Oflazoğlu'nun "IV. Murad"ı temsil ediliyordu, daha doğrusu repertuarda o da varmış; nitekim o akşam da "IV. Murad" değil, "Cadı Kazanı" sahneleniyormuş. Buna rağmen "IV. Murad" oyunu için Topkapı Sarayı'ndan getirilen kıymetli eşya vitrinde teşhire devam ediyor. Edepsizliğin derecesini tasavvur ediniz. Avrupa'da Viyana Devlet Operası, Burg Theater veya Paris ve Londra'da başka bir tiyatroda fuayede müze eserleri sergileniyor diye Topkapı'dan da istenmiş. Ancak orada sergilenenlerin çoğu ikinci, üçüncü derecede eserlerdir. Topkapı Sarayı'ndan alınan ise IV. Murad'ın zırhı, kendine özgü kesimli orijinal kaftanı, kılıcı ve okuduğu tahmin edilen kıymetli bir Kuran nüshasıydı. Malum yangında hepsi kül oldu.
Ben bu kıymetdar eserleri birinin kaçırdığını düşündüm, oysa zırh bir topak halindeydi. Kaftanla Kuran-ı Kerim nüshası kül olmuştu, kılıç da zırhın akıbetine uğramıştı. 17'inci yüzyılın en genç ve önemli mareşalinin saray müzesindeki mirası; bugün zırhı bir top halinde ve kılıcı erimiş vaziyette. Bu eserlerin teşhirini isteyen kaprisli tiyatro primadonnamız ve kendisine evet diyen o zamanki Kültür Bakanımızı ve onların etrafını gelecek nesillerin değerlendirmesine terk ediyorum. Ama benim için ne yanan bina ne de yerine yapılan bina pek matah bir şey değil.
Kulisler ve sahne arkası daima şikayet sebebi
Şu andaki binanın en başta inanılmaz akustik problemleri var. Hiç de hoş bir girişi yok, zaten binanın dış yerleşim ve kompozisyonun savunulacak tarafı yok, iğreti binanın çevre düzenlemesi de sıfır. Dar bir saha ve otoparkın içinde boğulmuş; hulasa İstanbul'a yakışan bir kültür sarayı değil. Burada seyrettiğim bir oyun ("Amedeus")sırasında bir kere daha fark ettim; sadece aktörlerin ve aktrislerin sesini değil, konserlerde dahi sesi yutan bozuk eko sistemi var. Kulislerden, sahne arkası stüdyo ve prova yerlerinden şikayetlerin arkası kesilmiyor.
Taksim Meydanı 30 yılda niçin kötü yönde değişti?
70'lerin başında biten ve neredeyse 30 yılda ancak tamamlanan Kültür Sarayı şehrimizin bir yılan hikayesiydi. Onun yeniden düzenlenmesi için sadece ve sadece gayret lazım. Sadece Kültür Sarayı değil; Taksim'in tahrip edilen mezarlığı, Ayaspaşa ve Gümüşsuyu'nun eski dokusu ile de bir imar problemi teşkil ettiği açık. Her sorun gürültüyle değil; tutarlı bir inceleme ve bir restorasyon anlayışıyla çözülebilir. "Taksim Meydanı son 30 yılda niçin değişti?" ve "Bu acaba neden çok olumlu bir değişim olmadı?" diye uzun boylu düşünüyor muyuz?