Haberler

Osmanlı'nın çılgın projeleri

Tarih: 2 Mayıs 2011 Kaynak: Pazar Vatan Yazan: Şule Türker
Hangisi daha "çılgın?"

Başbakan Erdoğan'ın açıkladığı "çılgın proje" kanal İstanbul için gelen tepkilerden birisi, "Bu projenin ilk olarak Sultan Süleyman tarafından gündeme getirildiği" oldu. Sultan Süleyman'ın projesinin "Boğaz'ın doğusunda olduğu" notu da düşüldü. Sultan Süleyman'ın Sakarya Nehri ile Sapanca Gölü'nü Marmara ile Karadeniz'e bağlama projesi, Osmanlı dönemindeki tek kanal projesi değildi. Gündeme getirildiği tarih ve teknik imkanlar düşünüldüğünde "çılgın" olarak nitelendirilebilecek diğer iki kanal projesi; Don ve Volga Nehirlerini birleştirmek ve Süveyşt'te bir kanal açmaktı... İşte Osmanlı padişahlarının rüyalarını süsleyen, dünyada o dönem örnekleri olmayan başka çılgın projelerden bazıları...

Sakarya ve İzmit'i birleştiren ikinci Boğaz

Kanuni Sultan Süleyman tarafından gündeme getirilen İkinci Boğaz Projesi, Sakarya Nehri, Sapanca Gölü ve İzmit Körfezi'nin birleştirilmesini öngörüyordu. Proje kapsamında 140 kilometrelik suni bir kanal açılacaktı. Projenin devamında ise İzmit Körfezi Karadeniz'e bağlanacaktı. Yani ikinci bir Boğaz projesiydi. Kanuni, bu proje için Mimar Sinan'ı görevlendirdi. Ölçüm, istimlak ve tesviye çalışmalarının yapan Mimar Sinan, projeyi savaş sebebiyle tamamlayamadı. Kanuni'den sonra Sultan III. Murad tarafından yeniden keşifleri yapılan proje, Sultan IV. Mehmed, Sultan III. Mustafa, Sultan II. Mahmud, Sultan Abdülmecid ve Sultan Abdülaziz dönemlerinde de gündeme getirildi, üzerinde çalışıldı ancak hayata geçirilemedi.

Boğaz'a 4 minareli Hamidiye köprüleri

Dünyanın ilk telgraf hattının kurulduğu, dünyanın ikinci metrosunun yapıldığı, dünyanın üçüncü büyük donanmasına sahip olan Osmanlı döneminde "ileri görüşlü" padişahların, "çılgın" olarak adlandırılabilecek projeleri arasında Sultan İkinci Abdülhamid Han'ın İstanbul Boğazı'na köprü yapılarak Anadolu ile Avrupa yakalarını birleştirmesi projesi, ilk sırada geliyor. Abdülhamid Han döneminde "Hamidiye" adı verilen iki köprü yapılması planlandı. Köprülerden biri Rumelihisarı-Anadoluhisarı arasında, yani Boğaz'ın en dar yerinde, diğeri ise Sarayburnu-Üsküdar arasında olacaktı. Şimdiki Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün bulunduğu yerde kurulacak 1. Hamidiye Köprüsü, o zamanki ismiyle Cisr-i Hamidi, Bağdat Demiryolu hattına bağlanacaktı. Projeye göre dev bir kâide üzerinde yükselen 4 minâreli ve kubbeli 3 camisi vardı köprünün... Bir anlamda camilerin gölgesinde kıtalararası seyahat öngörülüyordu. Oldukça heybetli ve görkemli köprünün minâreleri ve kubbeleri, Osmanlı padişahı ve tüm Müslümanların halifesi Sultan Abdülhamid Han'ın azameti ve kudretini âlem-i cihana göstermesi maksadıyla tasarlanmıştı. Granitten yapılmış devâsâ kalınlıktaki köprü kâideleri üzerinde 4 minâreli kubbelerin yanı sıra toplar da yerleştirilecek, döner kuleler sayesinde de Boğaz'dan yabancı gemilerin geçişi kontrol altına alınacaktı. Ayrıca güvenlik için çok sayıda gözetleme kuleleri de vardı. Köprünün geceleri 15 fener ve binlerce lambayla aydınlatılması da öngörülmüştü. Henüz 1. Hamidiye Köprüsü yapılmadan, bir köprü projesi daha gündeme geldi. Sultan 2. Abdülhamid Hân'ın Fransız inşaat mühendisi F. Arnodin'e çizdirdiği projede, Sarayburnu-Üsküdar arasına bir köprü planlanmıştı. Köprü, 5 ayak üzerine kurulacak, orta ayağı 32 metre derinlikteki deniz tabanına oturtulacaktı. Denizden yüksekliği 50 metre olan köprünün üstünden yayalar, faytonlar geçerken, altından da teleferik şeklinde asma tren geçecekti. Planlanan bu 2. Hamidiye Köprüsü'nün uzunluğu 1700 metre olacaktı. Projeye göre 2. Hamidiye Köprüsü'nün altında biri gidiş, diğeri geliş olmak üzere 2 teleferik bulunuyordu. Köprüdeki tren yolu, Sarayburnu ayağında Sirkeci tren yoluna bağlanacaktı. Medine'den trene binen biri bu köprü sâyesinde Viyana'ya kadar hiç inmeden gidebilecekti.Ancak tüm detayları projelendirilen bu projeler, 93 Harbi denilen 1878 Osmanlı-Rus savaşının çıkmasıyla ertelendi.Daha sonra da Abdülhamid'in tahttan indirilmesi nedeniyle hayata geçirilemedi.

Gerçekleşen muhteşem eser: Hicaz Demiryolu

Sultan İkinci Abdülhamid Han'ın "rüyam" dediği bir projeydi ve uzun yıllar gerçekleşmesi için çalıştı. İstanbul-Bağdat-Şam demiryolunun devamı olarak planlandı. 1900 yılın Eylül ayında Şam'da düzenlenen bir törenle temeli atılan proje, bütün dünyada büyük yankı uyandırdı. Osmanlı gazeteleri, proje için "muhteşem eser" ve "Mukaddes Hat" başlıkları attı. Müslümanlar, Sultan'a sevinç ve teşekkür telgrafları çekti. 1464 kilometreyi bulan Şam-Medine-i Münevvere hattı, 1908 yılında Sultan İkinci Abdülhamid Han tarafından açıldı. Planlanmasına rağmen Medine-Mekke, Mekke-Cidde ve Yemen hatları yapılamadı.

Abdülmecit'in deniz tüneli (tüp geçit) projesi

Sultan Abdülmecid, Boğaz içinde bir deniz tüneli (Tünel-i Bahri, Cisr-i Enbubi), günümüzdeki adıyla ‘Tüp Geçit' projesini gündemine aldı. 1860 yılında Fransız Jaggues Preault tarafından projelendirilen, Anadolu yakasını Rumeli yakasına bağlayacak olan tüp geçitle, hem iki kıta tren yoluyla birleştirilecek, hem de padişah bunu gerçekleştiren ilk kişi olarak tarihe geçecekti. Projeye göre tünel 16 sütun üzerinde inşa edilecekti. Tünelden geçecek olan tren de "kıtalararası ilk tren" olacaktı. Ancak Abdülmecid belgelere göre "güvenlik" sebebiyle projeyi bir süre rafa kaldırdı. Abdülmecid vefat edince de proje unutuldu. Bu konudaki tekliflerden birini de Galata ve Pera arasındaki tünelin mühendisi Euqene Henri Gavand yaptı. Gavand, şimdiki Karaköy-Galata tüneli işletmeye açıldıktan bir sene sonra, 1876'da hükümete Sarayburnu ve Üsküdar arasında bir tüp geçit projesi sundu.

Sokullu'nun en çılgın projesi Don-Volga kanalı

Bazı tarihçilerin "Osmanlı dönemine ait en çılgın proje" olarak gösterdiği Karadeniz'in Don-Volga üzerinden Hazar Denizi'ne, Akdeniz'in de Asi Nehri ile Fırat Nehri üzerinden Basra Körfezi'ne birleştirilmesi, Sokullu Mehmed Paşa tarafından gündeme getirildi. Sokullu, Orta Asya'ya ve Kafkasya'ya giden yol için ilgililerle görüştüğü zaman görüş açıklayanlar, kısa yolun Azak Denizi'ne akan Volga Nehri'nin en yakın yerinden bir kanal açılarak, bu iki nehrin birleşmesiyle mümkün olacağını söylediler. Eğer bu kanal olursa, Ruslar'ın Volga havalisinden elleri kesilecek, eski bir Türk ve Müslüman şehri olan Ejderhan ve etrafı devletin nüfuzu altına girecekti. Sokullu Mehmed Paşa
Şıkk-ı sâni defterdarı Kasım Bey'i, Kefe Sancakbeyliği'ne tayin ederek, bu iş üzerinde incelemelerde bulunmasını istedi. Kasım Bey'in raporu üzerine Rusların muhtemel taarruzlarına karşı asker tedarikine başlandı. Kanal işinde çalışacak olan amele taburlarından üç bin Yörük, Müsellem ve Tatar'dan başka üç bin Yeniçeri ile 20 bin tımarlı süvari de gitti. Kanalda kullanılmak üzere Kefe'de yapılacak gemiler için hassa reislerinden Hızır Reis kaptan olarak gönderildi. Üç ay süren faaliyet sonucunda iki nehir arasındaki mesafenin üçte biri kazıldı. Bu durumdan memnun olmayan Kırım Hanı, "Kışın şiddetini ve dokuz ay sürdüğünü" amele ve askerler arasında yaydırdı. Bunun sonucunda çalışanlar arasında hoşnutsuzluklar başgösterdi. Kışın da gelmesiyle Sokullu'nun "çılgın projesi" tamamlanamadı.

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.