Haberler

Spectacular City

Tarih: 9 Kasım 2006 Yazan: Emine Yılmazgil
 
Jules Spinatsch
 
Sergiden Görüntüler
23 Eylül’de NAi’de açılan ‘Spectacular City’ adlı sergi, son on yıl içerisinde çekilmiş, konusu şehir / mimari / insan yapımı çevreler olan fotoğraflardan oluşuyor. 30 fotoğrafçının yüze yakın eserinin toplandığı sergide kentsel fotoğrafçılığın son dönemdeki en seçkin örneklerini görmeninin yanısıra yakın zamanda yaşanan kentsel değişimlere de tanık oluyoruz. 27 Ekim 2006’da, beş buçuk yıldan beri başında olduğu NAi’deki görevindeki ayrılacak olan Aaron Betsky, yaptığı son açılış konuşmasında “günümüzde en iyi mimarlığın inşa edilen değil, fotoğraflanan mimari olduğunu” söyledi. Kürator Emiliano Gandolfi ise konuşmasında sergideki fotoğrafların, gözlerimizle algılayamayacağımız şehirleri, yapılı çevrelerin farklı yüzlerini, bize gösterdiğini belirtti.

Kentsel fotoğrafçılığın geçmişine baktığımızda, başlangıcından beri iki farklı yönde ilerlediğini görüyoruz. 19. yy.’da çok yaygın olan, ‘topoğrafik yaklaşım’ diye adlandırılan ilk tutum, panoramik bir bakış açısından, odağın yapılarda ve yapıların çevresi ile ilişkisinde toplandığı fotoğraflardan oluşuyor. Teknik zorunluluklar yüzünden hareketsiz nesnelerin konu olarak tercih edildiği bu fotoğraflarda insana rastlamak pek mümkün değil. İkinci tutum ise, 1930’lardan 1960’lara kadar en yüksek dönemini yaşayan ‘sokak fotoğrafçılığı’ idi. Teknik gelişmeler sonucunda, kamera boyutlarının ufalması ile hareket kabiliyetini artıran fotoğrafçı sokak yaşamının içerisine girdi. Kentsel yaşamı sokak seviyesinden gösteren fotoğraflardan oluşan bu yaklaşımın en önemli faktörü, modern metropolün oluşturduğu fonda gezinen “insan”dı. Bu dönem boyunca topoğrafik fotoğrafın yaygınlığı azaldı; bu tip fotoğrafları ancak özel amaçlara hizmet veren alanlarda, örneğin mimarlık dergilerinde görmek mümkündü. Ancak 1960’ların sonuna yaklaştığımızda fotoğraf makinalarının kullanımı ve fotoğrafın çoğaltılması yaygınlaştıkça sokak fotoğrafçılığı da görkemini yavaş yavaş yitirmeye başladı.

 
Andreas Gursky, Avenue of the Americas
 
Thomas Ruff, Nachte Serisi
1975’de açılan “New Topographics: Photographs of a Man - Altered Landscape” adlı sergi ‘kent fotoğrafçılığı’ için bir dönüm noktası niteliğindedir. Bu sergiye katılan genç fotoğrafçılar, sanat için sadece ‘güzel’ manzaraları görüntülemeye karşı çıkıyorlardı. ‘New Topographics’ diye adlandırılan grubun içerisinde Bernd ve Hilla Becher, Lewis Baltz, Robert Adams, Stephen Shore gibi isimler vardı. Onlar yoğun kent merkezlerinin yerine, tenha mekanları, yeni gelişmeye başlayan kenar yerleşimleri, endüstri bölgelerini görüntülemeyi tercih ettiler. Elbette ki bu tercih üzerinde değişen kentsel manzaranın büyük etkisi vardı. 1980’lerde fotoğraf makinalarının ve basım olanaklarının yaygınlaşması, 1990’larda ise dijital fotoğrafin çıkışı ile görüntü yakalama ve kaydetme sürecinde bambaşka bir döneme girildi. Büyük bir hızla yaratılıp, çoğaltılıp, dağıtılabilen görüntüler, hareketsiz görüntünün kendi anlamının sorgulanmasına yol açtı. Bu dönemde görüntü ile nesne arasındaki ilişkiler temelden değişti. Kentsel fotoğrafçılık alanında da gerçeklik ve temsil kavramları tartışılmaya başlandı. Artık hızla değişen kentsel manzaraları görüntülemek onlara yetmiyordu.

‘Spectacular City’ sergisine katılan fotoğrafçıların çoğunda ‘New Topographics’lerin etkilerini görmek mümkün. Yine de Emiliano Gandolfi’nin katalog yazısında ‘Post - Doc(umentary) Photographers’ diye adlandırdığı bu grubun, ‘New Topographics’den büyük bir farkı var. Onların farkı, ‘New Topographics’ fotoğrafçılarının eleştirel bir tutumla görüntüledikleri, göstermek istedikleri durumlara, tarafsızca yaklaşmaları ve yeni estetik parametreleri dahil etme çabaları. Bu sergideki fotoğrafçılar kentleri, bütün değişimleri ve yeni karakterleri ile kabul edip, bu durumu estetik bir nitelik olarak algılıyorlar. Fotoğraflara baktığımızda, objektiflerin genellikle şehir çeperlerinde gelişen, kentsel form ve fonksiyonlara sahip bölgelere çevrildiğini görüyoruz. Şehir merkezlerinin yoğunluğunun, monumental binaların, tarihi bölgelerin yerlerini her yerde karşılaşabileceğimiz, gündelik, genel mekanlar alıyor. Fakat bu gündelik hayatta karşılaştığımız mekanlar öyle şaşırtıcı ve farklı bir şekilde görüntüleniyor ki, bambaşka şehirler olarak karşımıza çıkıyor. Fotoğraflarda insanlara rastlamamamıza rağmen, izleyenlerde mekanlar terkedilmiş hissi uyandırmıyor. Çünkü görüntülenen kentsel yaşam değil, kentsel yaşamın kent üzerinde bıraktığı izler. Sergideki sanatçıların hepsi konu olarak kenti kullanıyor; kimileri kentlerin ruhunu ikonik olarak tasvir ediyor, kimileri kentsel dokunun analizi ile görsel bir araştırma yapıyor, kimileri ise şehrin kendi imgesi üzerine yorumlar da bulunuyor.

 
Sergiden Görüntüler
 
Edgar Clleijne, Facade
Sergideki sanatçılar arasından üçü, Struth, Gursky ve Ruff, Bernd ile Hilla Becher’in 1976 ile 1996 yılları arasında profesörlük yaptığı Düsseldorf Sanat Akademisi’nden mezun. Bu üç sanatçının tarzları her ne kadar birbirinden çok farklı olsa da, fotoğrafın bir belgeleme aracı olmasına karşı çıkmaları ile “Post - Doc Photographers’ın başını çekiyorlar. Çağdaş fotoğrafın en önemli isimleri arasında sayılan Andreas Gursky, fotoğraflarında, günlük yaşantımızın bir parçası olan mekanları, bağlamlarından ayırıp, nesneleri ikonlaştırmayı başarıyor. Bilgisayar ortamında dikkati dağıtacak bütün hatalardan arındırılmış fotoğraflar, gerçeküstü imgeler ve görünmeyen güçleri barındırıyor. Kariyerine iç mekan fotoğrafları ve portrelerle başlayan Thomas Ruff’un, kütlesel üretime referans vererek seriler halinde çektiği fotoğraflara derin bir anlam katmak gibi bir çabası bulunmuyor. Ruff’a göre fotoğraf gerçeği değil, sadece yüzeyleri yakalayabilir. Sergide, Amerikan Ordusu’nun Körfez Savaşı’nda kullandığı kızılötesi kamera ile Düsseldorf’daki orta sınıf konutları fotoğrafladığı ‘Nächte’ serisini görmek mümkün. Bunun yanısıra Olivo Barbieri’nin, Kent State Üniversitesi Mimarlık Fakültesi işbirliği ile gerçekleştirdiği, ‘site specific _’ başlığı altındaki çalışmalar sergideki en etkileyici eserlerden biri. İlk bakışta kusursuz birer maketi andıran bu imgelerin gerçek mekanların fotoğrafları olduğuna inanmak zor. Helikopterden tilt-shift lensli kamera ile kısmen odaklanarak çekilmiş olmaları alışılmadık bir perspektif yaratıyor. Bu perspektif fotoğraflardaki yapaylık hissini artırıyor. Francesco Jodice ve Armin Linke fotoğraflarında insanları görüntülemekten kaçınmıyorlar. Aynı zamanda bir mimar olan Jodice, fotoğraflarında şehrin paradokslarını, kentleşme ile bireylerin kenti kullanımı arasındaki ilişkileri araştırıyor. Burada sergilenen eserler, yaklaşık elli metropolde yaptığı çalışmalarını biraraya getirdiği ve halen üzerinde çalıştığı, ‘What We Want’ adlı projesinin bir parçası. Linke’nin çalışmalarını ise belli bir kategoriye sokmaya olanak yok. Yerel ve kişisel durumlardan büyük ölçekli ve köklü değişimlere kadar farklı konuları kapsayan çalışmalarını atlaslarda topluyor. Sergiye, 100 orjinal baskıyı kapsayan kitaplardan oluşan yerleştirmesi ile katılıyor. Frank van der Salm, fotoğraflarında izleyenin bakış açısı ile adeta oynuyor. Mimariyi anlamını bozarak kullanıyor; binalar ve kentler, geometrik formlar ve düzenlemeler olarak karşımıza çıkıyor. ‘Mirage’ adlı çalışmasında, ilk bakışta grafik kompozsiyon olarak görünen bir bina cephesi, bir adım geri çekilip bakıldığında içerisinde başka bir imgeyi barındırıyor. Michael Wesely ‘nin fotoğraflarında zaman kavramı bambaşka bir nitelik kazanıyor. Wesely, değişimin bir anda değil, bir süreç içerisinde olduğunu göstermeyi amaçlıyor. Yıllarca süren pozlamaya olanak sağlayan, kendi yapımı olan bir kamera ile, örneğin MOMA’nın üç yıl süren restorasyon ve ek bina çalışmasını, dijital teknoloji kullanmadan, bir kareye sığdırabiliyor.

 
Armin Linke yerleştirmesi
 
Armin Linke yerleştirmesi
Olivo Barbieri, Oliver Boberg, Balthasar Burkhard, Vincenzo Castella, Edgar Cleijne, Stéphane Couturier, Thomas Demand, Andreas Gefeller, Geert Goiris, Andreas Gursky, Naoya Hatakeyama, Todd Hido, Dan Holdsworth, Francesco Jodice, Aglaia Konrad, Luisa Lambri, Ine Lamers, Sze Tsung Leong, Armin Linke, Taiji Matsue, Karin Apollonia Müller, Bas Princen, Thomas Ruff, Frank van der Salm, Heidi Specker, Jules Spinatsch, Thomas Struth, Michael Wesely ve Edwin Zwakman’ın çalışmalarının görülebileceği sergi 7 Ocak 2007’ye kadar açık kalacak.

‘Spectacular City’ sergisine katılan fotoğrafçılardan bazılarının farklı eserlerini, 10. Venedik Mimarlık Bienali’nde, Arsenal binasındaki “Kentler, Mimarlık ve Toplum” sergisinde de görmek mümkün.
Takvim
<<Temmuz 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
        1 2 3
4 5 6 7 8 9 10
11 12 13 14 15 16 17
18 19 20 21 22 23 24
25 26 27 28 29 30 31
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.