Kapalıçarşı kültürünün insanları olarak, modern alışveriş merkezleriyle tanışmamız pek de eski değil aslında. 1988'de kapılarını açan Galleria, İstanbul'da ve Türkiye'de bir ilkti. Mağazaları, oyun alanları ve buz pateni pistiyle zamanla yarışan kentli için benzersiz bir sosyalleşme alanıydı. 'Kapalıçarşı insanı'nın torunları, bugünün tüketim toplumuna dönüşürken hem dürtülerini tatmin etmek, hem de kendine 'sofistike-konsantre' bir yaşam alanı bulmak için çabaladı durdu.
Başta İstanbul olmak üzere tüm büyük şehirlerde birbiri ardına açılan alışveriş merkezleri, artık her şeyin 'daha'sını vaat ediyor. Daha büyük alanlar, daha çok mağaza, daha çok alışveriş... Artık şehirli insan hem mimari, hem de yaşam alternatifleri açısından farklı arayışlara yöneliyor. Bir alışveriş merkezinden beklentisi, mağazalarla sınırlı kalmıyor. Tatmin için daha çok seçenek gerekiyor. Sinemalar, kafeler, spor merkezleri veya sıradan bir alışveriş merkezinde olmayacak mekânlar açılıyor, mimari değişiyor, tüm anlayış yeniden şekilleniyor.

Avrupa'nın en büyük alışveriş merkezi Cevahir'i de selamladıktan sonra, son olarak dünyada sadece Japonya'da benzeri olan bir yapıyla tanıştık.

Eczacıbaşı Topluluğu ve İş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı işbirliğiyle Levent'te açılan Kanyon; geometrik formları, devasa boyutları ve sıra dışı mimarisi ile avangart bir yapı. Tasarımı, 'deneyimsel' mimari konusunda dünyada lider şirketlerden Jerde Partnership ve Tabanlıoğlu Mimarlık'a ait.

Aslında tüm alışveriş merkezlerinde olduğu gibi 'stoa-agora' ikilemesinin gerçek anlamda modern dünyaya uygulandığı bir yaşam alanı. Kapalı alışveriş merkezlerinin aksine tüm alternatiflerini açık havada sunuyor. Alışveriş merkezinin rahatlığı, sokağın canlı ruhuyla bir araya geliyor.

Kanyon, alışveriş merkezlerinin aksine 'alışveriş merkezli' değil. Açık alanları, kafeleri, restoranları, sinemalarıyla başlı başına bir 'mahalle' olarak algılanabilir. Yapının bütününde bulunan ofis katları ve konut seçenekleri de bu tanımı doğruluyor. Bu 'havadar' alışveriş merkezi ezberimizi tersyüz ediyor, güneş ışığıyla açık havada aydınlanan koridorlar, balkonlar, çatıya dikilmiş ağaçlarla farklı bir portre çiziyor. Kapalı alışveriş merkezlerinin insanı yoran atmosferinin aksine güneş ışığı ile aydınlanıyor, şehrin içinde alternatif bir rahatlama alanı olarak karşımıza çıkıyor.

160 mağaza dışında yeme içme alterna-tifleriyle, sokak keyfini dört kata yayıyor, Türkiye'ye ilk kez gelen 40'a yakın markayı kentle tanıştırıyor. Gurme süpermarket, sokak pazarı, sağlık kulübü ve açık hava performans alanları ise diğer artıları.
Kanyon, 10:00-22:00 saatlerinde açık. Ancak bazı restoranların açılış saati 07:00'ye alınmış. Bu uygulama, kahvaltı etmek isteyenler için düşünülmüş.

Harvey Nichols ve Häagen-Dazs için geri sayım
Daha kapılarını ziyaretçilerine açmadı ancak dünyada büyük mağazacılık sektörünün önde gelen isimlerinden İngiliz Harvey Nichols, Kanyon'un en iddialı isimlerinden. Dikkat çeken bir diğer marka ise ünlü Amerikan dondurma firması Häagen-Dazs. '20'li yılların başında ABD'de üretilen bu benzersiz dondurmaları yemek için biraz daha vakit gerekiyor, çünkü Häagen-Dazs da henüz açılmayan dükkânlar arasında.

Arzu nesneleri
Çanta, ayakkabı ve aksesuar konusunda baş döndüren mağazalar bulunuyor. Ünlü İtalyan çanta markası Furla şık ve stil sahibi modelleriyle, Mandarina Duck ise daha spor ve serin çeşitleriyle burada. Max Mara, Fornarina, Vetrina, Cesare Paciotti, konforlu ayakkabı cenneti Camper, Bally ve Birken-stock'un dışında Calvin Klein, Georg Jensen ve So Chic gibi markalar da Kanyon'da...

Türkiye'ye ilk kez gelen markalar
Harvey Nichols, Intersport, Conbipel, Hakkasan, Wagamama, Douglas, Le Pain Quotidien, Thomas Pink, Nataly's, Murphy&Nye, Mandarina Duck, Aga, Furla, Imaginarium, Porto Antico, Pili Carrera, Kaloo, Georg Jensen, Häagen-Dazs,
Pilgrim ve Fresh Line.