İTÜ Endüstriyel Tasarım bölümünden mezun olan Beyza Paksın, akranları gibi bir plazada çalışmayı hayal etmek yerine, kendi fikrini hayata geçirdi. Moda Caddesi'nin köşesine kurduğu 'Crepevi' standında krep yapıp satıyor. Siz de yolunuzu Moda'ya düşürün, onun bu girişimine destek olun.

Üniversiteden mezun olan gençlerin en büyük hayali, maalesef iyi bir işyeri ve dolgun ücretten ibaret. Girişimcilik örnekleri bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az. Bir de kendini bulunmaz Hint kumaşı zanneden gençler var ki, yelkenlerini suya indirmeleri için epey yoğrulmaları gerekiyor. Beyza Paksın'ın hikâyesi ise tam tersi. Ona Moda'nın ünlü dondurmacısı Moda Caddesi'ndeki Ali Usta'dan sağa döner dönmez rastlıyoruz. Henüz iki haftadır burada. Tam köşeye kurduğu turuncu renkli, ev şeklindeki standının içinde yuvarlak krep ocağının üzerine su gibi akan hamuru döküyor, bir spatula yardımıyla incecik hale getiriyor, eviriyor, çeviriyor, içine çikolata sürüyor, çilek ya da muz ekliyor, katlıyor, kıvırıyor... Hamur, kıvamına gelene kadar o da güneşin altında kavrulup duruyor...

Beyza Paksın'ı ilk bakışta sıradan bir stant görevlisi zannedebilirsiniz. Üzerinde 'evi'nin rengiyle uyumlu bir mutfak önlüğü ve şapkası da var. Ama bir çalışan değil. Ne yaptığını anlamak için yanına yanaştığınızda 'Crepev' fikrinin ona ait olduğunu öğrenen herkes gibi biz de şaşırıyoruz. Basbayağı kolunu kıvırmış, kendi işini yürütmeye gayret ediyor. Akranlarının aksine gününü gün etme derdinde olmayan, hayatının baharındaki bir genç kıza rast gelmenin şaşkınlığından silkinince, soyadı gibi ak pak olan Crepev'in içinde, krep kokusu eşliğinde, krem karamel bir hikâyenin içinde buluyoruz kendimizi.

Beyza Paksın, 28 yaşında. Cağaloğlu'ndaki İstanbul Lisesi'ni bitirdikten sonra İstanbul Teknik Üniversitesi Endüstriyel Tasarım bölümünde okumuş, 2005 yılında da mezun olmuş. Memur bir baba ve ev hanımı bir annenin biricik evladı. Aile hayatı ise Etiler-Bostancı arasında geçmiş. Üniversite bittikten sonra bir süre ahşap oyuncak tasarımı yapmış, sonra Paşabahçe'de çalışmış, ama bakmış olmuyor, işsiz kalınca hocası, ünlü tasarımcı Yılmaz Zenger'in de verdiği cesaretle okulda yaptığı standı biraz daha geliştirerek 'Crepev'e dönüştürmüş. İki yıldır, sırtında taşıdığı eviyle üniversite bahçelerinden Kuşadası, Çeşme gibi tatil yerlerine kadar birçok yerde rızkını aramaya başlamış. Son durağı Moda'daki bu köşe. Ancak Paksın'ı 'sokakta olma'ya iten en önemli neden sadece işsizlik değil. Crepev'in orijinal krep tarifleri kadar, kurulma felsefesi de var. Söylediklerine dikkatlice kulak kesilmemek mümkün değil: "Bize okulda ya da hayatta belli bir zümreye aitsin fikri aşılanıyor ve ona göre davranmamız bekleniyor. Zümreye ait olma kibrini üzerimden atmak, sokakta olmak, insanlarla iletişim kurmak için bu işi yapmayı seçtim. Öbür türlü yalnızca kendi vasıflarınızın içine hapsoluyorsunuz."

Beyza, her sabah 10.30'da açıyor standını. Evde günlük hazırladığı krep hamuru ve malzemeleriyle işinin yolunu tutuyor. Hafta sonları gece 23.00'e kadar çalışıyor. Ona annesi yardımcı oluyor. Babası da kızını destekliyor ama klasik ebeveyn düşüncesinden de vazgeçemiyor. Memur olsa, sırtını devlete yaslasa bir baba olarak belki içi daha ferah olacak...

Beyza, tanıtım yapmak için de beklememiş. Hemen karşısındaki bir banka şubesinin çalışanlarına krep yapıp sunmuş. Eğer açsanız siz de 'pizzalı krep'i deneyebilirsiniz. Toksanız tatlı niyetine nutellalı-muzlu ya da nutellalı-çilekli krep iyi gidiyor. Beyza'nın bu girişimine siz de destek olun. Moda'dan geçerken Crepev'e uğrayın. Hatta yolunuzu buraya düşürün. Moda Çay Bahçesi'ne de çok yakın. Krep yedikten sonra denize karşı çayınızı yudumlayabilirsiniz.