Taş evleriyle dünyaca ünlü Mardin, gazeteci yazar ve sanatçıların gözüyle İstanbullulara anlatıldı. Ali Bulaç bu şehrin birlikte yaşama sanatının en güzel örneğini verdiğini söyledi.

Mardin Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Vakfı (Mar-Va) tarafından Mardin'in kültürü, tarihi, mimari dokusu ve sanatını tanıtan 'İstanbul'da Mardin' başlıklı panel Bahçelievler Belediyesi'nde gerçekleştirildi. Panelde konuşan yazar Metin Eriş, Mardin'in 'güzel insanlar şehri' olduğunu belirterek, mimari yapısının insanı bütünleştiren ve kendine mahsus bir mahremiyete sahip olduğunu kaydetti. Eriş, Mardin'de sanatın, kültürün ve bilimin iç içe olduğunu ifade ederek, 'Mardin'in tarihinde, bilim dünyasını hareketlendiren insanlar görülüyor, taşı hiçbir yerdeki taşa benzemiyor ve göz nuru sanat dalları bulunuyor' dedi. Mardin'in kapı tokmaklarında dahi bir ailenin yaşayış tarzının yansıtıldığını söyleyen Eriş, bu şehrin sokaklarında mükemmel bir komşuluk ilişkisinin bulunduğunu kaydetti.

SELÇUKLU MODEL ALINMALI

Gazeteci-yazar Ali Bulaç da farklı din ve kültürdeki insanların bu şehirde birlikte yaşadığını belirterek, Mardin'in birlikte yaşama sanatının en iyi örneklerinden biri olduğunu kaydetti. Bulaç, Avrupa Birliği'nin yaptığı bir araştırmaya göre, küreselleşmeden sonraki dönemin bölgeselleşme olduğunu ifade ederek, 'Ortadoğu'yu içine alacak model arayışına girenler var. Osmanlıcılık artık model alınamaz. Model alınması gereken Selçuklu modelidir ve bütün Ortadoğu'yu kapsar' diye konuştu. Mardin'de mekan kullanımının 'mahrem tarzda' olduğunu söyleyen Bulaç, bu yapı tarzının 3 büyük dinin anlayışında var olduğunu, şehirde bulunan mezarlık ve ibadethanelerin dışında her yerin ortak kullanıldığını dile getirdi.

ADETA BİR BİBLO KENT

Mardin'in görsel olarak 'biblo kent' olduğunu belirten Ressam ve heykeltıraş İsmet Yedikardeş ise şöyle konuştu: "Bu şehir taşın ustaya nasıl boyun eğdiğini gösterir. Mardin insanları, farkında olmadan sanatkardırlar." Mardin Artuklu Üniversitesi (MAÜ) öğretim üyesi Doç. Dr. İbrahim Özcoşar da Mardin'i 'çölün ortasındaki bir vaha' olarak nitelendirerek, Mardin'deki yapıların yüzyıllardır ayakta kalmasının en önemli nedeninin Arap Müslümanlar'ın kentlilik bilinci olduğunu kaydetti.