Toplantıda genel olarak şu konuların üstünde duruldu:
- Mesleki ve ticari açıdan zamanlama nasıl olmalı?
- Ofis yönetmek bununla beraber insan ve proje yönetmenin ne gibi zorlukları vardır?
- Ofisin bir hedefi olmalı mı?
Katılımcılar ofis açma sürecinin aslında mimarın kendi mimari fikirlerini ortaya koymanın vakti geldiğini düşünüp kendini hazır hissetmesinden geçtiğini söylediler.
Ofis sahibi genç katılımcılar okul ile çalışma hayatının aslında çok farklı olduğunu okuldaki kalem, kağıt ve insan üçlüsüne ek olarak iş hayatında yaşayarak öğrenilebilecek olan işi alma süreci, müşteri diye tanımladığımız işverenlerle ilişki, işin sürdürülebilirliği ve mali hesapların da, mimar tarafından yönetilmesi gereken etkenler olduğunu söylediler. Bunun yanında koyulan kurallar çerçevesinde çalışma gibi bir lüksün olduğunu da eklediler. Beğenmeyerek yapılan işlerin bile süreci öğrenmek açısından mimara katkısının büyük olduğu ve büyük - küçük yapılan her işin mimara bir şeyler kattığı konuşuldu.
Toplantıda bunların yanı sıra mimarlar, çalışma ortamlarını ofis sisteminin dışına çıkarıp alternatif, kendi kendine yeten, ayrı insanların aynı mekanı paylaşarak çeşitli işler yaptığı, projenin büyüklüğüne göre büyüyüp küçülebilen esnek oluşumlara gidilebilir mi? sorusuna cevap aradılar.
Yurtdışındaki büyük ofislere nazaran Türkiye’deki mimarların küçük ölçekli ofislerini büyütüp büyütmemek konusunda ise kaygıları var. Büyüyen bir yapının hantallaşacağını, zamanla sizin besleyeceğiniz dev bir organizma olacağını ve verimli olamayacağını düşünüyorlar. Bu konuyla ilgili katılımcılar genel olarak proje bazlı olarak büyüyüp küçülmeyi tercih ettiklerini söylediler.
Mimarın işinin aslında hayal üretip hayal satmak olmasından ve elde somut bir kanıtının bulunmamasından dolayı bazen işverenle sorunlar yaşanabiliyor. İşverenle ilgili sorunlarda ise görev yine mimara düşüyor. İşverenin aslında ne istemesi gerektiğini öğrenmeye geldiğini, mimarın doğru olduğuna inandığı bir şeyi işverene de doğru şekilde ifade etmesiyle ortak bir yol bulunabileceği söylendi.
Katılımcılar ofisi yönetmenin formüle edilebilir bir şey olmadığını bunun eğitiminin verilmesinin de yanlış olduğunu düşündüklerini söylediler.
Sonuç olarak mimarlık yapmanın tek yolunun ofis açmaktan geçmediği, mimarlığın devlet ve özel kurumlarda ya da akademisyen olarak da icra edilebileceği önemli olanın mimarın mimari kimliğini her türlü çalışma ortamında ortaya koyabilmesinin gerektiği konuşuldu.
Arkitera Platform 2006’da yer alacak diğer tartışma başlıkları;
Gayrimenkul Sektöründe Mimar Olmak
01 Kasım 2006
Moderatör: Gülfidan Cansızoğlu
Davetli tartışmacılar: Yasemin Gün Altay, Rezzan Gülsun Kurt, Birhan Yıldız, Aydın Yurdum
Takım Oyunu
15 Kasım 2006
Moderatör: Eylem Erdinç
Davetli tartışmacılar: Murat Cengiz, Mehmet Emin Çakırkaya, Mert Eyiler, Gonca Çırakoğlu
Okula devam
29 Kasım 2006
Moderatör: İpek Akpınar
Davetli tartışmacılar: Özgür Bingöl, Ela Çil, Hüseyin Kahvecioğlu
Mimarlığı Yazanlar
13 Aralık 2006
Moderatör: Kuyaş Örs
Davetli tartışmacılar: Henüz Belirlenmedi
Mimarlık ve Kültürel Aktivizm
20 Aralık 2006
Moderatör: Pelin Tan
Davetli Tartışmacılar: Emre Erkal, Güven İncirlioğlu, Işıl Baysan Serim
YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!