Haberler

Bebek'ten Vaniköy'e bakınca...

Tarih: 10 Nisan 2006 Kaynak: Milliyet Yazan: Meral Tamer
Yıllardan beri, haftanın bir günü, birkaç saatliğine birkaç arkadaş, Bebek Oteli'ne gideriz. "Misafir sanatçılar" da gelir, eski arkadaşlar da, siyasetten, aşka kadar hemen her şey konuşulur. Kadınların kulağı çınlasın "dedikodunun âlâsı" yapılır.
Bebek Oteli "lebiderya"dır, yani denizin üstündedir. Hele karşı sahili, Anadolu yakasını seyretmenin keyfine doyum olmaz (dı). Evet, 20 yıl kadar önce, Boğaz'da inşaat izni verildiğinden bu yana, karşıyı seyretmek, bizim için, geçmişte kaldı, bakıp görmemek için gözümüzü kaçırıyor, ya da öyle oturuyorduk. Hele Anadoluhisarı vadisindeki "beton yığını"na yüreğimiz dayanamıyordu. Biz Boğaz'ın her iki yakasının güzelliğini ta 1940'lı yıllarda Arnavutköy'de otururken, 1950'li yıllarda da Kabataş'ta okurken biliriz. İnşaatlar başladığında dönemin Belediye Başkanı Dalan'a mecazi anlamda, "Sizin Haliç'te heykelinizi dikmeli, Boğaz'da da sizi ipe çekmeli" demiş, kendisini bir hayli üzmüştük, belki de hâlâ bize kırgındır.

Meğer üzülen sadece Dalan değilmiş, Ayduk Koray'ı da çok üzmüşüz. Sayın Ayduk Koray'la hem tanışırız, hem ortak dostlarımız vardır, ikimiz de Fenerbahçeliyizdir. Sayın Koray'ın bizim sadık okurlarımızdan olduğunu da biliriz.

Geçen gün sevgili doktor Gürbüz Barlas, Bebek Otel'e kocaman bir zarf getirdi. Ayduk Koray'dan geliyordu, içinde 30x40 ölçeğinde renkli iki fotoğraf ve mektup vardı. Sayın Koray mektubunda şöyle diyordu: "Vaniköy site inşaatlarına başladığımızda, bir yazınız çıktı. Kazıya henüz başladığımızdan, fazla toprağın, inşaatın en kötü göründüğü dönemde, Bebek'ten edindiğiniz intibayla yazdığınız ve ateş püsküren bir yazı idi. Yazınız ciğerimize işlemişti, o gazeteyi yıllarca en üst çekmecede sakladım, hiç ağaç kesmemiştik, kanımca bu tenkidi hak etmemiştik. Geçen yıllar boyunca, ailece biz ve villaları satın alan dostlarımız, yapıları doğaya uyum sağlaması için uygun renklere boyamaya ve araziyi yoğun şekilde ağaçlandırmaya çalıştık. 137 dönüm araziye 80 bin ağaç dikildi. Artık iftihar edebileceğimiz bir görüntü ortaya çıktı." 

Sayın Koray bu görüntüyü gösteren, denizden çekilmiş iki yeni fotoğrafı da mektubuna eklemiş, kendilerinin yaptığı evleri kırmızı çerçeve içine almış. İnanın, bakınca biz de şaşırdık, karşı sahilden o kadar soğumuştuk ki, demek dikkatle bakmamışız bile, fotoğrafı görünce anladık, artık evler yeşillikler içinde, hele bir de çiçekler açarsa görüntü daha da güzelleşir herhalde.

Ayduk Koray'ın bir özeleştirisi ve tespiti var, diyor ki: "Kırmızı çizginin yukarısında kalanlar, maalesef ufuk çizgisinde olduğu halde, yapılmasına sonradan izin verilen, yani bu konuda kızılca kıyamet koptuktan bile başkaları tarafından yapılmış olanlardır. Ben, tek kusurumuz olarak, bizim kuzey yamaçtaki açık bej renkte olan 15 villanın göze batan rengine takılıyorum. Keşke mimarın sözünü dinlemeyip onları da diğerleri gibi koyu yeşil ve vişne çürüğü yapsa idik." Sayın Ayduk Koray'ı üzsek bile, yazımız onun ciğerine işlese bile acaba, Boğaziçi'ndeki yapılaşmaya karşı çıkmakta haksız mıydık? Sayın Koray'ın şu söyledikleri bile, bize hak vermiyor mu? "Fotoğrafta, kırmızı çizginin yukarısında kalanlar, maalesef ufuk çizgisinde olduğu halde, yapılmasına sonradan izin verilen, yani bu konuda kızılca kıyamet koptuktan sonra bile başkaları tarafından yapılmış olanlardır." Bu ne demektir? Bu, bir yer imara açıldıktan sonra ne olacağı, ne yapılacağı, nasıl delineceği bilinmez demektir. Hem "başkaları", kendilerinin de belirttiği gibi, "maalesef" Ayduk Koray değildir ki!

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.