Haberler

Restorasyon Değil Kastrasyon

Tarih: 31 Ocak 2006 Kaynak: Vatan Yazan: Mine G. Kırıkkanat
İstanbul'un sembollerinden biri olan Galata Kulesi'nin duvarında, koca bir tabela çakılıdır ve üstünde, 1453'te Fatih Sultan Mehmet'in kule anahtarını teslim aldığı kişi, gün falan yazılıdır. Ancak tabelada kulenin ne zaman ve kim tarafından yaptırıldığına dair en küçük bir bilgi yer almaz. Sanki Galata Kulesi'nin tarihi Fatih'e teslimiyetiyle başlamıştır, geçmişi yoktur!
Oysa Galata Kulesi, 1348'de Cenovalılar tarafından yapılmış ve Fatih'e gelene kadar yüz yıl görmüş geçirmiştir.
Benden olmayana var demem" mantığıyla açıklanabilecek bu tarih saygısızlığı, dün Osmanlı, bugün Türk toplumunun "evrensel kültür" birikimsizliğinin de bir numaralı nedenidir.
Galata Kulesi'ni Fatih'ten önce yok sayan zihniyet, öylesine saygısızdır ki yapının orijinal mimarisine, tepesine 1831'de "ampir" üslupta iki kat çıkmakta hiçbir beis görmemiş, 1875'te iki de ahşap kat yapındırıverip zaten 1968'den çok yakın zamana kadar da zevksizliğin üst perdesinde bir gece kulübü olarak kullanılmıştır.
Günümüz İstanbul'unu yönetenlerin, porselen bir vazoyu oturak olarak kullanırken, oturağa da (tercihen plastik) çiçek sokuşturması ve kentin 3 bin yıllık estetiğiyle hiç bağdaşmayacak projelere kalkışmasında işte bu kültür birikimsizliği vardır. Ya da "tarih benimle başlar" cehaleti.
Oysa üç imparatorluğun koca başkenti İstanbul'un estetik tarihi, bırakın başlamak, görkemini kaldığı yerden devam ettiremeyen çapsızlık sayesinde bitmektedir, ne yazık ki!
Vatan yazarı Cengiz Aktar, "Kaş yaparken göz çıkarmak" başlıklı yazısında (24. 01. 2006) ayrıntılarıyla açıkladı:
UNESCO'ya bağlı Dünya Mirası Merkezi, İstanbul'un "korunamayan" tarihi alanlarını "dünya kültür mirası" listesinden çıkarmak ve "tehlike altındaki dünya mirası" listesine almak üzere.
Dünyada bir benzeri olmayan, Roma, Bizans ve Osmanlı başkenti İstanbul'un dünya kültür mirası varlıklan listesinden düşürülüp düşürülmeyeceği temmuz ayındaki toplantıda belli olacak.
UNESCO, 2003'ten beri İstanbul için kırmızı alarm veriyor. Yalnız Türkiye'ye değil, tüm insanlığa ait eşsiz tarih eserlerinin kendinden menkul müteahhit "becerisiyle" restorasyondan çok tahribat anlamına gelen tamiratlarla neye dönüştürüldüğüne bakın, İstanbul'un niçin dünya kültür mirasından da çıkarılacağını anlarsınız. En göze çarpan örnek, tarihi Bizans surlan.
Ne tarih, ne mimari, ne de estetikten nasibini almış müteahhitlerin elinde, iki bin yıllık koca surlar, boyalı kartonpiyer film dekorlarına, eğlence diyan Disneyland'in sahte şatolarına döndü!
Bu müteahhit şirketlere, hangi restorasyon deneyimine, hangi ustalık birikimine, hangi ölçütlere göre ihale ediliyor İstanbul tarihi, meçhul. Kuşkusuz imam hatip kökenli ya da "cömert" hemşehri olmak şartlan aranıyordur.
Bir başka mimari harikası, 16. yüzyılda camiye dönüştürülen ve Ayasofya kilisesinden bile daha eski, 527 yılında yapılmış Ahırkapı'daki Küçük Ayasofya, son kurban. Mimar Sinan'ın usta elinden geçen bu muhteşem yapıtın tüm mimari özelliği, son restorasyonda uğradığı "kastrasyon" sonucunda beton altında kaldı, yok oldu!
İstiklal Caddesi'ne kaldırım taşı döşemeyi beceremeyenler, tarihi eser restorasyonu yapıyor İstanbul'da iyi mi? İstanbul, ne böyle bir hoyratlığı hak ediyor, ne de cehaleti.
Dünya Kültür Mirası komitesi, kenti listesinden düşürmeye hazırlanıyor.
Yani dünya, UNESCO aracılığıyla birilerine "muhteşem bir tarihi siliyorsun, hödüklük güncesi yazıyorsun," diyor. Acaba kimlere?
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.