Haberler

Yeni SİT Alanlarımız; HES'ler

Tarih: 4 Kasım 2010 Kaynak: Akşam Yazan: Nihal Kemaloğlu
Türkiye'nin gelmiş geçmiş en köklü kapitalist dönüşümünü gerçekleştiren iktidar, referandum sonrası küresel sermayeye kaynak aktarımının önüne hala engel çıkartılmasına fena halde öfkelendi.

Başbakan Taksim'deki patlamayı HES'lere (Hidroelektrik Santral) karşı muhalif hareketlerle ve Ilısu Barajı'nın yapımıyla bir çırpıda ilişkilendirdi.

HES'perver bakanlar bir yanda Başbakan bir yanda, çevreci gruplar yalnız kalkınma düşmanı değil neredeyse kökü dışarıda terörist diye suçladılar.

Şişirilecek gayrimenkul-inşaat sektörü ve binlerce HES projesine bağlanacak sıcak parayla büyüyecek ekonomimize 'su' katan çevrecilere Başbakan'ın suçlamaları şaşkınlık yaratmadı.

Çünkü siyasi alanı yıllardır işgal eden klişe asker/sivil, laiklik/türban gündemlerin ardında dönüştürülen küresel sistemle bütünleşmiş neoliberal devlet mantığı yine karşımıza çıkmıştı.

Yürütmenin yasama ve yargıyı kapsayarak bütün devlet yapısını kuşatması sonucu Başbakan totaliter tavırla kendilerine muhalefet etmeyi devlete karşı çıkmakla bir tutarak teröristlikle eşleştirdi.

Çünkü artık milli irade, yürütme ve devlet aynı şey olduğundan birini eleştirmek tümüne karşı çıkmayı gösteriyordu.

Nasıl ki referandumda 'hayır' diyenler 'darbeci zihniyetli' ise şimdi de çevreciler 'terörist' zihniyetliydi.

Üstelik sermaye karlılığına yaslanan neoliberal devlet tabii ki karlılığı muhafaza edemeyeceği tehdidi yani toplumsal muhalefeti görünce piyasa düşmanı muamelesi yapıyordu.

Kamu varlıklarının ve hizmetlerinin satışından sonra HES'ler Anadolu'daki doğal kaynakların 'metalaşma' sürecinde yepyeni bir sayfayı işaret ediyor.

HES'ler yerel girişimcilerinin ceplerindeki 'zıplayan' finans sektörümüzün desteğiyle büyük bir sermaye birikimine gebe.

Önümüzdeki 12 yılda 100 milyar dolarlık bir yatırım hacmi öngörülüyor.

Kentsel dönüşümü uçuran Belediye Kanunu, ormanlık arazileri ve milli parkları işletmelere açan Madencilik Yasası düzenlemeleri yapılmışken, İkizdere Vadisi'nin SİT alanı kararı üzerine hükümet tüm hışmıyla harekete geçti ve Meclis'e sunduğu Ulusal Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanun Tasarısı'yla 'Tabiat varlıklarını' tespit ve tescili Kültür Bakanlığı'ndan alınıp 'enerji dolu' Çevre ve Orman Bakanlığı'na devrediliyor.

16'sı bürokrat, '4' akademisyen ve '2' STK temsilcisinden oluşan bakanlığın belirlediği kurul 'korunacak yerleri' belirleyecek.

'Böyle bir yer yok' deyip sonra Allianoi'yi kumlayarak korumaya kalkan Çevre Bakanlığı'nın HES projelerinin önünü bu kurulla genişleteceği malum.

Ayrıca yasa yürürlüğe girince geçmişte alınmış bütün SİT, milli park, tabiat parkı statüleri de 'kullanım/yatırım ihtiyacına' bağlı iptal edilebilecek.

Suyun Ticarileşmesine Hayır Platformu bu yasa tasarısıyla 49 yıllığına şirketlere devredilen 2000 HES ve 10.000 civarında mikro HES'in (0.5MW) yapılacağı dere ve havzalarının alanların ticarileşeceğini, tüm ormanların, meraların maden ve HES şirketlerine ve iş makinelerine açılacağını ve alınan SİT kararlarının kaldırılacağını belirtiyorlar.

Yine bu yasa tasarısının 13. maddesine göre HES lisansı alan şirketler, özel güvenlik kuvvetleri istihdam edebilecek yani yöre halkının derelerini koruma mücadelesine müdahale özel güvenlikle engellenecek.

Eğer gerekirse ekonomik büyümemiz için yerel sakinler yerlerinden de edilebilecek. Bütün bu uyanık seri gelişmeler, devletin koruması altındaki yeni SİT alanlarının HES'ler olduğunu gösteriyor.

49 yıla kalmadan özel güvenlikle korunan HES'lerin kuruttuğu dereleri, çölleşmiş havzaları agresif ekonomik büyümemizin geriye dönüşsüz SİT alanları olarak şimdiden ilan edelim.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.