
Gerçekleştirdiği projelerin yanı sıra ütopik projelerinden de örnekler sunan Yansong, metropol yaşamının insanları doğadan izole ettiğine vurgu yaparak yüksek yoğunluklu yapı üretmenin tek yolunun gökdelen tasarlamaktan geçmediğini ileri sürdü.
Doğayı ve organik formları projelerinin merkezine oturttuğunu vurgulayan Ma Yansong, Pekin ve İstanbul gibi kentlerdeki mimarların baş etmesi gereken ana noktanın ise, ‘tarihin geleceğe nasıl taşınacağının' düşünülmesi olduğunu ifade etti.
Güç ve parayı temsil ettiklerini düşündüğü yüksek yapıların yakın gelecekte yerlerini insanlık ve doğaya bırakacağı öngörüsünde bulunan Yansong, doğal ile yapayın karma birlikteliğinin söz konusu olduğu yapılarda, insanların kendilerini doğadan kopuk hissetttiklerini vurguladı.