Başbakan ile ‘Sanayi ile Enerjiden sorumlu Çevre Bakanı'nın envai çeşit tanımlama ile küçümsediği çevreciler ‘Tuz Gölü'nü Vermeyeceğiz', ‘Aksu Vadisi'ni Vermeyeceğiz', ‘İkizdere'yi Vermeyeceğiz', ‘Dağları Vermeyeceğiz' gibi sloganlarla meclisin önünde olacaklar. Aralarında Buğday, ÇEKÜL, Doğa Derneği, Ekoder, Greenpeace, TEMA, WWF gibi ülke çapında çalışan çevreci kuruluşların yanında onlarca yerel derneğin bulunduğu bir 24 Ocak'a daha şahit olacağız bugün. Mâlum 24 Ocak 1980 kararları ile Türkiye, ekonomisini dünyalaştırmak üzere önemli bir adım atmıştı. Bakarsınız otuz bir yıl sonra ‘24 Ocak 2011' başka türlü dünyalaşmak için atılmış hayatî bir adım olarak tarihe geçer.
Platform adına açıklamasında Sarıkeçili göçerlerin lideri Pervin Çoban Savran'ın reddiyesi açık: ‘Eğer yasalar doğamızı korumayacaksa halk koruyacak, köklerine ve doğasına ne pahasına olursa olsun sahip çıkacak. Bizi yönetenlerin bunu açıkça bilmesi gerekiyor. Kimse siyasîlere doğayı yok etsinler diye bir yetki vermiyor. Bu nedenle bu yasanın asla bir hükmü olmayacak. Biran önce bu tasarı geri çekilerek Anadolu'nun zengin doğasını koruyacak önlemler hayata geçirilmeli. Anadolu insanı bunu istiyor.' Çevre bilincinin gelişmesinde tarihî rol oynayan hükümeti hakikaten kutlamak gerek!
Hükümetin millî park, sit alanı, çay, dere, akarsu, orman, maki, dağ, taş demeden memleket sathında başlattığı kalkınmacı cinnet, hidroelektrik santraller (HES) başta olmak üzere doğayı yok edecek bütün yatırımların önünü açan bu kanun tasarısı ile ayyuka çıkmış durumda. Hükümet bugüne kadar geri adım atmaya niyeti olmadığını daima belirtti. HES'lerle ilgili yürütmeyi durdurma kararlarına ateş püskürdü ve dolaylı yollardan bu kararları delmeye çalıştı. Seçim öncesi bu tavrından vazgeçip vazgeçmeyeceği çevre hareketinin gücüne bağlı zira Anadolu ayakta.
Bakan Eroğlu'nun İzmir'deki Allianoi antik kenti ile ilgili dile getirdiği ‘Roma döneminden kaldığına göre, yıllardır demek ki toprak altında. Birkaç yüzyıl daha toprak altında kalmasının bize göre bir mahzuru yok' son zırva, 19. yüzyıldan kalma, küstah ve son derece tehlikeli kalkınmacı saplantının hükümeti nasıl kuşattığının dumanı üstünde işareti. Bakalım 24 Ocak 2011 protestosuna nasıl tepki verecek, bugün öğreneceğiz.
Çevrecilerin vatan haini olarak yaftalandığı tek ülke burası değil elbet. Rantın ve gözü dönmüş kalkınmacılığın önünde duran her muhalefet dünyanın her ülkesinde böyle adlandırılıyor. Ayıp, yazık, günah ama olsun zararı yok. Artık önemli olan doğayı ve kenti katleden kalkınmacı cinnete karşı her geçen gün genişleyen ve büyüyen tepki ve muhalefetin hızla bir red ve mukavemet platformuna dönüşmesi.
Doğa Derneği başkanı Güven Eken'in ‘Son Anadolu' adını taşıyan dehşetli makalesinin son cümleleriyle bitireyim: ‘Ben Son Anadolu. Yaşım başım sizin rakamlarınızla ölçülemez. Hem yaşlı bir ermişim, hem de masum bir çocuk. Gözlerinizin içine bakıp konuşamıyorsam, ne olur affedin beni. Ama beni görebilmek için bir çift göze değil, yaşayan bir ruha ihtiyacınız var. O ruhu taşıyorsanız eğer, sonsuza kadar sizinle birlikte var olacağım. Yok, eğer taşımıyorsanız, sizler gibi ben de yok olacağım...'