Haberler

Tophane 2010

Tarih: 4 Ekim 2010 Kaynak: Birgün Yazan: Yaşar Adanalı
"Mahalle baskısı, galerilere içki baskını, referanduma evet demenin yansımaları, 2. Madımak olayı, laiklik karşıtlığı, medeniyetler çatışması" gibi yorumların, 21 Eylül akşamı Tophane'deki galerilerin ortak sergi açılış etkinliğinin mahalleliler tarafından organize bir şekilde basılmasını, camların indirilmesini ve çıkan arbedeyi açıklamak için yeterli olmadığını düşünüyorum. Bütünlüklü bir analiz için erken olmakla birlikte, üst ölçekte kentte yaşanan dönüşümlerin mikro ölçekte yol açtığı sancılar bu olayları anlamlandırmak için bir okuma sağlayabilir. Yaşanan şiddet Tophane çevresinde son sürat devam etmekte olan, kültür, turizm ve eğlence sektörü üzerinden yürüyen soylulaştırma sürecinin bir patlamasıdır.

Daha önce Vakit Gazetesi'nin kışkırtması ile Kumbaraci 50 adlı mekânda bir meleğin porno setindeki bir fahişenin bedenine girmesini konu eden Yala Ama Yutma adlı oyun sahnelenmek için hazırlanırken Tophaneliler gene ayaklanmış, Beyoğlu Belediyesi salona mühür vurmuş, basının gösterdiği ilgi sonrasında belediye mührü kaldırmak zorunda kalmıştı. Bir sene kadar önce IMF Toplantısı'nı protesto edenlere gene sopalarla Tophaneliler saldırmıştı.

Mikro Kozmos ve Şiddet Tozu

Tophane'nin kendi mikro sosyolojisi (aşırı muhafazakar Siirtli Arap göçmenler ve zaman zaman Türk milliyetçiliği damarı kabaran, yoksul Romanlar), bu ve bunun gibi patlamaların şiddet dozunda elbetteki etkili olmaktadır. Tophane'nin bu mikro kozmosu, organize, planlı ve faşizan doğrudan şiddet amaçlı bir saldırının bir mahalle içinde, buranın ileri gelenlerinin gözetiminde, geniş bir konsensus ile gerçekleşebilmesi, 50'ye yakın kişinin bu eyleme katılması, insanların kendilerini sonuna kadar haklı görmesinde farklılığını da ortaya koymaktadır. Ama tek başına, 22 Eylül'de yapılan basın açıklamasında ısrarla sorulan "peki bu olay neden gerçekleşti" sorusuna bir cevap verememektedir.

İstanbul'da kültür üzerinden dönüşümün yaşandığı, açılan sanat galerileri, hosteller, butikler ile soylulaştırmanın gün be gün gözlemlenebildiği bir yer Tophane. Buranın yerel basınında (http://www.tophanehaber.com/) semtin içinden geçtiği soylulaştırma sürecinin yarattığı sancılar sıkça haber olmaktadır. Ardı ardına açılan hosteller, sanat galerileri, barlar, el değiştiren tescilli konutlar, yıkılıp yenilenen eski binalar mahalleli üzerinde bir baskı olarak hissedilmekte, burada ciddi bir fiyat artışına yol açmaktadır, dolayısıyla insanların yaşam alanlarını gün geçtikçe daraltmaktadır. Gene bu mahallede yer yer İstanbul'un en yoksulları, sanki yoksulluk adacıklarda yaşamaktadırlar. Kent yoksulluğu en derininden Tophane'de tecrübe edilebilmektedir.

Saldırı sonrasında yapılan "2010 Kültür Başkenti İstanbul'a yakışmıyor" gibi yorumlar, aslında İstanbul`un, kentte kültür sektöründe yaşanan "rönesansın" ve de bu İstanbul-Kültür ilişkisinin farklı sınıflar için anlamının anlaşılmadığını göstermektedir.

Sürecin Makro Anlamı

Bu sürecin makro ölçekte okuması, İstanbul'da 2000'lerin başından beri şehrin üst ölçekli planlarında kültür vadisi olarak gösterilen Haliç`in iki yakasının kültür ekseninde hızla dönüşmesidir. Yukarıdaki harita bu dönüşümü net bir şekilde ortaya koyuyor. Önce eski sanayi mekânlarının kültür mekânlarına dönüşümü ile başlayan süreç (Santral İstanbul, Kadir Has Üniversitesi, Feshane, Sütlüce Kongre Merkezi, Koç Müzesi, İstanbul Modern vb) bugün gelinen noktada, bu mekânların tüketicilerinin ve Küresel Kent'in çekim gücünden etkilenen turistlerin, expat'ların (İstanbul'da yaşayan yabancı uyrukluların) barınma ve yaşam alanı tercihlerine uygun bir dönüşümü de tetiklemektedir. Kültürel dönüşüm, dünyada başka birçok yerde görüldüğü gibi, hızlı bir soylulaştırmayı beraberinde getirmektedir. Bu sanayinin dağıtılması sürecinde mekansal fonksiyonların yeniden tanımlanması ve artık buralarda kendilerine ihtiyaç kalmayan işçi sınıflarının kentin dışına itilmesi ve yeni kullanıcılara yer açılmasıyla ilişkilidir. Tophane Galeri haritasını, hem Haliç dönüşüm haritası, hem de İstanbul Zorla Tahliye haritası ile birlikte değerlendirmek gerilimi anlamaya yardımcı olacaktır.

Dolayısıyla, yaşanan Galeri Basma eylemi oldukça komplike toplumsal gerilimleri, mekansal dönüşümleri, dönüşüm sürecine müdahale etme isteğini, yoksulluğun mekansal ifadelerini, sınıfsal farklılıkları içinde barındırıyor. Yani çok katmanlı bir olay söz konusu olan.

Şiddetin Yapısalı mı, Doğrudan mı?

Kentsel dönüşüm, ister Sulukule, Tarlabaşı, Fener-Balat Dönüşüm Projeleri gibi devlet eliyle zorla dayatılsın, ister de Cihangir, Çukurcuma, Asmalımescit, Tünel, Galata ve Tophane çevresinde olduğu gibi sermaye baskısı ile mutenalaştırma / soylulaştırma şeklinde gerçekleşsin, yapısal olarak şiddet içeren bir süreci ifade etmektedir. İnsanların, yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kalmaları, yoksulluk içinde yaşayanların yoksulluklarının derinleşmesi, çaresizlik duygusu, evlerinin yıkılması, gündelik gerçekliklerinin takip edebileceklerinden çok hızlı bir şekilde değişmesi, bu değişimin bilinen değer yargılarını sarsması gibi dönüşümlerin travmatik sonuçları vardır. Özellikle bu dönüşüm süreçlerinde karar verme mekanizmalarından tamamen dışlanan, sözünü söyleyemeyen, kendi "yok oluşlarının" sadece birer gözlemcisi olmuş insanlar (yapısal) şiddeti çok derinden tecrübe ederler. Hakim medya, üst sınıflar, siyasetçiler açısından bu şiddet görünür değildir elbet, gösterilmek istenmez. Hele ki kafa göz patlatan, cam çerçeve indiren doğrudan şiddetin yanında tamamen görünmez kalır. İnsani, etik, adil duruş, hem yapısal hem de doğrudan şiddete karşı durabilmeyi gerektirir..

Bu Noktadan Sonra Ne Yapılabilir?

Bence, sanat galerileri içinde bulundukları mahalle ve mahallelilerin haykırışını duymaya başlamalıdır. Sanatseverler Sanat Galerilerinin bir boşlukta asılı olmadığını, bulundukları mekânın galerilerden fazlasını içerdiğini anlamalıdır. Tophane'nin ileri gelenleri (esnaf ve dernekler) ile kültür-sanat temsilcileri arasında bir diyalog süreci başlamalıdır. Rahatsızlık noktaları konuşulmaya başlanmalıdır. Asgari bir uzlaşma aranmalıdır. Organize, planlı şiddet eylemlerine mahalleli tahammül göstermeyeceğini deklere etmelidir.

Ve her şeyden önemlisi, Mahallelilerin artık çok net gördükleri, soylulaştırma tehlikesinin ve bunun sonucu yaşam alanlarını kaybetmeleri gerçeğinin altında yatan sebebin görünür kılınması gerekmektedir. Bugün halen, Tophaneliler Belediye`den medet ummaktadırlar. Hem Beyoğlu`nda, hem de İstanbul genelinde soylulaştırma bayrağı Belediyelerin elindedir. Tophanelilerin geleceği, bu belediyeler tarafından Sulukule'de, Fener-Balat'ta, Tarlabaşı'nda hali hazırda yazılmıştır. Sanat üzerinden dönüşümün katalizatörü galeriler ve mahalleli, soylulaştırma karşıtı bir birlikteliği aramaya başlayabilirler... Evet, bu arayış hiç de kolay değildir ama belki bu şekilde hem mahallenin başta belirtilen sosyolojisinden kaynaklı "gericiliğinde" bir esneme olabilir, hem de mekanda adil bir şekilde birlikte var olabilmenin bir zemini yaratılabilir. Gelişmeleri takip edeceğim...
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.