Haberler

Türkiye'nin konut enerji haritası

Tarih: 15 Mayıs 2007 Kaynak: Radikal Yazan: Aydan Hacaloğlu
Dar gelirli kesim için yapılan toplu konutlarda, ısıtmanın doğalgazla yani yenilenmeyen fosil kaynaklarıyla sağlanması ve arıtılmış su kullanımı, ne yazık ki enerji kulanımını azaltmak için yeterli değil.

Konutlarda kullanılan ve iklim değişimine yol açan zehirli gazların oranı yüzde 25-40. Yöresel, ulusal ve küresel ısınmayı azaltmak için 'karbonsuz konut' ve 'karbonsuz bina' üretimine geçmek şart.

Küresel ısınmayla ilgili bildiğimiz gerçek olguları dört ayrı durumda sıralayabiliriz. Bunlar küresel ısınmanın sürdüğünün artık açıkça bilindiği, insanların oluşturduğu CO2 ve sera gazlarının bu küresel olguya katkıda bulunduğu; yerküre üzerinde CO2 gazının oluşumuna en büyük katkıyı uzun ömre sahip binaların yaptığı, üretilecek her yeni bina ile durumun daha da kötüye gideceği ve durumun son derece kritik olduğudur. Artık, bizim de içinde bulunduğumuz tüm toplumların bu duruma çözüm üretmeleri bir zorunluluk haline geldi.

Türkiye'nin 'imar ve enerji' politikası
Devletin kontrolünde olan enerji üretimi ve dağıtımı yıllarca TC Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nca yürütülürken, birçok yolsuzluğa şahit olundu. Bunu önlemek için elektrik, doğalgaz ve petrol piyasası kanunları çıkarıldı. (Bunlardan biri, 3.3.2001 tarih ve 24335 sayılı Resmi Gazete'de çıkan Elektrik Piyasası Kanunu'dur). "TC Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu", bu kanunlarla enerji kullanımındaki yolsuzlukların ortadan kaldırılabileceği inancındadır.

TC'nin ve Enerji Denetleme Kurumu'nun öngördüğü kanunlar, ekolojik- küresel ısınma sorunlarımızı çözmeye yeterli yanıt oluşturmadığı için bu kanunların tekrar gözden geçirilmesi gerekiyor. Artık, özellikle doğal yenilenebilir enerji kaynaklarına önem verilmesi kaçınılmazdır. Türkiye enerji politikası, Batı ülkelerinin "gelişim" adına sunduğu yenilenemeyen petrol, kömür gibi fosil yakıtlara bağlı geleneksel enerji politikası reçetelerini benimseyip uygulamaya dayanıyor. Bu nedenle şu anda uygulanan enerji politikası, bu kaynakların yoğun kullanımının neden olduğu yöresel hava kirliliğini ve küresel ısınmayı destekliyor.

Konut enerji haritası
Konunun aslına inmek için, öncelikle Türkiye'nin mevcut enerji ve konut-yerleşim politikalarına bakmak ve yukarıda belirtilen neden ve verilere dayalı olarak, Türkiye'deki geleneksel modern bina yönetmeliklerini, çevresel değerler ve çevre-insan etkileşimi ile fiziksel ilişki ve fosil enerji kaynaklarının kullanımını temel alarak incelemek gerekir. Bir sonraki aşamada ise, Türkiye'nin iklim bölgelerine ve verilerine dayalı yenilenebilir doğal enerji kaynaklarını kullanan ve alternatif/ sürdürülebilir kimlik (doğallık, yerellik) taşıyan konut tiplerini değerlendirmek gerekiyor. Değişik iklim bölgelerinin yer aldığı ülkemizde, insanlar yüzyıllardır ekolojik kaygılarla doğal enerji kaynaklarını kullanarak, iklim koşullarını, topografyayı, fiziksel örüntüyü ve dokuyu, varsa yöreye özgü doğal malzemeyi temel alarak, çevreye duyarlı konutlarını ürettiler.

Enerji bilinçli yeni binalarda kullanılmak istenen pasif sistemlerin entegrasyonu, bugün kullanılan en yeni teknik ayrıntıdaki ölçümlemelerle ve malzemelerle gerçekleştiriliyor. Pasif teknolojiler ise, bulunduğu iklime uygun biçimde yapılmış eski konutlardaki ve yerleşimlerdeki ısıtma, soğutma ve havalandırma teknolojilerinden esinlenerek geliştirildi.

'Modern konut' tipinin önemi
Gelişmiş ülkeler için yapılan tahminlerde, konutlarda kullanılan ve iklim değişimine yol açan zehirli gazların yüzde 25 ile 40 arasında olduğu biliniyor. Türkiye'de modern binalar inşa edilirken esas alınan imar yasalarına bakıldığında, bu yasalarda iklim verilerine dayalı bölgeye uygun pasif ısıtma, soğutma ve havalandırma sistemlerinin yer almadığı görülüyor. Modern binalarda tasarlanan yanlış bina kabuk formu, bina açıklıklarının yanlış yönlendirilmesi ve kabuk yalıtımının azlığı veya fazlalığı binanın ısı alışverişini etkiliyor. Kışın ısıtma, yazın soğutma için kullanılan fosil enerji kaynaklarının hiç durmadan tüketimi de sürekli hava kirliliğine neden oluyor.

TOKİ başkan vekili Erdoğan Bayraktar, 17 Şubat'ta başlattığı "bahar kampanyası"nda satışa çıkardıkları konutların büyük bölümünün 'alt gelirlilere ve yoksullara yönelik yapıldığından, ödeme şartlarının uygun olduğundan ve bu nedenle bu konutların kapışılacağından' söz ediyor. Dar gelirli vatandaşların bu ucuz konutlara yerleştikten sonra tüketecekleri enerji miktarı ve oluşacak yüksek faturalar nedeniyle yaşayacakları sıkıntılar kaçınılmaz olacaktır. Uzun vadede, neredeyse konuta verdikleri para kadar, hatta daha da fazlasını on yıllarca sarf edecekleri enerjiye ödemek zorunda kalacaklar. Bu da ucuz konut sahipleri için uzun vadede daha yüksek bedel ödemek demektir. Yine kısa bir süre önce İMP ve Arkitera'nın düzenlediği "Konut" toplantısında, TOKİ'nin son dört yıl içinde 250 bin konut inşa edip dar gelirli vatandaşlara uygun fiyatlara sattığı ve KİPTAŞ'ın konut üretimi ve halka satışı övgü ile anlatıldı, ancak konutların kalitesinden hiç söz edilmedi. Toplantıda her iki kuruma, inşa ettikleri konutlarda 'Alternatif Pasif Sistemler' kullanılıp kullanılmadığı sorulduğunda yanıt olarak, "Evet siz merak etmeyin, biz doğalgaz kullanıyoruz, kirli suları arındırıyoruz" cevabı alındı. Görüldüğü gibi, binaların ısıtılması ve soğutulması hâlâ geleneksel, yenilenemeyen fosil kaynakları ile sağlanıyor. Bunun dışında, söz konusu kuruluşların yaptıkları konutların enerji kullanımını, sadece doğalgaz ve geri dönüşümlü su sağlama suretiyle azalttıklarını düşünmeleri, iyi niyetli olmalarına karşın bu konuda ne kadar eksik bilgiye sahip olduklarını gösteriyor.

'Sürdürülebilir konut' tipi
Türkiye'de, inşaat sektöründe kendine iyi yer edinmiş, sürekli geleneksel modern bina üreten mimarlarımızın, sürdürülebilirlik konusunda daha duyarlı ve bilinçli olmaları gerekiyor. Bu mimarlardan bazıları binalarında, binanın konumuna dikkat ederek, doğal enerji kaynaklarını bu işten iyi anlayan makine mühendislerinin desteğiyle yapıyor. Ancak makine mühendisleri temel olarak sistem hesabı yaparlar, pasif sistemlerin tasarımını geliştirmezler. Sistemlerin tasarımı ve tasarıma entegrasyonu, biz mimarların sorumluluğu altındadır. Yörenin iklimine uygun pasif sistemler, tasarımı yapılacak mekânların hangi amaçla kullanılacağına bağlı olarak, önce kullanıcılarının fiziksel ve psikolojik rahatlığı esaslarına dayandırılıp, sonra sistem "ölçüm" hesapları yapılarak bina tasarımına entegre edilmelidir. Ölçümü yapılmadan uygulamaya alınmış pasif sistemlerin sorunlu olacağı kaçınılmazdır. Bugün büyük "akıllı binalar"da, termal ısı, ışık, ses konforu artık bilgisayarlarla yönetiliyor, otomasyon sisteminin içine dahil ediliyor. Küçük binalarda ise daha ekonomik olmasından dolayı bu sistemler, yaşayanlar tarafından elle kontrol ediliyor.

Sonuç olarak, Türkiye'de ve bütün dünya ülkelerindeki inşaat sektörlerinde çalışanların, kendi imar hukuklarını ve denetim kurallarını, küresel ısınma olgusunun azaltılması, hatta yok edilmesi doğrultusunda tekrar gözden geçirmeleri, bu yeni değerler doğrultusunda yeni binalar üretmeleri gerekiyor. Yaşam tarzımızı değiştirmeden bir çözüm mümkün mü? Geleneksel konutlara sürdürülebilir sistemleri içeren, alternatif konut üretebilen uzman mimarların yetiştirilmesi gerekiyor. Tasarımlarını yaptığım 'Sürdürülebilir Konutlar' ile çevreyi kirletmeyen, kendi enerjisini kendi üreten "karbonsuz" konutlarla zararın en aza indirilebilmesinin mümkün olduğu görüldü. Artık "karbonsuz konut" ve "karbonsuz bina" üretimlerinin gerekliliği açıkça ortadadır.

Yöresel, ulusal ve küresel ısınmayı azaltan katkı söz konusu olduğunda, bahsettiğimiz yöntemlerin sürdürülebilir enerji güvenliği, istihdam, ekonomi ve çevre sağlığı için bir umut oluşturduğunu görüyoruz.
Takvim
<<Mayıs 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
            1
2 3 4 5 6 7 8
9 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
30 31          
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.