Yapay binaların arasında yapay hayatlar yaşıyoruz. Farklı seyahat tercihlerimiz, yemek alışkanlıklarımızla yaşadığımız çeşitli binalarda farklı işlerle uğraşıyoruz. Kentsel popülasyonun hızla arttığı bir çağda bizlere düşen faturanın ne kadar olduğu ve kırsal yaşamda bu faturanın ne kadar farklılık gösterdiğini soruşturmalıyız.

Birey, kırsal çevreden kente hareket ettiğinde daha mı az yoksa daha mı fazla karbondioksit tüketiyor? Eğer cevap, “az” ise nasıl oluyor da kent sisi oluşumuna yardımcı oluyoruz?

Sokaklarımızın köşelerinde bulunan çöp yığınları tarım arazilerinde kullanan gübrelerden daha mı yararlı?

Kentler, kendi sınırlarını oluşturan su ve besin gibi doğal kaynaklarından ya da kendisini besleyen gaz yayılımı sınırından daha fazla ne kadar genişleyebilir?

Kırsal Alandan Hücum
Küresel araştırma birleşimlerinde kentsel ölçekte kısa dönemli şehir sarsıntalarına değil de kalıcı kent değişiklikleri için odaklanma noktaları ne olmalı? Eğer 21. yüzyılın kentsel sarsıntıları tam anlamıyla anlaşılırsa, keşfedilmemiş arazilerin araştırılmaya ihtiyaçları var.

Londra Uluslarası Araştırma Enstitusü’nden John Harrington’a göre Çin’de 125 milyon insan tarımsal bölgelerden kıyı şehirlerine göç etti. Bu da iş gücünün %25’i demek ve Harrington bekleyen %25’lik bir kitlenin de bulunduğunu söylüyor. Çin’deki fosil maden tüketiminin artışı, senede sayısı 3-6 milyon bulan yaşamlara bedel oluyor. Görülen şu ki; 2025 yılı itibariyle Asya, katı atık yönetim sıkıntısında artış yaşayacak.

Yakıt Kullanımı
Yakıt kullanımı, ekolojik bağlamda şehir yerleşimi ve kırsal yaşamın karşılaştırılmasında uygulama ve deneylerle kanıtlanmış olarak kentsel kirlilikle yakından bağlantılı. 2002 yılında Ulusal Birleşmiş Gelişim Programı (UNDP) Çin’de yaptığı İnsan Gelişim Araştırmaları Raporu’na göre kırsal yerleşimler kentsel yerleşime oranla %40 daha az ticari enerji tüketiyor.


Ağaç yakılmasındaki biyokütle oranına bakacak olursak kırsal çevredeki ortalama insan, şehir yerleşimindeki insana oranla 1/3 daha fazla enerji tüketiyor. Görünüşte kırsal yerleşim küresel iklim değişikliklerinde kentsel yerleşimden daha fazla katkıda bulunuyor, fakat denklem enerjinin nasıl üretildiğiyle bağlantılı.

Genel olarak, kentlerde yaşayan insanlar kırsal kesime oranla daha fazla ulaşım ve enerji sistemlerini kullanıyor. Ulaşım ve enerji sistemlerinin kullanılmasının yanı sıra popülasyonun artması ve ekominin büyümesi şehirleşmedeki farklılaşmada diğer trendler.

Zenginlik İçin Kurallar
“Şehir çevresi” hakkında konuşmak basit olarak “hangi şehir” sorusunu aklımıza getiriyor.

Londra ve Tokyo’da son 50 yılda hava kalitesinde artış oldu. John Harrington’a göre hava kalitesinin artışında Delfi şehrinde motorlu araçlarda sıvılaştırılmış petrol gazı (LPG) kullanımı örnek olarak verebilir. Geleneksel olarak ilk önce büyü sonra temizlersin paradigmasından sürdürebilir büyüme paradigmasına doğru uzaklaşırken karşımıza sorunlar çıkıyor. Son zamanlarda “sürdürülebilir kentler” anlayışı akademik birimler tarafından önemsenmiyor. Avusturalyalı bir grup, ekolojik ölçüm çizelgesi kapsamında “the Halifax EcoCity Project” adı altında bir çalışma yürüttüler. Sürdürebilir kentsel gelişim projesine göre temel unsurları;

- Çıkardığı ısı, çevresindeki alandan ölçülebilir derecede daha fazla olan endüstri ya da iskan bölgelerinin ıslah edilmesi ve havadaki karbondioksidin yakalanıp etkisiz hale getirilmesi amcaıyla kirliliğe karşı filtre görevi görecek olan kapsamlı bitki örtüsü kullanımı,
- Su ve atıklarının tekrar dönüşümle arındırılması,
- %100 Yenilenilebilir enerji kaynakları,
- Şehir sınırlarına bağlı olarak arazilerin yanında tükenmemiş sürdürebilir besin kaynakları oluşturuyor.

Binaların ve peyzajın nasıl yapıldığı, peyzaj uygularımının iklimlendirmede yeterlilik gösterip göstermemesi şehir planlanmasında büyük etkilere sahip.



Şehrin Dilimleri
Londra Ekoloji Merkezi eski yöneticisi ve Londra Üniversitesi misafir profesörü David Goode şehir planlamasında yeşil alanlara, vahşi hayata ve akarsu kaynaklarına önem verilmesi insan hayatının doğal çevre içerisinde devamı için büyük fayda içeriyor ve dünya popülasyonun yarısından fazlası kentsel alanlarda mevcut gösteriyorsa, çeşitli ekolojik alanların yaratılması gerektiğini vurguluyor.

Fiziksel ve zihinsel gelişimde yeşil doğal alanların yararı bir çok araştırma ile açıklığa kavuşturuldu. Yaratılan alanlar gerçek mi, ya da sadece tasarlanmış ve planlamış imitasyon mu?

Çoğu kırsal yerleşim, yüzyıllar boyu süregelen doğal tarımsal alan kavramından uzak, kuş seslerinin duyulmasının zorlaştığı geniş kırlık arazi kavramına daha yakın. Fakat gerçekte insanlar Güney Amerika ve Asya’daki geniş yeşil doğallığın bulunduğu alanlara akın etmiyor. Ekonomik güçlerini ve sosyal güçlerini arttırmak için insanlar kent yaşamını tercih ediyor. Günümüzde toplumlar ekonomik çıkarları için çevre ilerlemesini ihmal ediyor.