Köşe Yazısı

Gürhan Tümer

İustinianus ve Prokopius5 Kasım 2010
İ.Ö. 6. yüzyılda yaşamış bir Bizans tarihçisi olan Prokopius'un yapıtları genellikle üç ana bölüme ayrılabilir: Birinci bölüm sekiz ciltten oluşan Polemoi (Savaşlar), altı ciltten oluşan Peri Ktismaton (Yapılar) ve ölümünden sonra yayınlanan Anekdota (Anekdotlar) ya da Mystike Historia (Gizli Tarih).
"Mimarlığın Özü ve Sözü"24 Haziran 2010
Mimarlığın Özü ve Sözü" hem özü, hem de sözü mimarlık olan ilk kitabım. Onu, 1980 yılında bastırmış ve eşim Sumru'ya armağan etmiştim. İzleyebildiğim kadarıyla, bu kitap epeyce ilgi gördü. Bunu, "best seller" oldu anlamında söylemiyorum elbette ki.
Önce ve Sonra Kent Vardı22 Nisan 2010
İlk şiirim bir 23 Nisan şiiriydi. Çocuk Dostu adlı bir dergide yayınlanmıştı. İlkokul öğrencisiydim. Yıl 1950'li yıllardan biriydi. İlk romanımı, Kent'i ise, ondan yaklaşık çeyrek yüzyıl sonra yazdım. Mimar olmuştum. Yıl 1974'dü.
Mimar Olmayan Mimarlar25 Mart 2010
Aristotelesler, Leonardolar, Abdülhamidler, vb. Kimi insanların yetenekleri ve ilgi alanları sınırlıdır. Bunlar, dünyaya dar bir açıdan bakarlar, yalnızca tek bir konuya, tek bir alana odaklanırlar ve başka şeylerle pek fazla ilgilenmezler.
Calvino’nun "Görünmez", Yazıcıoğlu’nun "Acayip" Kentleri14 Ocak 2010
Gecekondulardan gökdelenlere, müzelerden hastanelere, konser salonlarından alışveriş merkezlerine, camilerden katedrallere, hapishanelerden saraylara uzanan, birbirinden çok farklı, çok değişik yapıları...
Mimar Ubu14 Ekim 2009
Avrupa'nın ortasından, Kara Ormanlar'dan doğan, Avusturya'yı, Çekoslavakya'yı, Macaristan'ı, Bulgaristan'ı yani Viyana'yı, Budapeşte'yi, Belgrad'ı geçerek yaklaşık 3000 kilometreyi aşarak Karadeniz'e dökülen Tuna Nehri'nin küçük bir kolu olan Dimbovita'nın kıyısındaki Bükreş'in çok zengin bir arkeolojik geçmişe sahip olduğu söylenemez.
Stalin, Sovyetler Sarayı ve Daça12 Ağustos 2009
Bir toplumda, siyasal, ekonomik, dolayısıyla ve özellikle, kültürel iktidarı ellerinde bulunduranlar, daha başka şeylerin yanı sıra, mekanı, mekansal düzeni, bir başka deyişle o toplumun mimarisini de etkilerler, biçimlendirirler ve kimi zaman da adlandırırlar.
Mimar Olmayanlardan Mimarlık Eleştirileri10 Haziran 2009
Çeşit çeşit eleştiri vardır. Eleştirilerin kimileri daha bir nesnel, kimileri daha bir özneldir. Kimi eleştirilerin konusu resimdir, heykeldir, kimi eleştirilerin konusu ise şiirdir, romandır. Ve mimari eleştiriler vardır.
Kerpiç ve Tuğla Üzerine25 Mart 2009
İnsanoğlu uzun süre sınırlı sayıdaki malzemelerle, kerpiçle, tuğlayla, taşla, ahşapla inşaat yapmak durumunda kalmıştır. Günümüzde ise yapı malzemelerinin sayısı hayli kabarıktır. Bu malzemelerin yalnızca iki tanesini, kerpici ve tuğlayı özel bir açıdan bakarak gündeme getireceğim.
Le Corbusier İzmir'de21 Ocak 2009
Le Corbusier'nin masrafları ve ücreti belediye tarafından ödenmiştir. Sorun, dönüş parasındadır. Mimar, şöyle bir öneri getirir: "Bana mimar olarak, danışman olarak ödenek veremiyorsanız o zaman beni bir dilenci olarak kabul edin ve bilet paramı fukaraya yardım faslından ödeyin."
Bizde Mimari Eleştiri Var mı Yok mu?6 Kasım 2008
“Bizde mimari eleştiri yok” diyorlar. Yakın zamanlara kadar ben de öyle düşünüyordum, ben de katılıyordum bu söyleme; ben de diyordum ki: “Evet, bizde mimari eleştiri yok”. Böyle deyip çıkıyordum işin içinden. Şimdilerde ise şöyle düşünüyorum: Bu sav, bu saptama, doğru mu acaba, yoksa yanlış mı? Doğruysa ne kadar doğru, yanlışsa ne kadar yanlış? Ve neden?
Beş Mimarlık4 Eylül 2008
Mimarlık tektir, bir tanedir, biriciktir. Ama mimarlıklar “muhtelif”tir, yani çeşitlidir. Siz deyin elli tane, ben diyeyim yüzelli tane, değişik, farklı mimarlık türü vardır.
Halikarnas Balıkçısı’nın Mimarlığı4 Temmuz 2008
Daha çok, takma adıyla, yani “Halikarnas Balıkçısı” olarak tanınan ve anılan Cevat Şakir Kabaağaçlı, tepeden tırnağa yaşama sevinci ile dolu, heyecanlı, coşkulu bir insandır.
Para Bulmak, Yapı Yapmak1 Mayıs 2008
Yazarak, konuşarak yani sözcükleri kullanarak ya da bir kağıdın üzerine bir kalemle çizerek, uzun bulvarlı, geniş meydanlı, gökdelenli kentler ya da duvarları altın, çatısı gümüş, kapıları elmas olan düşsel, ütopik şatolar, saraylar tasarlayabilirsiniz.
Dünya’daki Bin Bir Evden Birkaç Tanesi Üzerine Bir Yazı13 Mart 2008
Gerçeküstücülük (Sürrealizm) Akımı’nın kurucularından André Breton’a gelince, onun da bir cam evi vardır. Breton’un yalnızca evi camdan değildir, evin içindeki yatak, yatak örtüsü de camdandır. Bu da Breton’un cam evinin, Philip Johnson’un ya da Mies van der Rohe’nin cam evinden daha cam bir ev olduğunu gösterir.
Antik Roma’nın Büyüklüğüne Dair Bir Yazı2 Ocak 2008
İtalya’nın başkenti olan günümüz Roma’sı, büyük bir kenttir. Ama Roma İmparatorluğu’nun başkenti olan dünün Roma’sı, çok daha büyük bir kenttir. Bu ikincisi, “Urbs Aeterna”dır üstelik. Yani “Ezelî ve ebedî kent”tir o.
Hippodamos8 Kasım 2007
Hippodamos, uzun saçları, pahalı takıları, yaz kış değiştirmediği giysileriyle biraz tuhaf bir insandı. Yine Aristoteles’e göre, bu insan doğabilim uzmanı olarak anılmaktan hoşlanırdı. Oysa, ona ün kazandıran, yani Hippodamos’u Hippodamos yapan, adını bugünlere taşıyan doğa değildir...
Evlerden Söz Açmak7 Eylül 2007
“Önce ev vardı” dersek yanlış olmaz; çünkü insanoğlunun yaptığı ilk yapı, hiç kuşkusuz katlı bir otopark değildi; bir dokuma atölyesi, bir konser salonu da değildi. O bir evdi. Aslında o, bir evden çok, bir kulübeydi, bir çardaktı. Ama tam olarak nasıl bir şeydi? Bu soruyu tam olarak yanıtlamak hiç kolay değil, daha doğrusu olanaksız.
Altın Çağ ve Mimarlık12 Temmuz 2007
Bir tanıma göre Altın Çağ, “dolce vita” (tatlı hayat), rahat hayat ile eş anlamlıdır. Böyle bir Altın Çağ, Orhan Hançerlioğlu’nun deyişiyle “İnsanların eşit ve özgür oldukları, aralarında hiçbir tartışmanın geçmediği […] geçim sıkıntısı çekmedikleri, doğanın kendilerinden hiçbir şeyi esirgemediği...
Kuş ve Mimarlık17 Mayıs 2007
Aslında bu soru, daha genel, daha kapsamlı bir sorunun, “Hayvanların mimarlığından söz edilebilir mi?” sorusunun özel bir hâlidir. Bu yaratıklar, bütün davranışlarında olduğu gibi, yuvalarını yaparlarken de içgüdülerinin sesini dinlerler. Yüzlerce, binlerce yıldır, her tür hayvanın hep aynı yuvayı yaptığını herkes bilir.
Gezen ve Gezilen Mimarlık15 Mart 2007
Atalarımız, avcılıkla, toplayıcılıkla geçinirlerdi. Bir yörede avladıkları, topladıkları şeyler azalınca, ya da bitince, başka bir yöreye göçerlerdi. O çok eski günlerden bugünlere, pek çok şey değişti, köprülerin altından çok sular aktı; o zamanlar göçebe olanların bir bölümü artık göçebe değil...
Bir Minare Yazısı11 Ocak 2007
Birçoklarına göre, minare, caminin “mütemmim cüzü”, yani tamamlayan parçasıdır. Bir başka deyişle, bu gibiler için, minaresiz cami olmaz, çünkü böyle bir cami tamamlanmamış, eksik, özürlü bir camidir. Böyle düşünenler arasında, Sinan da vardır hiç kuşkusuz. Elimde herhangi bir kanıt yok ama, onun, yüz yıla yaklaşan uzun yaşamı boyunca, bir gün, tek bir gün bile, Süleymaniye’yi ya da Selimiye’yi minarelerinden yoksun olarak düşlediğini, hiç, ama hiç sanmıyorum.
Mimarca Değinmeler 1114 Aralık 2006
Bir kent neye benzer? Bir kent, pek çok şeye benzer. Örneğin, canavara benzer. Büyük bir kent ise, daha büyük bir canavara benzer. Kentler, hele kimi kentler, Paris, Londra, New York, insanları, hele kimi insanları, köylüleri, parasızları, beceriksizleri, yerler, yiyip bitirirler; tıpkı canavarlar gibi. “Philip Reeve’in, “Yürüyen Kentler” adlı bilimkurgu romanında, kentler gökyüzünde uzay gemileri gibi dolaşarak birbirlerini avlamaya çalışırlar. Avlanan kent, avlayan tarafından parçalanıp yenilir.
Mimarca Değinmeler 1017 Kasım 2006
“Kubbeyi Yere Koymamak”, Turgut Cansever’ın kitaplarından birinin adıdır. Cansever, o kitabında, konut sorunu, cami mimarisi, kentlerin planlanması, kentlerin korunması gibi, somut, pratik birtakım konuların yanısıra, İslâm Dini, İslâm Felsefesi ile mimarlık arasındaki ilişkiler gibi kuramsal, aşkın birtakım konulara da yer verir. Bu meslektaşımızın bu sorunlara, özellikle de ikinci tür, yani dinsel, felsefi boyutları ağır basan konulara ilişkin savları, hayli ilginç, ama bir o kadar da tartışma götürür niteliktedir.
Mimarca Değinmeler 919 Ekim 2006
Onu “ Sinan” diye çağırıyoruz. Oysa onun asıl adı bu değildir, çünkü o bir devşirmedir. Peki, “sinan” sözcüğünün anlamı nedir? Arapça bir sözcüktür “sinan” ve bu dilde “mızrak, süngü gibi şeylerin sivri ucu” anlamına gelir. “Mimar” deyince, hele “Osmanlı Mimarlığı” deyince, o mutlaka aklımıza gelir. Yıllar önce, bir araştırma için gittiğim bir ilkokulda öğretmen “En büyük mimar kimdir?” diye sorunca, bütün çocuklar hep bir ağızdan, “Mimar Sinan” diye haykırmışlardı.
Mimarca Değinmeler 821 Eylül 2006
Günümüzde çevre çok önemli, çevre sorunları çok önemli. Çevrenin bozulmasını önlemek, bozulan çevrelerin onarılmasını sağlamak için, çok çok çalışanlar ve bol bol konuşanlar var. Onlara “çevreciler” deniliyor. Onların karşısında ise, doğal olarak, doğanın kirlenmesine, çevrenin bozulmasına aldırmayanlar, bu sorunlara kayıtsız, “bigâne” kalanlar var. Bu ikisi arasında savaş var.
Mimarca Değinmeler 724 Ağustos 2006
Masallarda, 40 odalı, 70 odalı evlerden söz edilir. Bu kadar odası bulunan bir evin, insanı şaşkınlığa sürükleyecek kadar büyük bir ev olduğu besbellidir. Ama nasıl ki, akıl akıldan, el elden üstündür, tıpkı öyle, kimi büyük evler, daha da büyüktür.
Mimarca Değinmeler 620 Temmuz 2006
İnsanoğlunun tasarladığı, inşa ettiği, kullandığı ilk binanın, bir kültür merkezi, bir çimento fabrikası ya da bir okul olmadığı apaçık.
Mimarca Değinmeler 522 Haziran 2006
Le Corbusier, fikirlerini anlayamayan, onlara karşı çıkan, onları alaşağı etmeye çalışan tutucularla, yaşamı boyunca atışmıştır, tartışmıştır, bu anlamda çok savaşmıştır ama, İsviçre asıllı olduğu için olsa gerek, hiçbir sıcak savaşa katılmamıştır.
Mimarca Değinmeler 425 Mayıs 2006
Balinalar tuhaf yaratıklardır. Bu hayvanlar, balıklar gibi hep denizdedirler ama, balık değildirler. Balıklardan farklı olarak, suda nefes alamazlar, havaya gereksinim duyarlar. Sonra, bu hayvanların kimilerinin boyu 30 metreye, ağırlığı 150 tona yaklaşabilir.
Mimarca Değinmeler 327 Nisan 2006
Ayşe Şentürer’in, “Mimarlıkta , Estetikte, Tasarımda, Eğitimde, Eleştirel Yaklaşım” adlı kitabından öğrendim: “1994-1995 güz yarıyılında, İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık bölümü’nün bazı Mimari Proje stüdyolarında” bir alan araştırması yapılmış.
Mimarca Değinmeler 230 Mart 2006
Ünlü tarihçi Prof.Dr. Kemal H. Karpat, ABD’de, Wisconsin Üniversitesi’nde düzenlenen, “The Ottoman State and its Place in the World History” başlıklı konferansı protesto eden Türk öğrencilerin ve onları temsil eden, Marksist eğilimli Türk Öğrenci Birliği’nin, bu konferansı düzenleyenleri, bu arada, elbette ki, Karpat’ı da, “mühendis, doktor ya da devrimci olmak yerine, ancak bir ‘tarih profesörü’” olabilmekle suçladıklarını söyler.
Mimarca Değinmeler 12 Şubat 2006
Gecenin geç bir saatinde, kitaplığımı karıştırırken çıktı karşıma. “Dulkadırlı Beyliği Mimarlığı” idi adı. Yard. Doç. Dr. Hamza Gündoğdu tarafından kaleme alınmış; 1986 yılında. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından, 15000 adet basılmış.
Köşe Yazısı Arşivi
Dönem içindeki köşe yazarlarının listesi aşağıdadır. Yazısını okumak istediğiniz yazarı listeden seçiniz. Bütün yazarların listesini görmek için buraya tıklayınız.