Pablo Castro ve Jennifer Lee, 2000 yılında Steve Holl’dan ayrılarak Obra Mimarlık’ı kurdular. Daha sonra, yalnızca altı sene içerisinde, bu yarı Arjantinli yarı Amerikalı takım, Rodos Tasarım Okulu’ndaki “Architettura Povera” adlı serginin küratörlüğü, Arjantin’de “çoklu ufuklar evi” diye anılmaya başlayan villa, Güney Afrika’da anıt parkı ve New York’un atlantik kıyısında bir villa gibi birçok işe imza attı.
En son işleri Long İsland’da Temmuz ayında açılacak. MoMA’nın bir parçası olan P.S.1’in avlusu için yeni ve geçici bir pavyon olan proje, sadece yaz ayında varlığını sürdürecek fakat gelecekte yapılacak olan işler hakkında ipucu veriyor. 70.000 dolarlık bir bütçe, Obra Mimarlık’ın projesi için yeterli.
Obra’nın tasarımı “Beatfuse”, eğri ahşap strüktüre sahip, yumuşak çizgileri olan ve akıcı çatısı ile çevrili üç mekandan meydana geliyor. Tıpkı Türk hamamlarında olduğu gibi, bu üç mekan birbirinden farklı ısı derecelerine sahip. Soğuk mekan, New York’un kavurucu sıcağına karşı ferahlama sağlarken, diğer mekanlar, ısı ve buhar nedeniyle dışarıdaki havayı anımsatıyorlar. Tasarım, Radiant Guard™ panellerin kullanımına dayanıyor. Başlangıçta NASA tarafından astronot kıyafetleri için ısı bariyeri olarak kullanılan paneller, ısının %95’ini yansıtıyor.