Haberler

İstanbul köyü

Tarih: 18 Ocak 2006 Kaynak: Radikal Yazan: İsmet Berkan

İstanbul'da itlaf edilen tavuk sayısının 56 binin üzerinde olması bize ne anlatıyor? Dün bu şehrin, bir yandan Türkiye'nin en odern, en zengin, en gelişmiş şehri olduğunu ama bir yandan da kendi içinde Türkiye'nin en kalabalık ve geniş kırsal yaşam kültürünü barındırdığını söylemeye çalıştım. Bugün kaldığım yerden devam edeyim...

İstanbul'da 12 milyon kadar insanın yaşadığı tahmin ediliyor. Bu boyuttaki bütün dünya şehirlerinin devasa sorunları da vardır ve hiçbir zaman ortalık güllük gülistanlık değildir. İstanbul'un da çok ama çok büyük sorunları var elbette.

Ancak, diyelim Londra'nın veya New York'un veya Berlin'in sorunlarıyla kıyasladığınızda İstanbul'daki sorunların daha temel düzey sorunlar olduğunu görürüz. Mesela bizde ciddi bir toplu taşıma sorunu var, daha doğrusu toplu taşımanın yetersizliği sorunu. Oysa saydığım bu üç şehir de toplu taşıma sorunlarını çözmüş şehirler.

Her neyse, demeye çalıştığım o ki, bizler İstanbul'da önce bir düzen oluşturmaya çalışıyoruz. O yüzden de sahip olduğumuz sorunlar çok daha temel sorunlar. Mesela biz hâlâ İstanbul'da yasa-düzen hâkimiyeti sağlamaya çalışıyoruz. İstanbul Boğazı'nda inşaatların nasıl yapılıp nasıl yapılamayacağını düzenleyen bir Boğaziçi İmar Kanunu var örneğin ama bu kanunun uygulaması bir türlü tam olarak yapılamıyor.

Konuyu dağıtmak istemiyorum, Boğaziçi İmar Kanunu gibi daha onlarca örnek verebilirim ama demek istediğim belli oldu sanırım.

Bence İstanbul'da 'bütün sorunların anası' niteliğinde bir sorunumuz var. Bu sorunu çözmeye yoğunlaşacak olursak diğer bütün sorunları da birer birer çözmeye başlayabiliriz, veya diğer sorunlar kendiliğinden çözülmeye başlayabilir. İşte o 'bütün sorunların anası' diyebileceğim sorun da, estetik sorunu bence.

İstanbul'a bir yabancı olarak geldiğinizi hayal edin, havaalanından şehre doğru gidiyorsunuz ve sonra da günler-haftalar boyunca İstanbul'da gözlem yapıyorsunuz... Bence size en çarpıcı gelecek olan şey, şehrin aynı anda hem çok güzel hem de çok çirkin görünebilmesi olacaktır.

Şehrin binalarına daha bir alıcı gözle bakın bugün. Sıvasız binalar, boyasız ve çatısız gecekondular... Ama bir de şehrin merkezine bakın, en yeni inşa edilen ve en çok para harcanan gökdelenlerine, yüksek iş merkezlerine bakın... Bir estetik göremeyeceksiniz.

İstanbul'da biz beğenmesek de bu çirkin binaların bir araya gelmesiyle oluşmuş bir 'mimari üslup' var aslında. O filizleri tepesindeki gecekonduyla Maslak'taki gökdeleni birbirine bağlayan bir estetik iplik var.

Sadece binalar da değil estetikten yoksun olan bu şehirde. Kaldırımlar, yollar, otoparklar vs. hemen hemen her şey yoksun estetikten. Sadece doğa güzel, sadece Boğaz güzel bu şehirde.

Belki o yüzden İstanbul'a gündüz değil gece bakmak daha iyi. Gecenin karanlığı pek çok çirkinliği gizliyor çünkü burada.
Bütün bu estetik yoksunluğunun nedeni veya çirkinliklerin ortalamasında oluşan mimari üslup, İstanbul'un ahalisinin kentli olmamasından, kent kültürünün henüz bu şehirde yeterince kabul görmüş olmamasından kaynaklanıyor.

Sadece benim ömrü hayatımda bu şehrin nüfusu 10 kat arttı. Bu dehşet verici bir hız. Ben çocukken 'şehir dışına avlanmaya' diye gidilen yerlerden birinde, o bölgede çalışıyorum bugün.

Sadece bu denli hızlı değişim bile estetik yokluğunun sebebidir aslında. Ama başka sebepler de var, onları da konuşalım...

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.