- Büyük şehirlerde 30-40 yıl öncesinin, müstakil yaşamlarına dönüş isteği var mı?
- Şehir planlamacılarıyla yatırımcıların gelişme stratejileri, artan nüfus, sosyo ekonomik ve kültürel yapı nedeniyle 30-40 yıl öncesine benzer, doğanın içinde müstakil yaşam alanlarına dönüşün, büyük kitleler için tercih edileceğine ve mümkün olacağına inanmıyorum. Ancak ekonomik olarak güçlü ve eğitimli azınlığın kendileri için müstakil yaşam alanlarını yarattıklarını, doğayla içi içe yaşamayı tercih ettiklerini gözlemliyorum. Tasarımcı olarak, insanların toplu halde yaşamaya devam ettikleri şehir merkezinde, ihtiyaç duydukları müstakil yaşam alanlarını onlara sunan kat bahçeleri, teras ve diğer mimari çözümleri kullanarak farklı girişler, açık alanlarla müstakil yaşantı hissi veren büyük ölçekli konut projelerinin, günümüzün konut ihtiyacına daha doğru çözümler üreteceğine inanıyorum.
- Doğa içinde yaşamaya dönük arayışlar konusunda ne tarz isteklerle karşılaşıyorsunuz?
- Mal sahiplerinin daha önce görmüş ya da yaşamış oldukları yapılar ya da kendi bilgileriyle şekillenen farklı arzuları olabiliyor. Biz projelerimizde mimarinin bilinen problemlerine yeni çözümler ararken insanları yaşamış oldukları tecrübelerinden bir miktar uzaklaştırarak yeni deneyimler edinebilecekleri, sosyolojik ve psikolojik olarak yaşantılarını pozitif yönde etkileyen yapılar yapmaya gayret ediyoruz. Kısa süre öncesine kadar 'orman evi' denildiğinde İstanbul Kemerburgaz'da ağaçtan yapılmış ufak pencereli, kalın duvarlarıyla doğadan koparılmış yapılar akla geliyordu. Şeffaf, yaz kış doğanın içinde yaşıyor hissi veren bir yapının gerçek orman evi olduğu fikrini vermek ve enerji tasarrufuyla ilgili ürettiğimiz çözümlerin çalıştığını görmek, heyecan verici bir tecrübe.
- Hiç duvar kullanmadan, alışık olduğumuz her şeyi sil baştan düşündürten, ama bir o kadar da cazip bu ev, nasıl bir hayalin ürünü?
- Bu projenin ayrıcalığı, son derece bilinçli bir mal sahibiyle çalışma fırsatımız olmasıydı. Doğa içinde en az tahribat verecek şekilde, enerji ihtiyacının bir kısmını doğadan karşılayabilen, doğada yaşamayı yeniden yorumlamamıza imkân veren tasarım, bizim çalışmalarımızla Emine Hanım'ın beklentilerinin örtüşmesi sonucu mümkün oldu.
- Neden çelik malzeme? Çeliği, doğayla nasıl uyumluyorsunuz?
- Çelik ile son derece hafif ve geçirgen yapılar yapabiliyorsunuz. Daha hafif, daha esnek, daha şeffaf ve daha aydınlık yapıları gerçekleştirme arzusu için çeliği vazgeçilmez bir malzeme olarak görüyorum. Birinci derece deprem bölgesi İstanbul'da çelik kullanarak yaptığımız yapılarda, dikey taşıyıcı unsurların zarifleşmesi hem yapıyı daha esnek kullanma imkânı sunuyor hem de içeriye daha fazla ışık alıyor.