Haberler

Ayrı ama birlikte bir şehir: Budapeşte

Tarih: 15 Haziran 2010 Kaynak: Yeni Asır Yazan: Kadir Kemaloğlu
Macaristan'ın başkenti Budapeşte coğrafi konumu, tarihi eserleri ve diğer çekicilikleri ile Avrupa'nın en güzel şehirlerinden biridir. Şehir Tuna'nın sağ (Buda) ve sol (Peşte) kıyısı şeklinde iki bölüme ayrılmış...

Buda şatosunun çevresinde, parklarla süslü modern caddeler ve tarihi semtler uzanır. Şehrin beyni ve büyük semtler ise Tuna'nın sağ kıyısındaki ovada, yani Peşte'dedir.

Tuna Nehri'nin en güzel ve çekici göründüğü yer Budapeşte... Bir zamanların demirperde ülkesi şimdilerde serbest ekonomiyle atılım yapmaya çalışan Budapeşte her zamanki güzelliğiyle kapılarını açılıyor bizlere...

Aslında Tuna nehrinin iki yakasındaki Buda ve Peşte şehirlerinin 1873 yılında birleşimidir. Macaristan'ın politik, kültürel, ticari, endüstri ve ihracat merkezi olan Budapeşte, Berlin'den sonra Orta Avrupa'nın en büyük ikinci şehri olup, Macaristan nüfusunun beşte biri oluşturuyor. 2003 yılı sayımına göre 1.719.343 kişi Budapeşte'de yaşamlarını sürdürmektedir.

En güzel şehir

Budapeşte coğrafi konumu, tarihi eserleri ve diğer çekicilikleri ile Avrupa'nın en güzel şehirlerinden biridir. Şehir Tuna'nın sağ (Buda) ve sol (Peşte) kıyısı şeklinde iki bölüme ayrılmıştır. Tuna'nın sol kıyısında Buda şatosunun çevresinde, parklarla süslü modern caddeler ve tarihi semtler uzanır. Şehrin beyni ve büyük semtler ise Tuna'nın sağ kıyısındaki ovadadır. Kent içinde tam 13 köprü iki yakayı birbirine bağlar.

Kanuni Sultan Süleyman tarafından ilk olarak 1526'da fethedilen Budin ve Peşte, bir buçuk asırlık bir Türk hakimiyetinden sonra 1686'da elden çıkmıştı. Türk idaresi sırasında, Karadeniz üzerinden Tuna yoluyla İstanbul'dan nispeten kolay ulaşılan bir beylerbeylik merkezi olduğundan kolayca Türkleşmişti. Ticaret yollarının birleştiği bir yerde bulunan Budin ve Peşte, bir taraftan zengin bir ticaret şehri görünümü alırken, burada kurulan çeşitli vakıflar bu Orta Avrupa şehrine bir Osmanlı yerleşim merkezi manzarası vermişti. 1662 yılında burayı ziyaret eden Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nde Budin ve Peşte'nin etraflı bir tasviri bulunmaktadır.

Önemli bir kavşak

İkinci Dünya Savaşı'nda Budapeşte büyük bir hasar görmüştü. Fabrikaların ve meskenlerin neredeyse tamamı ya yıkıldı veya hasar gördü. Bütün köprüler yıkıldığı için ulaşım da durmuştu. 1945'te Sovyet orduları Budapeşte'ye girdiğinde nüfus dörtte biri kadar azalmıştı. Şehrin inşası yıllar sürdü. 1950'de çevredeki köy ve ilçelerin katılmasıyla genişletildi. Sanayileşme tekrar başladı, ancak çevre il ve ilçelere yayılması için de tedbirler alındı. Şehrin Tuna üzerinde her zaman önemli bir kavşak noktası olması, sanayileşme öncesinde yapılan merkezi demiryolları ve Macaristan'a dağılan yolların merkezinde bulunması Budapeşte'nin gelişmesinde önemli katkılarda bulunmuştur.

Metro sistemi

1970'lerde şehiriçi trafiğinin rahatlatılmasında önemli rol oynayan metro sistemi kuruldu. Temizliği, hızlı ve ucuz olmasıyla Budapeşte metrosu şehrin özelliklerindendir. Macaristan'ın en iyi okulları, Macar Bilimler Akademisi ve araştırma enstitüleri Budapeşte'dedir.

Kentin en önemli mekanı Kahramanlar Meydanı'dır. Çok büyük ve çok görkemli heykellerle cazibesi artan meydanda Macaristan'da krallık yapan ve kahramanlıklarıyla ün salan devlet adamlarının heykelleri görkemiyle selamlıyor bizleri. Meydan turistlerin akın ettiği ve turların ilk durak yaptıkları yer sayılır. Meydanın üç tarafı ise müze ve sanatevleri ile çevrili. Meydanın hemen arka tarafında bir park ve parkın içinde yine müze, kilise ve turistik eşya satılan yerler bulunuyor. Ayrıca burada sıcak şarap içmekte ayrı bir zevk...

Estergon Kalesi

Gellert Tepesi de iki otobüs ile varılabilecek yerler arasında. Oldukça yüksek olduğundan Budapeşte'yi ikiye bölen Tuna Nehri ve üzerindeki küçük büyük, yeni eski tüm köprüleri hemen hemen görebileceğiniz bir yer. Özgürlük Heykeli ise şehrin neresinde olursanız olun mutlaka görülebilecek kadar büyük ve haşmetli.

Her ne olursa olsun Estergom Kalesi'ne bakınca Türk atalarına ait bir şeyler hisseder gibi oluyor insan...Tarih Türk kokuyor. Sanki birazdan savaş başlayacak gibi. Kaleden güzel bir Slovakya manzarası var. Nehri geçince Slovakya başlıyor. Nehrin üzerinde bir köprü var. Köprünün tam ortasında çift taraflı bir tabela, Slovakya tarafında Macaristan'a hoşgeldiniz, Macaristan tarafında ise Slovakya'ya hoşgeldiniz yazıyor. Yürüyerek bir ülkeden diğerine geçmek bizim için ilginç bir anı oldu. Köprünün üstünde bulunan sınır kapısına Estergom Kalesi' nden inince yürüyerek 30 dakikada varılıyor.

Balıkçı Kuleleri ve Matthias Kilisesi görmeden dönülmemesi gereken yerlerden başlıcaları. Balıkçı Kuleleri çok yapay ama Budapeşte manzarasını tüm çıplaklığıyla gözlerimizin önüne seriyor. 13. yüzyıldan kalan Matthias Kilisesi ise 4 katlı dev bir yapı. Macar tarihinde de çok önemli bir yeri var, kralların taçlarını giydikleri ve hatta Papa Jean Paul'ün ölmeden kısa bir süre önce ayine katıldığı kilise olarak biliniyor.

Türk izleri

Şehrin en işlek caddelerinde bulunan Türk restoranlardaki Macar personelin, pilav istediğinizde size pilavın üstüne kuru veya nohut da olsun mu diye Türkçe sorması, Hun İmparatoru Attila'nın buralarda çok sevilmesi ve Attila'nın adının verildiği cadde ve sokaklar olması, Estergon Kalesi, Attila'nın mezarının Tuna üzerinde bir adada olduğu rivayeti, yürürken karşınıza çıkan "Török Utca (Türk Caddesi) "tabelası ve daha onlarcasıBudapeşte'de Türk tarihi ve kültür izleri bizlere insana büyük keyif verdi.

Gül Baba, sadece Türkler değil, aynı zamanda Macarlar tarafından da çok sevilen, elinden tahta kılıcı, başındaki sarığından gül eksik olmayan bir Türk dervişiydi. Gül Baba'nın ordu üzerinde de etkisinin büyük olmasının sebebi; Yeniçerilerin Hacı Bektaş-ı Veli'yi Pir olarak kabul etmesi ve dolayısıyla Yeniçerilerin Bektaşi dervişlerine büyük saygı göstermesidir. Asıl adı Cafer olan, Amasya Merzifon doğumlu Gül Baba, Kanuni Sultan Süleyman döneminde Avrupa seferlerine katılan önemli bir Bektaşi babasıdır. Katıldığı seferlerde başından hiç gül eksik olmazmış. Bu yüzden de böyle anılmış. Sayısız savaştan sonra, 1526 yılında Kanuni Sultan Süleyman'ın daveti üzerine Gül Baba, Budin seferine katılmıştır.

Gül Baba dönmedi

Budin alındıktan sonra Gül Baba, geri dönmemiş ve Budin'de 10 yıl yaşamıştır. 1 Eylül 1541 yılında vefat etmiştir. Evliya Çelebi'nin kaynaklarına göre; Kanuni Sultan Süleyman dahil 200.000 kişi katılmıştır Gül Baba'nın cenaze namazına. Çünkü Gül Baba, Macarlar tarafından da çok sevilmektedir. Bu sevgi öyle büyük ki, Gül Baba, Macar edebiyatına girmiş, adına operetler, şiirler, tiyatro oyunları yazılmış ve hayatı filme alınmıştır.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.