Yeni mezun olmuş mimarların aklında hep aynı soru vardır. Peki ya şimdi ne olacak? Günümüz eğitim sisteminde ilk kez liseden mezun oldukları sırada geleceklerine dair ciddi bir yol ayrımı ile karşılaşmış ve mimarlığı meslek olarak seçmiş gençler kendilerini bir anda geleceklerine dair ikinci bir seçim yapmak zorunda oldukları bir dönemin içinde bulurlar. “Mimarlıkta Yol Ayrımları” ana başlığı altında toplanan 2006 Arkitera Platform toplantılarında, farklı alanlarda çalışan mimarlar, mesleki deneyimlerini ve seçmiş oldukları yolun güzel ve zor yanlarını gençlerle ve meslektaşları ile paylaşıyorlar.

29 Kasım tarihinde Avrupa Kültür Başkenti Ofisi’nde “Okula Devam” konu başlığı altında İpek Akpınar’ın moderatörlüğünde gerçekleşen toplantının tartışmacıları, İstanbulda kurumsallaşmış en eski üç okulu temsilen Özgür Bingöl, Ela Çil ve Hüseyin Kahvecioğlu’ydu. Mimari pratiğin içinde olmayı değil de okulda kalmayı tercih etmiş olan konuşmacılar, kişisel deneyimlerinden çıkarak sorulara verdikleri yanıtlar ile de tercih ettikleri alanın getirisini ve eksikliklerini tartıştılar.

Konuşmacılar, mezun olduklarında okulda kalmak dışında çok fazla seçenek aramadıklarını belirtirken, hepsinin akademisyenliği tercih etmelerin sebepleri farklıydı. Mesleğin yapısı gereği akademisyenliğin yanısıra mimarlık pratiğinin de sürdürülebilmesi, akademik ortamın bilimsel alanda yapılacak araştırmalar için en uygun ortam olması ve hocaların motive etmesi tercihin bu yönde yapılmasında büyük etken oluşturuyor. Konuşmacılar, akademisyenlik yaparken aynı zamanda yarışmalar ve benzeri projeler ile mimarlık pratiğine devam etmekte olduklarını söylediler.

Sürekli Genç ve Dinamik Bir Ortamda Üretim
Akademisyenliğin sanıldığının aksine rutin bir iş olmadığını belirten konuşmacılar, eğitimci kimlikleri sayesinde sürekli olarak genç insanlarla, yeni fikirler ile karşılaşmanın oldukça heyecan verici olduğunu söylerken bununla birlikte içinde bulundukları ortamda da yapılabilecek araştırma ve işlerin kapsamının oldukça geniş olduğunu belirttiler. Söz konusu olan mimarlık olunca, aslında dışarıda çalışan mimar ile okula devam eden arasında da büyük kopukluklar olmuyor. Her zaman büyük bir iletişim ve etkileşim söz konusu.

Bilinçli bir şekilde okula devam eden bir mimarın bu ortamda alabileceklerinin bitmediğini de sözlerine eklediler. Akademik ortamın etiğine ve gerekliliklerine uygun davranıldığı sürece herkesin kendine özgün bir iş tanımına ve istediği konuda araştırma yapma hakkına sahip olduğunu söyleyen konuşmacılar, anabilim dalları arasında da oldukça farklılıklar olduğunu belirttiler. Kendisini araştırmaya adayan, uygulamaya yönelen ya da editoryal çalışmalar yapan akademisyenleri belirli bir akademisyen tipolojisinde toplamak ise mümkün değil.

Akademik ortamlarda yapılan araştırmaların pratiğe katkısının hangi oranda olduğu ile ilgili sorulara ise bu katkının diğer disiplinlerdeki kadar somut gözlemlenemeyeceğinin üzerinde durdular. Bununla birlikte, sırf araştırma yapmak için yapılan ve hatta tekrarlanan işlerin kaynak israfı olduğunun da üzerinde durdular.

Akademik Ortam Değişebilir
Lisans eğitimlerini aldıkları okullarda eğitim veren konuşmacılar, bunun usta-çırak ilişkisi çerçevesinde çalışılmak istenilen kişinin seçilmesi sonucu ortaya çıkan bir durum olduğunun altını çizdiler. Doğruları ve yanlışları ile içinde bulunduğunuz sistemi daha iyi biliyor olduğunuz için değiştirme ve yanlışları düzeltme şansınızın daha yüksek olduğunu ve kendi içinde belirli bir tutarlılık getirdiğini belirten akademisyenler, aslında görev yaptıkları okullar arasında eğitim açısından eskiden olduğu kadar net farklılıklar olmadığını da konuşmalarına eklediler.

Mezunlarının geleceğinden haberdar olup olmadıkları sorusuna ise böyle sistematik bir kontrol mekanizmasının olmadığını söylediler. Üniversitede, ofislere çalışacak eleman yetiştirmekten çok sorgulayabilen bireyler yetiştirmeyi öncelik olarak kabul ettiklerini belirttiler.

Arkitera Platform 2006’da “Mimarlıkta Yol Ayrımları”nın son toplantısı “Mimarlık ve Kültürel Aktivizm” başlığında, Pelin Tan moderatörlüğünde Emre Erkal, Güven İncirlioğlu ve Işıl Baysan Serim’in tartışmacı olarak katılımı ile 20 Aralık 2006 Çarşamba günü gerçekleşecek.