Haberler

Ankara'da makyaj mı aktı yoksa Gökçek mi haklı?

Tarih: 9 Kasım 2006 Kaynak: Birgün Yazan: Osman Balaban
Ankara'da birkaç hafta önce epey şaşaalı bir açılış töreni vardı. "Başkentin, hatta Türkiye'nin giriş kapısı olarak" tanımlanan Esenboğa Havaalanı yolu Başbakan'ın da katıldığı bir törenle kullanıma açıldı. Bilmeyenler için belirtelim; Ankara Büyükşehir Belediyesi, kent merkezini Esenboğa Havaalanına bağlayan yolun 15 kilometrelik bölümünde bir süredir devam etmekte olduğu "yol genişletme ve yeniden düzenleme" çalışmalarını tamamladı. Açılış da yolun yenilenen bu bölümü için yapıldı.

Açılış töreninde konuşma yapan Başbakan Erdoğan ile Büyükşehir Belediye Başkanı Gökçek, havaalanı yolunda yapılan bu çalışmanın önemini vurgularken hemen hemen aynı şeyleri söylediler. Ankara'ya gelen yabancıların havaalanından kent merkezine giderken gördükleri manzaranın ülkenin başkentine yakışır bir manzara olmadığını ve bu nedenle de protokol görevlilerinin karşıladıkları yabancı konukları, seyahat sırasınca meşgul ederek etrafı seyretmelerini engellemeye çalıştıklarını belirten Başbakan ve Başkan bundan sonra bu durumun değişeceğini, bu yol ile şeref duyacağımızı ve alnımızın dik göğsümüz de gergin bir biçimde bu yolda yabancılarla seyahat edeceğimizi ilan ettiler.

Yaşanabilir ve Sağlıklı Kentler
Konuklarımızı düzgün ve temiz bir ortamda ağırlama düşüncesi, kendimizi onlara yalnız sözle değil yarattığımız ve kullanmakta olduğumuz mekanlardaki nitelik ve özenle de tanıtma çabası hiç kuşkusuz son derece olumlu bir yaklaşımdır. Ancak bu yaklaşımın seçici bir biçimde uygulanmaması kaydıyla. Kentin resmi yabancı konuklarının gezdiği bölgelerini 'misafir odası' mantığıyla makyajlayıp, düzenlemek yerine kenti bilimsel yöntemle planlayarak düzenlemeyi ve kentteki tüm sorunları benzer bir tarzda ele alarak gidermeyi hedeflemeliyiz. Bir başka ifadeyle, yabancı konuklara etrafı gecekondudan arındırılmış 15 kilometrelik temiz ve geniş bir asfalt zeminden çok, yaşanabilir, sağlıklı ve düzgün tasarlanmış kentler oluşturabil-meliyiz. Eğer önümüze böylesi bir hedefi koyuyorsak, Ankara'da yapılacak çok fazla iş ile çözülmesi gereken çok fazla sorunun olduğu muhakkak. Bu sorunlardan bir tanesi ve hatta önemli bir tanesi de bu şaşaalı açılış töreninden kısa bir süre önce karşımıza çıktı.

Eylül ayından itibaren yaşanan yağışlı günler, Ankara'nın ne denli ciddi altyapı sorunları ile karşı karşıya olduğunu gösterdi. Özellikle 24 ve 29 Eylül günlerinde yağan yarım saatlik yoğun yağışlar sonunda kentte yaşam adeta felce uğradı. Atık suyu ve yağmur suyunu tahliye etmesi için döşenen mazgallar adeta fıskiyeye dönüştüklerinden göle dönüşen yollar ve altgeçitlerde araçlar ve insanlar mahsur kaldılar.

"Ne Yapalım, Avrupa'da da Böyle"
Yaşanan bu olumsuz tabloyu aktaran haber ve yorumlar karşısında Belediye Başkanı Gökçek'in nasıl bir açıklama yapacağı bazılarımız açısından merak konusu olmuştu. Ankara'daki Belediyelerin faaliyetleri hakkında bilgilendirme yayın organı olarak tarif edilen Büyükşehir Ankara başlıklı derginin 100. sayısında Melih Gökçek'in yaşananlar hakkındaki görüşlerine yer verilmiş. Basına da yansıyan tepki ve haberleri "yargısız infaz" ve "insafsızlık" olarak değerlendiren Başkan Gökçek tüm yaşananların nedeni olarak Ankara'ya son 10 yılın en yüksek yağışının düşmüş olmasını gösteriyor. Aynı haberde Melih Gökçek ayrıca böylesi yoğun yağışlar sonunda bu tür durumların yaşanmasının normal olduğunu, hatta gelişmiş ülke kentlerinde de yoğun yağışların ardından benzeri durumların oluştuğunu belirtiyor. Haber verildiği sayfalarda "gelişmiş ülkelerde de aynı durumlar oluyor" tezini doğruladığı izlenimi yaratan ve bazılarının üzerinde Almanya ile İsviçre yazan fotoğraflara da yer verilmiş.

Öncelikle belirtmek isterim ki, 24 ve 29 Eylül günlerinde Ankara'daki yağışı, yağış sırasında ve sonrasında ortaya çıkan durumu gören birisi olarak, ben bulunduğum gelişmiş ülke kentlerinde böyle yağışların ardından böyle durumlara tanıklık etmedim. Bir yıla yakın süre yaşadığım İngiltere'de yoğun yağışlı çok gün gördüm ama hiç birisinde Ankara'dakine benzer bir manzara oluşmadı. Peki belediyenin yayın organında yer verilen resimler ile "gelişmiş ülkelerde de aynı durumlar oluyor" tezini nasıl açıklayacağız?

Altyapı Sorunu
Gelişmiş ülke kentlerinde, özellikle de bazı Avrupa ülke kentlerinde sözü edilen resimlerde belirtilen durumlar elbette olmuştur. Avrupa ülkelerinin pek çoğu ciddi bir biçimde sel afeti riski altındadır ve yakın geçmişte de bazı Avrupa kentlerinde ciddi zararlara neden olan sel afetleri olmuştur. Bunların başında 2002 yılında yaşanan, Elbe Nehr'inde suların aşırı yükselmesi ile sonuçlanarak nehrin güzergahında yer alan kentlerin çoğunda ciddi hasara neden olan ve 2002 Elbe Taşkını olarak literatüre geçmiş olan sel afeti gelir. Zaten Belediyenin yayınında yer alan resimlerin çoğu da başta 2002 Elbe Taşkını olmak üzere bu tür sel afetleri sonucu oluşan görüntülerdir. Ancak bunlar ile Eylül ayı sonunda Ankara'da yaşanan durum arasında doğrudan bir benzerlik kurmak oldukça zor. Ankara'da kentsel yaşamı adeta felç eden olay yarım saat süren yoğun bir yağışın kente bıraktığı suyun, kentin altyapı sistemi ile doğal zemini (kentte beton olmayan açık toprak alanlar) tarafından tahliye edilememesi nedeniyle yollarda ve alt geçitlerde birikmesidir. Oysa Avrupa kentlerinde sözü edilen türden sel afetlerinin oluşmasına neden olay yarım saat süren son bir kaç yılın en yoğun yağışı değil çok uzun yıllardır görülmeyen miktarda bir yağış durumunun günlerce sürmesi ve bunun bazı nehirlerin yatağı boyunca aşırı su birikimine neden olmasıdır. 2002 Elbe Taşkını'nda 100 yıldan fazla süredir görülmeyen miktarda bir yağış durumu söz konusudur ve bu durumun bir afete dönüşmesine neden olan süreç 10 günden fazla sürmüştür. Bu taşkının ardından yapılan bilimsel ve akademik tartışmalarda küresel ısınmaya ve bunun sonuçlarına dahi vurgu yapılmaktadır.

Böylesi tartışmaları beraberinde getiren afet durumlarının sonuçları ile bizim yaşadığımız kısa süreli yoğun yağış durumlarının sonuçları arasında benzerlikler kurarak vakit kaybetmeye ve varolan sorunlarla yüzleşmekten kaçmaya devam edersek "muhteşem Esenboğa yolundan" gururla taşıdığımız konuklarımızı kent merkezinde suların dibine gömme riskini ortadan kaldıramayız.

Bir kent için yaşamsal önem taşıyan hususların başında altyapının geldiği, etkin bir altyapı sistemi kurmanın pahalı olduğu kadar sağlıklı kentsel çevreler oluşturmak için olmazsa olmaz koşullardan birisi olduğu, örneğin bir kentin altyapı sisteminin atık suyu ve yağmur suyunu tahliye edemez hale geldiğinde o kentin içme suyunun kirlenmesinin de kaçınılmaz hale geleceği gerçeklerini hatırlayarak kentlerimizin gelişiminin yönlendirilmesinde (bilimsel veriler ve yöntemlerle geliştirilen) planlamayı bir araç olarak kullanmaya başladığımızda herkese karşı başımızı dik tutabiliriz.
Takvim
<<Mayıs 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
            1
2 3 4 5 6 7 8
9 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
30 31          
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.