Haberler

Türkiye’de Kamusal Heykel Muskadır!

Tarih: 26 Nisan 2006 Yazan: Gülin Şenol

Çok değil, geçtiğimiz senenin ortalarında hararetlenen ve hala da devam eden bir tartışma konusuydu “kamusal alan ve heykel”. Haydarpaşa Mendireği’ne yapılmak istenen devasa boyuttaki Fatih heykeli ve bu heykel için açılan yarışma, dolayısıyla “kamusal alan ve heykel” uzun uzun tartışılmıştı. Heykele yüklenmiş olan ideolojik anlamların da üzerinde durulmuş, bu arada yarışmayı açan belediye gelen tepkiler sonucunda yarışmayı ertelemişti. Yarışmanın bu yıl içerisinde sonuçlanması bekleniyor.

Ancak 25 Nisan 2006 Salı günü Prof.Dr. Uğur Tanyeli İstanbul Modern’de düzenlenen “Heykel Sempozyumu” kapsamındaki “Kamusal Alanda Heykel” başlıklı sunumunda çok daha derinde duran birşeylere işaret etti.

Tanyeli, konuşmasının içeriğini heykel sanatı ya da heykelin estetik değerinin değil, heykelin Türkiye’deki kamusal alanda kendisine nasıl yer bulduğu (ya da bulamadığı) üzerinden kuracağını söyleyerek söze başladı ve kamusal alan - heykel problemi için öncelikle bazı "kolay argümanlar"ı tespit etmemiz gerektiğini belirtti. Kolay argümanlardan birisinin “heykel geleneğimizin olmaması” ya da “dinsel engeller” olduğunu söyleyen Uğur Tanyeli, bu savın İran’da dahi kamusal alanda bulunan ve Türkiye'dekilerden çok daha daha başarılı olan heykellerin varlığı ile yok olacağına işaret etti. Türk heykeltraşlarının yeteneksiz olması gibi bir öngörünün de saçma ve yanlış olduğunu belirten Tanyeli, bu alandaki başarızlığı tartışabilmek için 2 şeyi açıklamamız gerektiğini belirtti: Birincisi “kamusal alanın tanımı”, ikincisi ise “kamusal alandaki görünürlük problemi”.

Sözlükteki Kamusal Alan
Uğur Tanyeli, bu iki problemi konuşmadan önce, yapımı çok tartışılan Tanzimat Anıtı’ndan başlayarak kendisine kamusal alanda bir türlü yer bulamayan ve sürekli sökülüp taşınan Boğa Heykeli’ne kadar uzanan örneklerden bir seçki sundu. Bu heykel ve kamusal alan örneklerine, kamusal alan tanımı ve görünebilirliği tartıştıktan sonra tekrar dönerek gözden geçirmemiz gerektiğini, böylece probleme daha başka bir gözle bakabileceğimizi belirtip "kamusal alan" tanımına geçti.


Fotoğraf:Kemal Duykan
Kaynak: ibb.gov.tr

Kamusal alanın Osmanlı ve İslam literatüründe olmaması bugün hala kamusal alanı tanımlayamamızın, en basitinden türban tartışmasında dahi çözüme ulaşılamamasın ve hatta böyle bir tatışmanın olmasının en büyük nedeni. Kamusal alan Osmanlı literatürüne 19.yy’da Batı’daki anlamından yani public kelimesinin içeriğinden başka bir biçime bürünerek girmiştir. Kamusal alanın genelde devletle ilişkilendirildiğini söyleyenTanyeli, bugün dahi 1868 tarihli Red House çevirisindeki tanımın geçerli olduğunu belirtti. Yani kamusal alan Türkiye’nin zihninde “public”e ait olan değil devletle ilişkili olan alandır. Öte yandan Osmanlı’da kamusal yani bir nevi paylaşılan alan bir yana, alan tanımının sadece az özel, özel, çok özel ve çok çok özel olarak biçimlenmesi de bugün hala kamusal alanının ne olduğuna dair tam bir açıklama yapılamasının en büyük sebeplerinden biridir.

“Kamusal alanı zihnimizde inşa edemediğimiz için,” diyor Uğur Tanyeli; “kamusal alanı tanımlayamadığımız için bugün ne otopark, ne park, ne meydan ne de heykel yapabiliyoruz. Biz hep tersini düşünüyoruz; önce heykeli yapalım sonra orası kamusal alan olsun.”

Temsil Nesnesi Heykel ve Kamusal Alanda Görünürlük
Uğur Tanyeli’nin bahsettiği ikinci problem ise "kamusal alandaki görünürlük"tü. Tanyeli konuya Jürgen Habermas’tan bir alıntı ile girdi. Habermas’ın sözleri ile kamusal alandaki görünürlük kavramının “varlıkların kendilerini gösterecekleri bir fırsatlar dünyasını ne kadar inşa ettiğimiz” olduğunu belirtti.

Ayrıca Habermas’ın “geleneksel kamusal görünürlük ve burjuva kamusal görünürlüğü”nü de açıklayan Uğur Tanyeli Türkiye’de hala geleneksel kamusallığın geçerli olduğunu söyledi: Kamusal alanda hala ancak kutsallığından emin olduğumuz, görünebilirliği ancak kutsallığı ölçüsünde var olan varlıkların görünmesine izin veriyoruz. Gelenksel kamusallığa ait toplumlarda heykel bir tapınma aracı olduğu, önünde tören gerçekleştirilebildiği ölçüde kamusal alanda gözüküyor. "Bu yüzden,” diyor Uğur Tanyeli; “Fatih Sultan Mehmet, Atatürk ya da Barbaros gibi emin olduğumuz varlıkların heykelleri kamusal alana yansır, boğanın ise görünebilir olacak bir kutsallığı yani yüksek bir varlığı yoktur, önünde bir tören gerçekleştirilemez. Bu yüzden sürekli yeri değiştirilir, kamusal alanda nerede duracağına, daha doğrusu durup durmayacağına bir türlü karar verilemez.”

Daha sonra modern sanatın gönderdiği boş mesaj ve bireysel olarak bu boşluğun içerisinin doldurulduğundan bahseden Uğur Tanyeli, boş mesajı alabilmek için Habermas’ın bahsettiği kamusal alan dönüşümünü yani geleneksel kamusal alandan burjuva kamusal alanına dönüşümün gerçekleşmesi gerektiğini vurguladı.

“Eğer bir varlık üzerine bir ritüel, bir tören oluşturamıyorsanız kamusal alanda onun yeri yoktur.” diye ekleyen Uğur Tanyeli sözlerini kamusal alanda bulunan bir heykelin üstümüzde taşınan bir rozetten farkı olmadığını, kamusal heykelin bir muska oldugunu belirterek sözlerini bitirdi.

Bu noktada Türkiye’deki kamusal alan problemi ve üzerinden dönen türbandan heykele kadar uzanan tartışma konuları gerçek anlamda bir açıklığa kavuşuyor. Kentsel mekanların ve objelerinin üretiminde kamusal alanın hala tanımlı olamaması, Fatih Heykeli gibi bir konunun tartışılmasında dahi yarışmanın kendisine odaklanılmasına ve büyük resmin kaçırılmasına sebep oluyor. Uğur Tanyeli’nin dünkü konuşmasında belirttiği gibi kamusal alanın tanımını zihnimizde inşa etmediğimiz ve görünebilirliğin yalnızca kutsallıkla eş değer olduğu fikrinden vazgeçmediğimiz müddetçe hem mimari anlamda hem de kentin kamusal alanlarına ait üretimler de süregelen kısırdöngüde boğulup gideceğiz.

YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.