Haberler

Bir memur kenti vardı, Ankara diye...

Tarih: 14 Mart 2006 Kaynak: Zaman Yazan: Hüseyin Sümer

Türkiye’nin her bir kentinin ayrı bir önemi var. Özellikle son yıllarda bu konuda şehirlerimiz ön plana çıkmak için gayret içine girdi.

Şehirler bu ayrıcalığı yapmak zorundalar; aksi durumda markalaşmadan nasibini alamayıp yatırımcıların gözdesi olmakta zorlanacaklar. Şehirleri şehir yapan bu özellikler keşfedilip önce Türkiye’ye sonra da bütün dünyaya tanıtılmalı. Bunu yapamayan kentler de mevcut sorunların dışına çıkamadan aynı merkezde dönüp duracaklar.

Artık dünyanın her yerinde çark böyle işliyor. Kimi kent turizm, kimisi sanayisiyle kimisi de tekstiliyle ön plana çıkıyor. Hatta sahilleriyle, spor müsabakalarıyla ve kongre merkezleriyle adını duyuran şehirler birçok ülkeye parmak ısırtacak gelirler getiriyor. Chicago, Londra, Frankfurt, Cenevre, Barcelona gibi şehirler adını tüm dünyaya duyurmuş marka şehirler. Bunlardan Cenevre şehri bir otomobil fuarıyla yılda İsviçre ekonomisine 1 milyar doların üzerinde girdi sağlıyor. Dünyanın en önemli otomobil fuarı olan Cenevre’de gezerken bu farkı yakından görmüştüm.

Türkiye’de şehirler bu konuda cılız da olsa adım atmış sayılabilir. Hedef kitlenin zihninde yeni imajın yerleşmesi için etkin bir tanıtım ve pazarlama şart. Durum böyle olunca şehirlere yatırımcıyı götürmek kolaylaşıyor. Ancak bazı kentler vardır ki onlar, doğuştan gelen özellikleriyle yaşıyor. Ankara da bu kentlerden birisi. Yıllarca Türkiye’nin memur, üniversite, ticaret ve tarım kenti kimliğiyle ön plana çıktı.

Hafta sonu görüştüğüm Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Zafer Çağlayan, artık yazılım konusunda Ankara’nın bir numara olduğunu söylediğinde bir kez daha İzmir için hayıflandım. Başkan’a göre, bir dönem memur ve üniversite kenti olarak bilinen bir Ankara vardı. Şimdi ise yazılım, elektronik ve savunma sanayiinde bir numara. Memleketim İzmir’le kıyas ettiğimde Ankara’da böyle bir çabanın olduğunu görmek gerçekten çok sevindirici.

Burada hiç kuşkusuz sanayi ve ticaretin içerisinde yer alan kurumların katkısı çok büyük. Ticaret Odası’yla, Sanayi Odası’yla ve Büyükşehir Belediyesi’yle birlikte ortak çalışmaların Ankara’nın bu sıçramasına çok önemli katkısı oldu. Ankara Sanayi Odası, İstanbul ve Ege Bölgesi’nden sonra üçüncü büyük oda. Bu şehirde sanayisinin yüzde 70’i 1980’li yıllardan sonra kuruldu. Şimdi odanın 3 bin üyesi var. Bu rakamın önümüzdeki günlerde 5 bin’e çıkacağını söylüyor, Zafer Çağlayan.

Ankara’da resmi rakamlarla 3 milyar dolarlık bir ihracat yapılıyor. Ancak bu gerçekte 5 milyar dolara ulaşıyor. Ankara’da limanlar olmadığı için ihracat sistemlerinin kayıtları Mersin, Gebze gibi yerlerden yapılıyormuş. Başkan, genel olarak ekonominin gidişatından memnun. Yabancının tehlike oluşturmayacağına inanıyor. Son günlerde piyasalarda yükselen dövizin, Kemal Derviş’ten kaynaklanmadığını söylüyor.

Çağlayan’a göre yabancının da kuyruğu sıkışmış durumda. Bu insanlar, 1,35’ten dolar bozdurup faize, repoya ve Hazine bonosuna girdiler. Bu kişiler tekrar Türkiye piyasasından çıkacakları zaman en az 1,35’i görmeleri gerekiyor. ‘Peki onlar çıkmak istiyor mu?’ diyorum; “Hayır onlar şu anda gitmek istemiyor. Çıkmak isteyenler de Türkiye’den nasıl gidileceğini bilmiyor.” diyor. Merkez Bankası’nın faizleri peyderpey düşürmesi gerektiğini söyleyen Başkan, en büyük tehlikeyi ise faizlerin düştükten sonra tekrar yükselmesi olarak görüyor.

Sanayi kenti olma yolunda ilerleyen Ankara’dan piyasalar böyle okunuyor. Başkentin nasıl okunduğunu söylememe gerek yok; onu bütün Türkiye biliyor, zaten.

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.