Haberler

Depreme karşı 'su yalıtımı' şart!

Tarih: 10 Mart 2011 Kaynak: NTVMSNBC Emlak Yazan: Göksun Kök


1999'da yaşanan iki büyük depremin ardından richter ölçeği, tsunami, zemin etüdü gibi kavramlarla tanıştık. "Korozyon" da bunlardan biriydi ve depremde birçok yapının yıkılmasının nedeni olarak gösterildi. "Korozyon", "paslanma" demek. Nedeni ise, binalara su yalıtımı yapılmamış olması...

Evinizin yapısının daha uzun ömürlü ve daha sağlıklı olması için inşaatta kullanılan malzeme kadar doğru bakım yapmak da şart! Peki bu bakımdan kastımız ne? Boya, tadilat veya dekorasyon değil söylemek istediğimiz; binayı dış etkenlere karşı koruma yani yalıtım...

Yağmur suyu, nemli toprak, binanın inşa edildiği zemindeki yeraltı suları ve banyoda oluşan buhar, binanın ömrünü kısaltıyor. İnşaat sırasında kullanılan metal ve demirler zamanla paslanıyor ve bu durum olası deprem anında büyük risk oluşturuyor. Tabii sonucunda; önlenemez para ve hatta can kaybı...

Bu tehlikeye karşı bilinçli hareket etmek gerek. Nasıl binanın ısı dengesini kontrol altında tutmak için ısı yalıtımına ihtiyaç varsa; yukarıda saydığımız risklere karşı da su yalıtımı yaptırmak gerekiyor.

Peki nedir bu su yalıtımı ve nerelerde uygulanır? Ne kadar bir bütçe ayırmalı? Nasıl malzemeler kullanılmalı?

Bitümlü Su Yalıtımı Üreticileri Derneği (BİTÜDER) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Özcan, bu sorularımızı yanıtladı...

Su yalıtımı nedir?
Yapılar; yağmur ve kar gibi yağışlar, toprak tarafından emilen yağış, kullanma suları, yer altı suları, bina içinden gelen su buharının çatı-cephe gibi dış yüzeylerde yoğunlaşması ve banyo, tuvalet gibi ıslak hacimlerde su kullanımı nedeniyle suya maruz kalıyor.

Suyun yapıların dışında tutulması veya havuz, içme suyu deposu, gölet gibi yapılarda suyun yapı içerisinde tutulması için yapılan işlemlere "su yalıtımı" deniyor.



Su yalıtımı nerelerde uygulanır?

Su yalıtımı, yapılara suyun girebileceği; temellere, toprak ile temas eden duvarlara, suyun yapı dışında birikebileceği veya suyun sıçrayabileceği seviyenin altındaki dış duvarlara, balkonlara, teras çatılara, eğimli çatılara, ıslak hacimlere ve suyun içerisinde kalmasını istediğimiz; havuz, su depoları, suni göletler vb. yapılara uygulanıyor.

Zemin üstündeki yapı elemanlarını yağış sularının ve asidik atmosfer gazlarının zararlarından, zemin altındaki yapı elemanlarını ise zemin suyu ve rutubetinin zararlı etkilerinden korumak için su yalıtımı yapılıyor.

Etkin bir su yalıtımı için, yalıtım uygulamasının, binanın temelinden çatısına kadar tüm yapı elemanlarını kapsaması gerekiyor.

Su yalıtımının faydaları nelerdir?
Binaları korozyondan koruyor, depreme karşı güvenliği artırıyor.
Yapıya sızan su; yapıların taşıyıcı kısımlarındaki donatıları korozyona (paslanma) uğratarak yük taşıma kapasitesinin ciddi miktarlarda düşmesine, beton bütünlüğünün bozularak çatlak ve kırılmaların oluşmasına yol açıyor.

YALITIMIN EN BÜYÜK YARARI; DEPREME KARŞI KORUMA SAĞLAMASI
Bu nedenle su yalıtımının en büyük yararı, binaların taşıyıcı sistemini korozyona karşı koruması ve depreme karşı daha güvenli olmasını sağlaması...

Küf, rutubet ve sıva dökülmesini önlüyor
Su yalıtımı; yaşadığımız mekanlara suyun olumsuz etkilemesini engelleyerek konforlu yapıların elde edilmesini sağlıyor, rutubet, bakteri, küf vb. organizmaların oluşmasını önlüyor.

Ayrıca iç yüzeyde bulunan ahşap gibi doğal malzemelerin çürümesini, sıvaların kabarıp dökülmesini, kolon ve perde duvarlardaki donatının paslanmasını engelleyerek sağlıklı ve konforlu yaşam alanları yaratıyor.

BİR YAPININ ORTALAMA ÖMRÜ: 50 YIL
Ekonomiye katkıda bulunuyor
Ekonomik değerleri günümüzde giderek artan yapıların uzun ömürlü olması gerekli. Bugün bir yapının kullanım ömrü yaklaşık 50 yıl. Suyun olumsuz etkileri ise yapıların kullanım ömrünü azaltıyor. Bu da ekonomik bir kayıp.

Ayrıca depremlerde değeri ölçülemeyecek can kaybının yanı sıra çok ciddi maddi kayıplar da gerçekleşiyor. Su yalıtımı bu kayıpların önüne geçiyor.

TÜRKİYE'NİN YÜZDE 95'İ DEPREM KUŞAĞINDA
Su yalıtımının depremle ilişkisini biraz daha detaylı anlatabilir misiniz?
Ülkemizin yüzölçümü olarak yüzde 92'si, nüfus yoğunluğu olarak yüzde 95'i deprem kuşağında.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı'nın verilerine göre; son 58 yıl içinde meydana gelen depremler; 58 bin 202 vatandaşımızın hayatını kaybetmesine, 122 bin 96 vatandaşımızın yaralanmasına ve yaklaşık 411 bin 465 binanın yıkılmasına veya ağır hasar görmesine neden oldu.

1999 depreminde birçok binanın yıkılma nedeni korozyondu
1999 yılında yaşanan iki büyük depremin ardından richter ölçeği, tsunami, zemin etüdü gibi yeni kavramlar hayatımıza girdi. Korozyon da bu kavramlardan biriydi. Depremde birçok yapının yıkılmasının nedeni korozyon, yani paslanmaydı. Korozyonun nedeni ise su yalıtımının yapılmamış olmasıydı.

Yapılara sızan suyun sebep olduğu korozyona bağlı olarak donatı kesitinde oluşan kayıp, donatının başlangıçta tasarlanan hesap değerlerini karşılayamamasına neden oluyor.

10 yıl sonra donatı başlangıçtaki taşıma kapasitesinin, belli koşullarda yaklaşık olarak yüzde 66'sını korozyon nedeniyle kaybediyor.

Büyük bir depremde, korozyona uğramış ve taşıma kapasitesi düşen yapıların ayakta kalması hemen hemen mümkün değil!

İSTANBUL'DAKİ BİNALARIN YÜZDE 79'U HASARLI!
Hasarlı binaların yüzde 64'ünde hasar nedeni korozyon...
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Hasar Tespit Komisyonu tarafından, 55 bin 651 konut ve işyerinde yapılan kontrollerde bu binaların yüzde 79'u hasarlı bulundu.

İncelenen binaların;
- Yüzde 64'ünde nemin yol açtığı korozyon,
- Yüzde 41'inde malzeme eksikliği,
- Yüzde 18'inde inşaat aşamasında betonun sulanması,
- Yüzde 11'inde eskime ve yıpranma,
- Yüzde 3'ünde proje hatası, hasarların nedeni olarak belirlendi.

Görüldüğü gibi binaların taşıyıcı sistemine zarar veren en büyük sorun korozyon. Bu nedenle özellikle Türkiye gibi deprem kuşağında bulunan ve yapı stoğunun büyük kısmı betonarme olan ülkelerde su yalıtımının yaşamsal bir önemi var.



BİNA MALİYETİNİN YÜZDE 3'Ü KADAR

Su yalıtımının maliyeti ne kadardır?
Yeni yapılan binalarda su yalıtımının maliyeti, bina maliyetinin yaklaşık yüzde 1'i ile yüzde 3'ü kadar.

Bitümlü su yalıtımı örtüleri hakkında bilgi verir misiniz?
Bitüm, ham petrolün doğal çökmesiyle veya rafinerilerde damıtılması yoluyla elde edilen, hidrokarbon bileşimli, rengi koyu kahverengi ile siyah arası değişen, katı, yarı katı veya sıvı hallerde bulunabilen bir madde.

Bitümlü örtüler, kısaca polimer esaslı ve bir takım cam tülü ve polyester keçe taşıyıcılarla oluşturulan ve binalarda çok uzun süre dayanımı olan, bazı detaylarda alternatifi olmayan su yalıtımı malzemeleri olarak karşımıza çıkıyor.

Ayrıca bitümlü örtüler, çok düşük ve yüksek sıcaklıklarda esnekliğini koruduğu için çatlamıyor. Bu nedenle her iklim kuşağında güvenle kullanılabiliyor.

ÜRÜNLERDE "CE BELGESİ" OLMALI
Peki, bu ürünleri seçerken nelere dikkat etmek gerekir?
İlk olarak yapının özellikleri ve bulunduğu iklim bölgesi dikkate alınmalı.

Su yalıtım örtüsü seçerken, CE Belgesi bulunan kaliteli ürünler tercih edilmeli. Kalitesiz malzemenin tercih edilmesi, yapılan su yalıtımı uygulamasının sağlıksız olmasına neden oluyor ve ek masraflar getiriyor.

Yapılar mutlaka uzmanlar tarafından incelenmeli ve sorunun çözümüne yönelik su yalıtımı uygulamaları, konusunda bilgi birikimi olan yalıtım firmalarınca yapılmalı.

Su yalıtımı ürünlerinin üretimi ve uygulaması ülkemizde belli standartlara göre mi yapılıyor?
Bugüne kadar su yalıtımı ürünlerinin üretimi ve uygulaması üreticilerin beyan ettiği değerlere göre yapılıyor ve denetleniyordu. Yani üreticinin insafına kalmıştı. Fakat 2011 yılı Şubat ayındaki yeni bir gelişme ile artık ülkemizde su yalıtımı ürünleri, "Bitümlü Örtülerde Uygulama Kural Standardı TS 11758-2"ye uygun olmak zorunda.

Yani üretim ve denetim artık birebir standarda uygun olacak, binalar depreme karşı çok daha güvenli hale gelecek.

UCUZ ÜRÜNLER KALİTEYİ DÜŞÜRÜYOR
Avrupa Birliği ülkeleri ile kıyaslandığında ülkemizde su yalıtımı pazarı nerede?
Oldukça geri bir noktada...

Neden?
Çünkü kaliteli ürünlerden çok, ucuz ürünlere yönelim var.

Avrupa'da su yalıtım uygulamaları, inşaat işlerinin vazgeçilmez bir parçası olarak görülüyor ve bu yüzden pazar büyüklükleri ülkemizin çok üstünde.

Örneğin; Almanya ülkemizden 5.8 kat, İtalya 2.9 kat ve Fransa ise 2 kat daha fazla bitümlü su yalıtımı örtüsü kullanıyor.

Peki, bu geri kalmışlığın en önemli sebepleri nelerdir?
Su yalıtımına yönelik herhangi bir düzenleme bulunmaması ve sektörün yeteri kadar önemsenmiyor olması çok ciddi bir sorun. Yapı Kanunu'nda su yalıtımının mutlaka zorunlu hale getirilmesi gerekiyor.

Ayrıca sektörün başlıca sorunlarından biri merdiven altı ve standart dışı üretim... Çözümü için üreticilerin kalite ve CE belgelerinin olması ve ürünlerin teknik performanslarının standartlara uygunluğunun piyasa gözetim denetim kapsamında doğru şekilde incelenmesi gerekiyor.

Tüm bu sorunların çözümü aslında Türkiye'de su yalıtımı konusundaki bilinç eksikliğinin giderilmesi ile mümkün.

BİTÜDER kimdir?
Bitümlü Su Yalıtımı Üreticileri Derneği (BİTÜDER), 2006 yılında Türkiye'de bitümlü su yalıtımı örtüsü üreten sanayiciler tarafından kuruldu. Derneğin üyeleri; BTM, Eryap, Onduline Avrasya, Standart İzolasyon, Stoper ve Yalteks, CE Belgesi'ne sahip polimer bitümlü su yalıtım ürünleri üreten firmalar...

Bir deprem ülkesi olan Türkiye'de su yalıtımı bilincinin yaygınlaşmasını misyon edinen BİTÜDER, tüm polimer bitümlü örtü üreticilerini dernek çatısı altında toplayarak, sektörün kalite standartlarını koruyarak sağlıklı büyümesini, ulusal standartlara ve AB standartlarına uygun üretim yapılmasını sağlamayı amaçlıyor.

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.