Haberler

Erdoğan'ın İstanbul aşkı!

Tarih: 13 Mayıs 2011 Kaynak: Birgün Yazan: Nazım Alpman
Başbakan Tayyip Erdoğan 1994'te Refah Partisi'nden İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı seçildi. Göreve gelişinin 60. gününde Milliyet gazetesi için kendisiyle bir "Pazar Söyleşisi" yapmıştım.

Erdoğan henüz belediye başkanı dilini tam olarak öğrenememişti. O yıllarda kentte su sıkıntısı vardı. Yaz aylarında daha da artacak olan sorun hakkında aldığı önlemleri açıklarken "Şehir Şebeke Suyu" diyeceğine, halkın dilini kullanarak şöyle konuşuyordu:

- Terkos suyu ile araba yıkamayı yasaklayacağız!

Oysa İstanbul'da şebeke suyu ağırlıklı olarak Anadolu yakasından temin ediliyordu. Eski adı Terkos olan Durusu gölü üzerindeki pompa istasyonu 1960'lardan kalma bir söylemdi.

Bu işi tam öğreniyordu ki, Erdoğan 1997'de şiir okumak suçu(!) ile görevden indirildi. Belediye Başkanlığı dönemini tamamlayamadı. Belli ki bu durum onun içinde bir "ukde" (içe dert olma-iç derdi) olarak kaldı.

AKP'nin tek başına kazandığı 2002 Genel Seçimleri'nden bu yana Tayyip Erdoğan Türkiye'nin en etkili makamında başbakanlık koltuğunda oturuyor.

Ancak aklı, fikri İstanbul'da...

Yarım kalan belediye başkanlığına "doyamamış" görüntüsü veriyor. İstanbul'u Türkiye'den daha fazla önemsiyor. Yatırımların ağırlığını bu kente kaydırıyor. İcraatlarını açıklarken en fazla İstanbul'dan örnekler veriyor.

Erdoğan'daki "İstanbul aşkının" bu kentin vatandaşları bakımından bir sakıncası bulunmuyor. Belki "resmi başkan" Mimar Doktor Kadir Topbaş için bir sıkıntı yaratıyor olabilir. Başında bulunduğu kente dair en önemli gelişmeleri kendisi değil de iki önceki başkan tarafından açıklanıyor olması Topbaş'ı biraz üzüyordur.

Ne yapsın?

O da kendini dünyaya açıyor. Birden fazla uluslararası kuruluşun başkanlıklarını üstleniyor. Böylece kendi iç dünyasında bir denge sağlıyordur.

Ancak yapacak bir şey yok!

Erdoğan İstanbul'u seviyor! Seçmenlerine anlatmak istiyor:

- İstanbul'un gelmiş geçmiş en iyi belediye başkanı benim!
Bu "aşk" belki demokrasinin önünü açabilir?!!

Erdoğan başbakanlık süresinin finalinde Çankaya'ya çıkmak istediğinden vazgeçebilir. Yarım bıraktırılan görevine dönebilir:

-İstanbul Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan!

Siyanür barajı

Kütahya bir "çevre felaketinin" eşiğine geldi. Siyanür kullanarak gümüş üreten firma "çok para kazanma" uğruna, bölgede yaşayanların hayatlarını söndürecek gelişmeye imza attı. Üretim atığı siyanürün toplandığı havuzun duvarları yıkılıyor.

Türkiye'de "çevrecilik" denildiğinde dudak büken, çevreci eylemleri dudak bükerek izleyen, bunları bir "sosyal aktivite" olarak görenlerin ruh halleri nasıldır, bilemiyoruz.

Ama Kütahya'da bu "zehirli para makinesinin" çevresinde yaşayanlar hop oturup hop kalkıyorlar. Çünkü işin şakası yok:

- Siyanür öldürür!

Türkiye'nin kadersizliği şurada ki, Çevre Bakanlığı'nın başında yeminli bir çevre düşmanı olduğundan katiyen kuşku duyulmayacak bir zat-ı muhterem oturuyor. Her ayağa kalktığında "çevre koruma" fikrinin tam karşısında yer alan, sadece para babalarının haklarını savunan bu kişi istifa etmek yerine konuşmaya devam ediyor:

- Korkmayın bir şey olmaz!
Evet, ona ve onun gibilerine bir şey olmaz...
Peki ya para kazanma uğrana yaratılan bu "zehirli coğrafyada" yaşayanlar?
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.