Haberler

Karayolları 17. Bölge Müdürlük Kompleksi Üzerine Mehmet Konuralp ile Söyleşi

Tarih: 23 Ağustos 2006
Temeli 1972'de atılan ve birkaç etapta yapımı gerçekleştirilen Karayolları 17. Bölge Müdürlük Kompleksi, Türkiye'nin Çağdaş Mimarlık Tarihi içinde önemli bir bina. Binada bir çok yapı bileşeni ve malzemesi özel olarak üretilmiş ve ilk kez kullanılmış. Dahası bina Türkiye'de asma cephenin deneyimlendiği ilk yapı ve Türkiye'de tescillenmiş birkaç çağdaş mimari eserden biri. Yaklaşık bir yıldır yıkılması gündemde olan yapının mimarı Mehmet Konuralp ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Binanın her ne kadar yıkılacağı söylense de Mehmet Konuralp tescilli olduğu için bunun imkansız olduğunu düşünüyor.

Semah Akdoğan: 17. Bölge Karayolları Müdürlüğü Kompleksi’nin yapıma başlama sürecinden biraz bahsedebilir misiniz?

Mehmet Konuralp:
Karayollarının, 17. Bölgesinin köprü ve bölgesinin ihtiyaçlarına cevap verebilmesi için metropol planlama bağlamında yönetim binaları yapıldı. İlk olarak küçük binaları yaptık, daha sonra ihtiyaç nedeniyle 17. Bölge Müdürlüğü’nün şu anda eski eser olarak korumaya alınan binası inşa edildi.

SA: Sizce neden şu anda binanın ihtiyaçlara cevap veremediği düşünülüyor ve yıkım kararı alındı?

MK:
17. Bölge Karayolları Müdürlüğü Binası’nı yıkamazlar çünkü yapı, Anıtlar Yüksek Kurulu tarafından koruma altında. 2004 senesinde 3. koruma kurulu tarafından bu bina, ulusal mimari örneği olarak korumaya alındı. Yıkılması mümkün değil, 17. Bölge’nin de böyle bir ihtiyaç sıkıntısı çektiği kesinlikle doğru değil.

SA:Tescil ettirdiğiniz başka yapılarınız da var mı?

MK:
Hayır. Zaten Türkiye’de modern mimaride tescil almış çok nadir bina vardır. Hatırladığım kadarıyla bir veya iki tane Sedat Hakkı Eldem çalışması var. Bir de benim Karayolları binam var. Onun dışında bir iki tane daha çalışmayı koruma altına almaya çalışıyorlar.

SA: Binanızın tescillenme sürecinden biraz bahsedebilir misiniz? Kaç senelik ve hangi koşullardaki binalar tescillleniyor?

MK:
Seneyle ilgili değil. Yapılan binanın sivil yapı örneği ve ulusal mimariyi temsil etme ağırlığının çok yüksek olması gerekiyor. Zaten Anıtlar Kurulu’nun bu konudaki kararı var.



SA: Kent merkezinde ya da kent çeperinde şehri büyütmek için, şehrin dokusuna zarar veren, maddi çıkar odaklı yapılaşma için; dönemi için önem teşkil eden binaların yıkılma kararıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?

MK:
Şehrin göbeğinde böyle bir yerde rant peşinde devlet kavramını bu şekilde görmek üzücü tabi. Devlet son derece ucuz ve ticari; Karadeniz’li müteahhitlerin pazarlamalarından daha farklı olmayan ikinci sınıf tüccar görünümü veriyor. Şu anda buna karar vermeye çalışan ya da bundan rant elde etmeye çalışanlar var. Ayrıca devletlerin, toplumların menfaatleri hükümetlerinin rant peşinde koşmaları ile orantılı değildir. Burasının bir milli park olarak değerlendirilmesi; hatta içinde benim yaptığım bazı binalara da yeni fonksiyonlar yükleyerek -tescilli olan değil, tescilli olmayan- kullanmaları bence çok daha akılcı olurdu. Ama bu şekilde değerlendirilmedi.

SA: AKM Binası ya da Yeşilköy Atatürk Havalimanı için de yıkım kararı alınmıştı. Şu anki iktidarın, dönemini iyi temsil eden Cumhuriyet Sonrası yapılarına karşı bir tavrı var diyebilir miyiz?

MK:
Tavır değil. İnsanlar oralardaki toprağın arsa değeri ve üzerine yapacakları yenilemeden menfaat sağlayacakları inançlarından dolayı; ucuz bir bakkal dükkanının hesabından da öte, ucuz hesapların peşinde koşuyorlar. Bundan dolayı. Yoksa AKM’nin yeri tabii ki çok kıymetli olduğu için AKM kötü gözüküyor onlara. AKM güzel ya da çirkin diye tartışmıyorum ama her güzel veya her değeri fazla olan yeri yıkıp onun yerine birşey pazarlamak, Araplar’a, Arnavutlar’a yer aramak bence hükümetin işi değil ayrıca da İstanbul’un içinde değil de İstanbul’un dışında yeni şehirler kurmakla yükümlü olsalar daha başarılı bir planlama yaparlar. İzlediğim kadarıyla İstanbul’un dışında sadece konut binaları yapılıyor, başka birşey yapılmıyor. Dolayısıyla bu trafik ağırlığı daha da artıyor. Yeni arterlere ihtiyaç duyuluyor. Yeni yolların yapılması gündeme geliyor. Onun yerine yeni yerleri iş ve yaşam bütünlüğünü düşünerek yeni bölgelere kaysalar, insanları da oralarda stabilize edip çok daha az bir trafik problemini yaratmış olurlar. Bakıyorsunuz sadece, Ataşehir, şehir dediği sadece konut.

Dünyada yok böyle birşey. Hiç böyle bir örneği yok. Belki de Eyfel Kulesi’nin yerine, Eyfel Kulesi’nden çok daha fazla rant sağlayabilecek birşey konabilirdi. Kentlerin bazı sembolleri vardır. Bunlar parayla ölçülmez. Sultanahmet Camisi’ni de yıkıp yerine çok daha fazla para getirecek birşey yapmak mümkün böyle düşünürseniz.

O zaman daha fazla rant sağlayabileceğin herşeyi yıkıma sokmak sonucu çıkıyor. O zaman çıkalım sokağa “Buranın artık değeri bunun üç katına çıkmış. Hadi onu yıkalım, bunu yıkalım.” O zaman bence valinin konağının da burda olmasına gerek yok. Vali Konağı da Nişantaşı’nda. Onu da götürelim başka yere. Orayı da verelim. Nasıl olsa para kazanmayacak mıyız? Bir Mahmutpaşa tezgahtarının veya bir sokak satıcısının zihniyetiyle bir toplumun yönlendirilmesi bir tek şu anda Türkiye’de var. Bir de belki birkaç diktatörlükte vardır. Böyle birşey yok dünyada. Yarın rantı yüksek, onun için bunun üstündeki kötü, bunu yıkalım hemen bunun yerine daha başka birşey yapalım. Yok böyle birşey. Dünyada görülmemiş bir ayıp bu.

Afife Batur da Karayolları sahasının DOCOMOMO olarak korunması, yapılacaksa da bir park haline dönüştürülmesi konusunda çok uğraştı. Yüksek yapı silüeti daha fazla bozar. Ayrıca orasının dolgu toprak olduğunu da unutmamak lazım. Dolgu toprakta yüksek kat çıkmak da yanlışların başı.
YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Takvim
<<Nisan 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
        1 2 3
4 5 6 7 8 9 10
11 12 13 14 15 16 17
18 19 20 21 22 23 24
25 26 27 28 29 30  
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.