilmesi, Muzaffer bey zamanında başlatılan İzmir hanlarının restorasyonuna devam edilmesi, Havraların restorasyonu vb. hep belediyelerin görevi. Çekim merkezleri olmayan bir şehri markalaştırmak mümkün değildir. Önce elinizde markalaştırılmaya hazır bir 'ürün' yada 'hizmet'in olması gerek.

Hedef kitle ister turist olsun ister yatırımcı, gezilecek görülecek yerler yoksa, yada tüm gezilecek görülecek yerleri bir günde tüketmek mümkünse, yatırım için yer hazır değilse veya yatırım konuları belirlenmemişse hedef kitleye ne söylenecek. Yani biz her yatırımcıyı kabul edecek miyiz yoksa İzmir'in bir yatırım hedefi mi olmalı. Demek ki bir de konsepte ihtiyacımız var.

Sonuçta konsept'e uygun bir strateji belirlemeye ihtiyacımız olduğu kesin.

İşte bütün bunlar, şehri yönetenlerce veya onların işbirliği ile karara bağlandıktan sonra iletişim konsorsiyumunun görevi başlamalı. Bu konsept ve stratejiye uygun hedef kitleleri hangi medyalarla yakalayabileceklerine, hangi görsel ve işitsel mesajlarla ikna edebileceklerine onlar karar verecekler.

Herkes şunu bilmelidir ki iletişim şirketleri eğilimleri tespit edip varolanı en iyi şekilde duyurmak üzere yapılanmışlardır. Varolanın ise İzmir'in beklentilerine yeterince cevap vermediğini bugüne kadar gördük. Bunun iyileştirilmesi için yerel yönetimlere görev düşmektedir. İletişim konsorsiyumu, siz onların eline ne kadar iyi malzeme verirseniz işini o kadar iyi yapar.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.