Evet, seneye nerede festival yapılacak? Yeni Rüya'nın da Cercle D'Orient kurbanı olmasını bekliyoruz. Geçen pazar günü sona eren 29. Uluslararası İstanbul Film Festivali'ne ev sahipliği yapan Yeni Rüya Sineması, perdesini Shane Acker'ın insansız bir gelecekte geçen filmi ‘9' ile kapatacak.
Sinepop'un durumu da (bizim açımızdan) parlak değil. Demirören Grubu, Beyoğlu'nda inşa ettiği alışveriş merkezinin yanındaki üç binayı 25 milyon YTL'ye almıştı. Şimdi de alışveriş merkezinin sağındaki Atıf Yılmaz Caddesi'ndeki binaların tamamı ve Sinepop Sineması için mal sahipleriyle görüştükleri söyleniyor. Hiç açılmayacakmışa benzeyen alışveriş merkezlerini büyütüp duruyorlar. Geçen yıl aralarında Sin-Em Han ve tarihi Saray Muhallebicisi'nin bulunduğu binaları da yıkıp merkezin alanını zaten 25 bin metrekareye çıkarmışlardı. Ağa Han'ın bir bölümünü almışlardı (Naregatsi gitti gider). Ağa Lokantası'nın bulunduğu bina ile Hacı Abdullah'ın bulunduğu Yoğurtçu Han da hedefleri arasında (ki, hepsi tarihi). Anlaşılan, aşağı caddeyle de bir bağlantı sağlama peşindeler. Güzel filmlerinin yanı sıra nice yerli yabancı müzisyeni, baleti tanıdığımız, izlediğimiz Saray Sineması'nın hatırası ise artık sadece bizlerde kaldı.
Sonuç olarak Emek'in durumu malum. Eski haliyle gene bizim olması için gerçekten yoğun bir mücadele veriliyor. İster yönetim düzeyinde, ister serbest girişim saflarında yer alsınlar, paradan başka kudret tanımayanlara belki başka değerleri öğretmek mümkün olmaz ama, hiç değilse dolar zillerinin çaldığı zihinlerinde, hayatta başka şeyler de olabildiği yolunda bir şüphe uyandırabiliriz belki.
Rüya gitti gider, Sinepop da herhalde Demirören çekicinden kendini kurtaramayacak. En sevdiğimiz Beyoğlu, yıllardır diken üstünde. Neredeyse, gidip de açık bulursak sevinecek hale geldik. Temelinde Onat Kutlar'ın emeği olan Alkazar, yöneticisi Adalet Dinamit'in veda mektubuyla kapanalı daha kaç hafta oldu? Yeni haliyle 1994'ten beri birlikteydik (‘Germinal' ile açılmıştı sanırım), ama bu tarihi sinema çok daha uzun süreyle şehrin ve Beyoğlu'nun bir parçası olmuştur. Safvet ve Naci Beyler tarafından 1923'te Cine Salon Electra adıyla işletilmeye başlandı. 1925'te uzun yıllar boyunca taşıyacağı ismi Alkazar'ı aldı.
Gene aynı soruya gelelim: Seneye festival nerelerde olacak? Hadi, diyelim Beyoğlu Sineması kaldı. Bir de gözümüz gibi baktığımız, ana-baba yadigârı Atlas... Fitaş da var ama, ben şahsen alt kat salonlarından tırstığım için, birkaç yıldır gitmiyorum. Bu hafta bir gösterim için gittik de, yürüyen merdiven konduğunu öğrendim. Eski Fitaş ile Dünya'yı, pasajındaki dükkânlardan (tezgâh altından olmak suretiyle) ilk caz LP'lerimizi aldığımız o mekânları hasretle anabilirim ama, bugünkü haliyle AFM Sineması olarak bana cazip gelmiyor. Sonuçta, orası da bir alışveriş merkezi.
Nerede o eski enginarlar diyenlerden değilim. Ama insanın hayatta maddi çıkar dışında da bir-iki kıstası olsa fena olmaz; dünyaya bakışı değişir. Emek gibi, Atlas gibi sinemalar dünyanın neresinde olursa olsun korunur, hatta üstlerine titrenir. Beyoğlu, en saf haliyle bir ‘arthouse' sinema salonudur ki, batıda sayısız örneği var. Ancak, sinemanın bile hakkıyla desteklenmediği bir ülkede bu tür sinemaların desteklenmesini, korunmasını beklemek de nafile. Lütfen Beyoğlu'nda gezerken başınızı devekuşu gibi öne eğmeyin, şöyle bir kaldırıp bakın, kaç sinema kalmış? Kaç sinema kalacak? Hiç değilse Emek için mücadele edersek, Emek'i kurtarırsak, hem kendimize saygımızı kaybetmeyiz, hem de tarihi Beyoğlu'na ve sinemanın kendisine bir hizmette bulunmuş oluruz.
Takip
YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!