Haberler

Ankara'nın Kimliksizleşme Süreci

Tarih: 12 Temmuz 2006 Kaynak: Birgün Yazan: Osman Balaban
Ankara'nın kent gündemini, son birkaç aydır, iki konunun oluşturduğunu söylemek mümkün. Atatürk Orman Çiftliği'ne ilişkin yeni yasal düzenleme ve tarihi Havagazı Fabrikası'nın yıkımı. Son yıllarda Ankara'da gündeme gelen her olayda olduğu gibi bu iki olayda da Büyükşehir Belediyesi ile başta meslek kuruluşları olmak üzere çeşidi sivil toplum örgütleri karşı karşıya geldiler. Bu karşı karşıya gelişin Melih Gökçek'in belediye başkanı olduğu günden beri devam ettiğini söylemek yanıltıcı olmaz. Bu durumun en önemli nedeni hiç kuşkusuz Gökçek'in demokrasi ve kent yöneticiliği anlayışının nevi şahsına münhasır mahiyetidir. Kenti yönetme meselesini, kente ilişkin her türlü kararı kendi başına ve kişisel estetik anlayışı çerçevesinde verme yetkisi ve demokrasiyi de seçimden seçime bu yetkiyi tazeleme prosedürü olarak algılayan bir başkanın, ortaya attığı projelere ve giriştiği uygulamalara karşı geliştirilen eleştirileri ve dile getirilen tepkileri dikkate almasını beklemek mümkün değil. Ancak bir belediye başkanının da kişisel ihtirasları çerçevesinde kenti adeta kendi oyun alanına çevirmesine ve kentin kimliğini oluşturan temel değerleri adeta yok etmeye kalkışmasına herkesin seyirci kalmasını beklemek de aynı derecede olanaksız. Gerek AOÇ gerekse de Havagazı Fabrikası özelinde yaşanan olayları da tam bu minvalde yani kente kimliğini kazandıran ve geçmişten gelen değerlerin yitirilmesi noktasında değerlendirmek gerekiyor.

Melih Gökçekli Yıllar
Melih Gökçek iktidarında geçen yıllar, bilinçli ya da bilinçsiz, Ankara kentini giderek artan bir biçimde bir kimliksizleştirme sürecine dönüştü. Hitit Güneşi olan kent amblemi ile pek çok cadde ve sokak isminin değiştirilmesi ile başlayan ve kavuğunda lokanta olan devasa Nasreddin Hoca heykeli dikme, Altındağ'ın tepesine büyük uçak maketi kondurma gibi 'proje' tehditlerini de içeren bir süreç bu. Böylesi bir sürecin bugün geldiği noktada ise, Atatürk Orman Çiftliği'nin söz konusu alanda 'Safari Park' yapılması için Büyükşehir Belediyesi'ne devredilmesi ile tarihi Havagazı Fabrikası'nın yıkılarak yerine muhtemel bir iş merkezi yapılması var.

Kentleşmeye Öncülük Etmek
Ankara'yı Türkiye'nin diğer kentlerinden ve hatta dünyadaki pek çok kentten ayıran bir özellik var. 1923 yılında başkent ilan edildiğinde küçük bir Anadolu kasabası olan Ankara, bu kararın ardından "Anadolu'nun kentleşmesine öncülük etmek, örnek nitelikte modern ve çağdaş bir yaşam ortamı oluşturmak ve yeni kurulan Cumhuriyetin başarılarını sembolize etmek" [1] hedefleri doğrultusunda bir anlamda yoktan var edilen bir kent olmuştur. Ömrünü adeta Ankara'ya adamış olan rahmetli Gönül Tankut Hoca her fırsatta Ankara'nın Islamabad, Canberra ve Brasilia ile birlikte 20. yüzyılın planlı başkenderi olarak ayrı ve özel bir yeri olduğunu vurgulardı[2]. Bu ayrı ve özel yerin bir diğer ifadesi de, Ankara'nın yeni kurulan cumhuriyetin yalnız başkenti değil aynı zamanda mekansal projesi olmasıdır. Bu yüzden, Ankara'da o dönemden günümüze kalan mekanların her birisinin dönemin kendeşme anlayışı açısından örnek teşkil etme ve cumhuriyetin hedeflediği modern kent yaşamının mekansal sembolleri olarak anlamları bulunmaktadır.

Gençlik Parkı, bir sosyalleşme ve rekreasyon ortamı sağlayan büyük bir kent parkı, gar binası hem kentin dışa açılan kapısı hem de Ankara'ya gelenlerin kent ile buluşma noktası olarak anlam taşırlar. AOÇ ve Havagazı Fabrikası da benzer anlamları olan ve cumhuriyetin mekansal projesi olarak tasarlandığı dönemlerden Ankara'ya miras kalan değerlerdir. Dönemin modern tarım tekniklerinin uygulama alanı ve büyük bir mesire yeri olarak Atatürk Orman Çiftliği, cumhuriyetin tarım ve tarımsal üretim ile ormancılığa verdiği değerin ve anlamın mekansal ifadesidir. Cumhuriyetin ilk sanayi tesislerinden birisi olan Havagazı Fabrikası'nın da benzer şekilde dönemin sanayileşmeye verdiği önemin bir sembolü olarak algılanması gerekir.

Geçmişle Bağ Kurmak
Dünyanın medenice yönetilen ve geliştirilen pek çok kentinde, o kentlerin geçmişi ile bugünü arasında bağ kuran ve kimliğinin önemli parçalarından olan bu türden mekansal değerlere özel önem verilmekte, bunlar ruhlarına aykırı olmayan düzenlemeler ile yaşatılmakta ve böylelikle de buraları ziyaret edenlere geçmişi öğrenme ve hatırlama imkanı yaratılmaktadır.

Ankara'da ise yıllardan beri kentin kimliğinin önemli parçaları olan mekanların kaderlerine terk edilerek birer mezbeleliğe dönüşmesi beklenmekte, sonra da içinde bulundukları kötü durum gerekçe gösterilerek buraların yıkılması ya da özüne aykırı biçimlerde dönüştürülmeleri gündeme getirilmektedir. Atatürk Orman Çiftliği'nin mevcut halinin oldukça sorunlu olduğu bir gerçektir. Tıpkı Havagazı Fabrikası'nın yıkılmadan önce bir mezbeleliğe dönüşmüş olduğu gerçeği gibi. Ancak her iki durum da, bu alanlara yönelik yanlış tutumların yıllardan beri süre-gelmesinin sonuçlarıdır.

AOÇ'nin sorunlu halinin çözümünü, buranın tarımsal üretim merkezli bir mesire yeri olma ve cumhuriyetin kuruluş dönemlerinden kalan bir kentsel miras olma niteliklerini değiştirmeden bulmak gerekir. Havagazı Fabrikası'nın da bakımsız bırakılarak bir mezbeleliğe dönüşmesini burayı yıkmanın gerekçesi yapacak bir fırsatçılık yerine, Ankara'ya 66 yıl hizmet vermiş bu yapıyı sağlıklılaştırıp bir müzeye dönüştürerek yaşatma duyarlılığını ve vefasını göstermek gerekirdi.

Tartışma Çok Boyutlu
Son olarak belirtilmesi gereken bir husus da yukarıda yapılan tartışmanın aslında yalnızca Ankara'ya özgü olmadığıdır. Türkiye'de, özellikle son 3 - 4 yıldır, kentlere çöreklenen şehircilik karşıtı bir tüccar yaklaşımın yarattığı tahribatı hemen her kentte görmek mümkün. Bu tahribat Ankara'da son birkaç aydır AOÇ ve Havagazı Fabrikası örneklerinde, cumhuriyet dönemi şehirciliğinin ürettiği kültür ürünlerinin [3] ve Ankara kentinin kimliğinin yok olması biçiminde karşımıza çıkıyor.

[1] Tekeli'den aktaran Altaban, Özcan (1998), "Cumhuri-yet'in Kent Planlama Politikaları ve Ankara Deneyimi", 75. Yılda Değişen Kent ve Mimarlık İçinde, 41-64, Tarih Vakfı Yayınları.

[2] Tankut, Gönül (1988), "20. Yüzyılın Planlı Başkentleri: Canberra, Ankara, Brasilia, Islamabad", ODTÜ Gelişme Dergisi, 15(1-2); 129-150.

[3] Şehirciliğin, bir kültür ürünü üretme sorunsalı üzerine oturması gerektiği tartışması için bakınız: Günay, Baykan (2003), "Şehircilik: Bir Kültür Ürünü Üretme Sorunsalı", 8 Kasım Dünya Şehircilik Günü 27. Kolokyumu Bildiriler Kitabı, 1-17, TMMOB Şehir Plancıları Odası Yayını
Takvim
<<Mayıs 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
            1
2 3 4 5 6 7 8
9 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
30 31          
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.