Haberler

Tarihi gezi dizisi (1)

Tarih: 13 Temmuz 2010 Kaynak: Radikal Yazan: Ayça Şen
Kimbilir memlekette neler neler oluyordur ama buradan mevzuya girmek oradakinden bile zor.

Cumartesi Eki'nde çok daha detaylı olarak yazacağımız bu Yunan adaları ambiyansına ufak bir girizgâh yapmakta iyot açısından çeşitli faydalar var.

Şu anda Santorini Santorini diye beynimi ütüledikleri adadayız. Bundan önce de Rodos'taydık. Gruba gıcık gitmemek için sanki beğenmiş gibi yapıyorum ama buralar hiç de güzel diilmiş.

Çocukken tarih bilinci verilmesinin en önemli tarafı, gidilen yerlerdeki üst üste dizilmiş daşları görünce çok sevinilmesi, yanına koyulmuş tarih bilgilerini okuyup aşırı mutlu olunması ve ısıran güneşin altında kilometrelerce menzile varmak için koştura koştura gidip, bana mısın denilmemesi.

Yoksa benim gibiler için en şahane tatiller bile burnundan geliyor insanın. İnsanın derken, bilim insanından bahsediyorum. Zira şu halimle bile bir bilim insanına taş çıkartacak denli çok yol yürüdüm. Çok üşenerek de olsa, yanımdaki insanlar ne kadar şuursuz olduğumu, antik daşları ne kadar da umursamadığımı anlamasınlar diye gıkımı çıkarmadan o yokuşları çıktım, hayrete düşmüş halde bana anlamsız daşları gösterenlere burnumu gere gere ilgiyle ‘mmm' yaptım. Bir şekilde spor gibi düşünüp bacaklarımı sıkıştırarak kaya tırmanışı yaptım. Ve ne oldu, her zaman olan oldu; hangi müzeye gitsem o gün temizlik olduğu için kapalı olur, Topkapı, Yerebatan, İstanbul Arkeoloji, hangisine gittiysem her ayın ikinci bilmem nesi kapalı olurmuş, hep de o güne denk geldi, Santorini'de de aynı şey oldu. Daha biraz önce koca dağı tırmandık, gittik ki pazartesileri kapalı olurmuş. Tırmandığımız yokuşa inanamazsınız.

Ben bu turistleri hiç sevmiyorum; her yerde aynı taş var, hepsinde de aynı şekilde üst üste dizmişler, ille gidip görmek istiyorlar. Halbuse bir tanesini görsen sanki hepsini görmüş gibi oluyorsun. O çorak arazide güneşin alnında cayır cayır ne gerek var ki gidip aynı dizilmiş iki kel taşı seyretmeye.

Size yemin ederim biraz önce iki turist lazımlık gibi dizilmiş taşların yanındaki elektrik trafosunun üzerini okumaya çalışıyordu. Tarihi bilgi sandılar zaar.

Buradan önce Rodos'a gitmiştik. Orası bin beterdi. Saldırgan esnaf kendi yerlerinde yemek yedirmek için kollarını bacaklarını çekiştiriyordu. Bir daha da gitmem Rodos'a. (Süper bir kalesi var ama yanınızdakiler çok fazla övünce, sanki siz az övüyor ve kültürden hoşlanmıyormuşsunuz gibi kara cahil kompleksi yapıp sonrasını da bütün tarihe gıcık kaparak koyveriyorsunuz.)

Santorini Rodos'tan daha bir eyice.

Güzel bir çarşısı var, dar sokaklar felan, çok pahalı süvenirler almak isteyenler burada turluyorlar. Bir de süper manzara olayına giriyorsunuz burada ama az önce de belirttiğim gibi, yanınızdakiler çok fazla övünce manzaraya da gıcık kapmaya başlıyorsunuz. İnsan bir yere gidince biraz da içinden beğenmeli.

Gruptaki duygularını ifade edemeyenlere hak tanımalı, onlara da beğenmeleri için zaman vermeli. Bütün coşkuyu tekelinde bulundurmak da neyin nesi ki canım!

Şu an için gözüm sadece yemeklerde. Ancak burası volkanik bir ada olduğundan balıklar ölmüş müdür nedir, iki kel yetiştirme çipurasından başka bir şey yok.

Cumartesi ekimizde daha detaylı ve fotoğraflı olarak buraların fiyatlarını, tarihini, bilmem nesini filan yazacağız ama durumlar şu an için böyle.

Son beriki söz: Tatilinizi tarihin emaresinin olmadığı bir yerde geçirin. Tarih sevmeyen arkadaşlarınızla gitseniz de olur ama bu kez ‘vay tarihiyle ilgilenmedim' diye vicdan yaparsınız diye korkuyorum.

Bir de, eğer şımarık bir çocuğunuz var ve Santorini'ye gelmeyi düşünüyorsanız hemen yolunuzu değiştirin. Yoksa o yokuş yukarı sokaklarda katır gibi bir de çocuk taşıyacaksınız. Valla hocam benden söylemesi.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.