Haberler

‘Hayal mimarisi'nin zirvesi: kuşevleri

Tarih: 10 Mayıs 2010 Kaynak: Akşam Yazan: Eyüp Tatlıpınar
Geçmişi Anadolu Selçukluları'na uzanan, Lale Devri'nde süslenip yaygınlaşmış, şimdiyse neredeyse unutulmuş kuşevleri hakkındaki en kapsamlı kitap çalışması Zeytinburnu Belediyesi Kültür Yayınları'ndan bugünlerde çıktı: ‘Şefkat Estetiği Kuşevleri'.

"Benim evimde, mutfak penceresi sürekli açıktır. Geçen yıl bir kuş çöplerini mutfak dolabının üstüne taşımış ve yuva yapmış, yumurtalarını koymuş, sonradan gördük. Yiyecek taşıyor sürekli yuvasına. Yazlığa giderken mecburen mutfak penceresini açık bıraktık, su koyduk yuvasının yanına, aksi halde ölecek. Yavruları oldu, ‘gittiler nihayet' demeye kalmadı, ikinci bir çift geldi aynı yuvaya yerleşti. Bütün yaz dolabın üzerinde yaşadılar ama üçüncü bir çift gelmesin diye sonunda pencereleri kapattık..."
Bu kısa hikaye büyük tarihçilerimizden Prof. Dr. Semavi Eyice'ye ait. Zeytinburnu Belediyesi'nin ‘Şefkat Estetiği - Kuşevleri' başlığıyla çıkardığı kitapta anlatıyor. Kendisi penceresini kapatırken içi hiç de rahat etmemiş; "Keşke kuşevleri olsa da, bu hayvanlar kendi yuvalarında rahatsız edilmeden yumurtlasalar" sözleriyle içleniyor. Günümüzde artık neredeyse unutulmuş, Osmanlı mimarisinden bahsedildiğinde bile akıllara pek gelmeyen kuşevleri, aslında bir zamanlar toplumsal yaşamın ayrılmaz bir parçasıymış.

Birlikte Yaşamanın Sıra Dışı Örnekleri
‘Şefkat Estetiği - Kuşevleri' kitabı, hafızalarımızda küllenmesi bir yana, akademik dünyada bile üzerinde yeterince çalışılma gereği duyulmamış kuşevleri hakkındaki en kapsamlı çalışma olma iddiasını taşıyor. Bu küçük boyutlu özgün mimari ve kültürel yapılara ait sayfalarca resmin süslediği kitapta 11 bölümde, 11 ayrı akademisyen konu hakkındaki bilgilerini ve görüşlerini aktarıyor. Bu isimlerden çoğunun ortak noktası, Avrupa'nın bazı yerlerinde ve Japonya'da da görünmesine karşın, bu kültürün temellerini İslam medeniyetiyle ilişkilendirmesi... Fakat öte yandan sayfaları çevirdiğinizde kuşevlerine hep Osmanlı coğrafyasında rastlandığını görüyorsunuz. Bazı yerlerde geleneğin köklerinin İslamiyet öncesi Türklere kadar uzandığı da belirtiliyor. Camilerin, medreselerin, mezarların, hanların, hamamların, çeşmelerin, kervansarayların yanı sıra, bu kadar yaygın olmamakla birlikte Osmanlı'daki Yahudilere ve Hıristiyanlara ait kimi ibadet yerleri kuşevlerinin mekanını oluşturuyor. Birlikte yaşama kültürü açısından fazlasıyla zengin örnekler barındıran bu coğrafyadaki kuşevlerine, söz konusu kültürün sıra dışı bir örneği olarak da bakılabilir pekala.

Sanatın Zirvesi. 'Şiir Mimarisi'
Kuşevlerinin ortaya çıkış tarihi olarak çoğunlukla, Türklerin Anadolu'ya akınlar biçiminde geldiği 11. yüzyılın ikinci yarısı gösteriliyor; yani Anadolu Selçukluları zamanı... Osmanlılardaki bilinen ilk kuşevi örneklerineyse vaktiyle başkentlik yapmış Bursa ile Rumeli'nin aktarma merkezi Edirne'de rastlanmış. Sanatta klasik dönemin yaşandığı 1451-1699 zamanları arasında bu küçük evler de henüz anıtsal nitelikte olmayıp yuva ve delikler şeklinde yapılıyormuş. Kuşevlerinin hızla yaygınlaştığı sefahat dönemi Lale Devri'nde biçimler de değişmeye; anıtsal mimariye sahip süslü kuşevleri çoğalmaya başlamış. Bu durumun nedeni, Avrupa'daki Barok sanat akımının o sıralarda Osmanlı üzerinde yarattığı etkiye dayandırılıyor.
Yrd. Doç. Dr. Fatih Müderrisoğlu, kuşevlerinin sahip olduğu yüksek estetik düzeyi, "Osmanlılarda görsel sanatlarda karşımıza çıkmayan heykel sanatına öykünme" ile açıklarken, araştırmacı Mehmet Aycı bu yapıları ‘şiir mimarisi' olarak adlandırıyor; "Nasıl Osmanlı edebiyatı, şiiri bir hayal şiiriyse Osmanlı mimarisi de bir hayal mimarisidir. Osmanlı şiirinin yükselme döneminde Osmanlı mimarisi de doruk noktasına ulaşmıştır. Bu hayal mimarisi içinde kuşevleri ince hayal ürünleri olarak ayrı bir yere sahiptir; bu minyatür yapıları şiir mimarisi olarak adlandırmak incelik olacaktır."

Hayatın İki Kanadı; Uçmak ve Konmak
"Bu kuş evleri hangi nedenlerle yapılmış" sorusuna kitapta genellikle birbirlerine benzer cevaplar veriliyor. Örneğin Malik Aksel, işin önemli bir nedenini dini kültüre dayandırıyor; "Güvercinlerin, kumruların cami ve şadırvanlar etrafında, sundurmalarda ‘hu hu' diye dem çekip baş eğmeleri halk arasında, Tanrının adını zikretmeleri, anmaları manasına geldiğinden kutsallıklarına inanılır, bunların avlanmaları günah sayılırdı."
Mehmet Aycı ise kuşevlerinin, Çin, Hint, Pers, Arap, Bizans, Mısır uygarlıklarını tanımış; onlardan bir şeyler alarak zenginleşmiş; üç kıtayı dolaşıp Anadolu'da kalmış Türklerin bu uzun süreli konma-göçme hikayelerinin incelikli bir sonucu olarak okunması gerektiğini söylüyor: "Dünyayı göçülecek bir konak olarak gören, ölüsüne göçtü diyen, göçenlerin ardından hayırla konuşmayı şiar edinen; göçme ve uçmayla konmanın hayatın iki kanadı olduğunu iyi bilen bir toplum, dünya döndükçe göçmeyecek bir zarafetin altına imza atmıştır."

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.