Haberler

Tarihi Sulukule evleri yıkılıyor ama oturanın fikrini soran yok

Tarih: 29 Haziran 2006 Kaynak: Birgün Yazan: Belgin Cengiz, Hacer Yıldırım Foggo
Romanların en eski yerleşim yeri, Edir-nekapı'daki Neslişah ve Hatice Sultan mahallelerinde (tarihi Sulukule) insanlar tedirgin bir bekleyiş içerisinde. 500 yıl kadar önce Fatih Sultan Mehmet'in, evlerine tapu verdiği semtten, 2 yıllık Fatih Belediyesi onları çıkarmaya, evlerini de yıkmaya karar vermiş. Şimdi sokaklarına giren her yabancıyı Fatih Belediyesi'nden yıkım için gelen görevli biri sanıyorlar.

Evlerinin kapısında oturan kadınların bize ilk sorusu "Yıkmaya mı geldiniz?" ya da "Ne zaman yıkılacak?" Yıkım kararı çıktığı günden okul kapanana kadar, çocuklar okuldan koşarak gelip evlerine bakmış, yıkılmamış olduğunu görünce de her şeyi unutup oyuna dalmışlar.

Üç haftadır, Ulaşılabilir Yaşam Derneği üyeleri, üniversite ve lise hocaları, ressamlar, sinemacılar, emekli ve çalışanlar, mimarlar ve sanatçılar, aklınıza gelebilecek her türden tuhaf İstanbullu ile Neslişah ve Hatice Sultan mahallelerine gidip geliyoruz. Sulukule ile oturup Sulukule ile kalkıyor, Sulukule ile yatıp Sulukule'yi düşlüyoruz. Boşaltılacak evler rüyalarımıza giriyor.

Neslişah ve Hatice Sultan mahallelerinde onlarca kişi ile görüştük. Birkaç tapu sahibi hariç, hemen hepsi, evlerinin yıkılmasını değil, Belediye'nin vereceği mali ve mühendislik desteği ile ve kendi fikirleri, beğenileri sorularak evlerinin restore edilmesini, deprem için sağlamlaştırılmasını ve yaşama yine aynı yerde devam etmeyi istiyor. Oysa Fatih Belediyesi'nin bu konudaki planları gerçekleşirse çok ortaklı evlerde yaşayanlar ile kiracılar borçlandırılarak İstanbul'un ücra bir köşesine sürülecek, kimi yersiz yurtsuz, herhalde sokaklarda barınacak, geriye kalan Neslişah ve Hatice Sultan'ın kalantorları, zengin takımı, yani topu topu 271 tapu sahibi olacak. Oysa burada en az 3 bin 500 Roman yaşıyor. İki mahallenin "yerli-yabancı" toplam nüfusu ise 5 binin üstünde.

Mahalle yenilenme projesi kapsamında semt sakinlerinin ve semt kültürünün yok olması ile karşı karşıya. 3 hafta boyunca gezdiğimiz Sulukule, Neslişah ve Hatice Sultan mahallelerindeki semt sakinleri ile yaptığımız görüşmeler artık o kadar da sakin olmadıklarını gösterdi. Sokak girişindeki küçük bakkaldaki 26 yaşında bir Roman, bizi ailesinin ve akrabalarının 100 yıldan beri yaşadığı sokağına götürdü. "Biz Neslişahlıyız, Neslişah mahallesinde doğdum, bu sokakta tüm ailem, akrabalarım beraber yaşıyoruz, gideceksiniz diyorlar, yıkılacakmış evler, bizi çok katlı binalara yerleştirecekler, nasıl yapacağız ki biz, bizim akşamları masalarımız sokağa atılır, hepimiz bir sokakta oturur sohbet ederiz, bir akşam birimiz çay yapar, diğer akşam pohaçalar hazırlanır ve çaylar başka bir evden gelir. Okumam yok, ama kendimi burada güvende hissediyorum, halkımla birlikteyim, buradan başka bir yere gitmek istemiyorum" derken bir diğer mahalleli de sohbete katılarak, "Eskiden düğünlerimiz bir başka olurdu, dertlerimiz, yaslarımız da, 1980 öncesine kadar biz mutluyduk buralarda, 3 gün 3 gece düğünlerimiz olur, masalar kurulur, gelin damat hamama gider, gelini damat hamamdan at üzerinde karşılar, kınalar yakılır, gündüz komşular yemek hazırlığına katılır, masalar kurulur, müzisyenlerimiz dansçı kadınlarımız gelir, hep beraber güler oynardık. Mutluyduk buralarda, dışarıdan gelenler, hem kültürümüzü anlamadı, hem de bizi suçladı" diyor.

Mahalleliler suçlanmaktan yorulmuş, tarihin farkında ama çevrelerinden gelen tepkiden bıkkın, "Bize Sulukuleli demeyin" diyorlar, "Eskiden dans eder eğlenirdik ama bizde namus önemliydi, bizi aşağıladılar... Danseden kızları, anneleri kapıda beklerdi".

Bir tarihi ve kimliği savunacak dayanaklarının kalmadığı gözleniyor, kendilerinin Sulukuleli ya da Roman diye anılmasını da sevmiyorlar. Geçmişinde küçük lunaparkı, gece semt eğlenceleri, eğlence evleri, düğünleri, diğer mahallelerdeki dostları ile dayanışmaları, ünlüleri, Yeşilçam filmleri, sokak kavgaları, müzisyenleri, dansçı güzelleri, kalaycısı, bohçacısı ile meşhur Sulukule, bugün geçmişinden temizlenmek isteniyor.

Neslişah Mahallesi sakinleri geçmişi hatırlayınca burukluk yaşıyorlar. Yaşlı bir kadın oturduğu kapı önünden bize şöyle sesleniyor: "Bizde kırgınlık küslük yok. Küslük olunca "tülbent kuruyana kadar barışırız" sözü geçerli. Amma büyük hatalar yapılırsa, ancak "deniz kuruyunca geçer" deriz, şimdi belediye yıkım yaparsa deniz kuruyuncaya kadar affetmeyiz".

Romanların en ciddi yerleşim yeri 1054'te ilk gelip yerleştikleri Edirnekapı surları ve çevresi, 1000 yılı kapsayan bu geçmiş Romanların ilk ve en eski yerleşim yeri, bir çeşit dünyaya açılmalarında, yayılmalarında buluşma noktası: Dünya tarihinde göçerlikleri ile bilinen Romanların gelip de yerleştikleri, yerleşip de sevdikleri, sevip de kültürlerini kaybetmedikleri tek yerleşim yeri 1000 yıllık geçmişi ile Sulukule.

Hükümetin çıkardığı 5366 sayılı yasa ve Fatih Belediyesi'nin 'YENİLEME' başlığı altındaki YIKIM ve SÜRGÜN kararı, tarihi Sulukule'nin özellikleri ve ortak yaşam bilinci çerçevesinde bin yıllık geçmişi soru sormadan, görüş almadan ve her şeyden önce tarihteki rolün mirasçılarına söz hakkı tanımadan değiştireceğe benziyor.

'Biz 3500 Roman, mahallemizi terketmeyeceğiz'
Sulukule Roman Kültürünü Geliştirme ve Dayanışma Derneği'nin konuyla ilgili dün yaptığı basın açıklaması şöyle:

Biz Fatih'in Neslişah ve Hatice Sultan mahallerinde oturan 3500 Roman, (703 hak sahibi ve 303 kiracı) olarak, Kasım 2005'ten beri İstanbul'da tarihi Sulukule olarak bilinen bin yıllık tarihi mekânımızdan başka bir yere sürülerek, evlerimizin Fatih Belediyesi tarafından yıkılması ve semtin Romanların yaşadığı kısmının yenilenip 'mutenalaştırılması' tehlikesi ile karşı karşıyayız. Yeni çıkarılan 5366 sayılı yasaya dayanarak ve 'Önce İnsan' sloganıyla başlayan Kentsel Yenileme Projesi'nin, ne yasanın hazırlanması, ne karar aşamasında, ne de uygulamaya geçişte fikrimiz sorulmadı. Hiç kimse, biz burada yüzyıllardır yaşayan ataları Fatih Sultan Mehmet'in talimatları ile birlikte buraya yerleştirilmiş Romanlara nasıl ve nerede yaşamak istediğimizi sormadı. Şimdi de çok bağlı olduğumuz, ninelerimiz, dedelerimiz, ve tüm atalarımızın mezarlarının bulunduğu bu semtten sürülmek üzereyiz. Proje sonucu tapusu olmayanlar ve kiracılar yüzyıllardır yaşadıkları yerlerden çıkıp gitmek zorunda kalacak. Parasız, yurtsuz, okulsuz, yoksul, gidecek yeri olmaksızın sokaklarda ikamet edecek. Biz Neslişahız, biz Hatice Sultanız, biz Sulukuleyiz, Başka tarihimiz, başka gidecek yerimiz yok. Tapulu ev sahibi olanlar ise borçlandırılarak ve imkânlarımız el verirse mahallelerimizde yapılacak yeni evlerde ya da TOKİ'nin belirlediği konutlarda "yaşama hakkı kazanacak". Son iki haftadır Fatih Belediyesi üç günde bir bizi gruplar halinde çağırarak uygulamanın nasıl olacağı, ile birlikte eylülde başlayacak yıkımları anlatıyor. Ancak fikrimiz sorulmuyor. Ancak biz 3500 Roman mahallemizi terk etmek istemiyoruz, terk etmemeye niyetliyiz. Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir ve yetkililere anlatmaya çalıştığımız gibi: 1- Tapusu olmayanlar ve kiracıların bu proje sonucu en mağdur durumda kalacağını biliyoruz. Kanser, romatizmalı pek çok yaşlımız, yatalak insanımız, kolu bacağı kopmuş gençlerimiz, felçli, siyatikli veya romatizmalı dedeler, nineler, hamile kızlarımız, okula giden çocuklarımız, minik bebelerimiz var. Çoğumuz öyle fakir ki ekmek alacak parası yok, yeşil kartı yok veya verilmiyor, Büyük bir kısmımızın işi bile yok: Romanlara iş vermek üzere kapısını açık tutan iş sahibi öyle az ki, parmakla sayılır. 2- Tapulu evi olanlar ise "dişimizden tırnağımızdan arttırarak, onlarca yıl borç ödeyerek satın aldığımız evleri bırakıp niye yeniden borçlanalım" diye soruyor. Belediyenin önümüze koyduğu tüm seçeneklerin sonu tarihin ve semtlerimizin yıkımına çıkıyor. Sonuçta burada yaşayan tüm 3 500 Roman yıkıma karşı. Tarihi Sulukule (şimdi Kaleboyu) dahil hiçbir yerin yıkılmasını istemiyoruz. Belediye burayı gerçekten tarihi bir mekân olarak korumak istiyorsa, evlerimizin bakım, onarım ve tamiri için maddi imkân, mühendislik ve mimari destek sağlasın. Biz de evlerimizi güzelleştirmek, sağlamlaştırmak istiyoruz. Ayrıca tarihi Sulukule'nin canlandırılmasını böylece semtimizi İstanbul'un kültür ve eğlence hayatına katkıda bulunmasını; böylelikle de genç-yaşlı- kadın-erkek herkes için iş imkânlarının doğmasını arzu ediyoruz.

Ressama resim yapmak
Neslişah Sultan Mahallesi'nde ressam Su Yücel kadınlarla resim yaptı, Kendisi anlatıyor...

Tualler, boyalar, fırçalar sabah erkenden Sulukule'ye yola koyulduk. Arabadan inerken adamın biri ne istediğimizi sordu. Anlattık. "Ben karıma sokaklarda resim yaptırmam" deyip kızdı. Sonra yumuşadı, bizi evinin avlusuna çağırdı. Sohbet, muhabbet faslından sonra karısı resim yapmaya koyuldu. Sinirler gevşedi, derken ilk resimler ortaya çıkmaya başladı. Karısı Dilek hanım çok heyecanlıydı, hayalindeki leylak renginde bahçeli evi bir güzel resmetti. "Kendimi çocuk gibi hissediyorum" derken gözleri parlıyordu.

Yaklaşık bir buçuk seneden beri atölyemde "Roman" teması ile ilgili bir dizi resimin hayalleri kuruyorum. Ama aralarına girmeden, yaşamlarını hissetmeden ne mümkün? Akşamın birinde, birden bir ampul yandı/'Neden Roman kadınları ile beraber resim yapmayayım?" 20 Haziran 2006'da istanbulluların tarihi Sulukule olarak bildiği ama geçmişte Sultanların oturduğu ve gerçek ismi Neslişah ve Hatice Sultan olan mahallelerde, sokaklarda ilk deneme çalışmalarına başladım Buna benzer bir projeler zincirini Sulukuleyi takiben Bergama-İzmir, Tarlabaşı-İstanbula kadar genişletmeyi de düşünüyorum. Sulukuleye sabah vardım,ilk duyduğum soru: "Sulukule'nin yıkılmasına taraftar mısınız?" Arkadaşlarımla camiiden aşağı mahallenin içine doğru iniyoruz, birden etrafımız sarıldı: Kadınlar.çocuklar, delikanlılar, genç kızlar... Sulukule'nin yıkım kararı ile ilgili hepsi bir ağızdan konuşmaya başladı. Öyle dolmuşlardı ki "burada resim çalışmalarına nasıl girişirim" diye kara kara düşünmeye başladım. Kaldı ki, ne onlar beni tanıyorlardı ne de ben onları... Öğleye doğru hava iyice ısındı. Unsal beyin avlusundan çıktık, serin bir yer arıyorduk tekrar sokağın başına döndük. Genç bir kadın "Bende resim yapmak istiyorum "dedi.Tam bir köşede işe koyulmuşken bu sefer yaşlı bir kadın, sinir içinde "Lohusamız varIGürültü yapıyorsunuz "diyerek bizi oradan kovaladı.Karşı kaldırımda gölgelik bir yer bulduk.Genç kadın hayatta istediklerinin, "bahçeli bir ev ve bir araba" resmini yaptı. Tekrar yolda düzüldük. Bu sefer sorduğumuz kadınlar bizi nazikçe reddetti, kiminin gerekçesi, çamaşır, diğerinin yemek, öbürü küçük çocuk, bir başkası "halı yıkıyorum" veya en sık "Hayatta resim yapmadımki!......", "okuma-yazmam yok ki".. Yolumuz dar bir çıkmaz sokağa düştü.Orta yere masasını kurmuş güler yüzlü bir hanım bizi buyur etti.Sohbet koyulaşırken birden kadınlar peşpeşe gelmeye başladı. Bundan sonrası bir şenlik havasında geçtLSanki Hıdrellez, ya da bir kır düğünü veya bir hamam sefası......

Artık herkes hayallerini, gerçeklerini elinden geldiğince tuallere kahkahalar.şarkılar eşliğinde dökmeye başladı.Bu arda zeytinyağlı barbunyalar,dolmalar,pilavlar,meyva suları bitip tükenmeden gidip geldi. Canı sıkılan veya işi çıkan ya da beceremediğini düşünen, yerini, tualini, boya fırçalarını bir başka komşusuna bırakıyor "Kız ,sen devam et benim yerime" diye birbirlerine ikram yapıyorlardı. Hava kararırken resim şölenimizin tadı damağımızda evlere döndük.
YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.