Haberler

En Azından Cephesi Güzel

Tarih: 20 Temmuz 2007 Kaynak: New York Times Yazan: Nicolai Ouroussoff Çeviren: Gökçe Aras

Fotoğraf: Roland Halbe

Viyanalı mimar Coop Himmelb(l)au tarafından tasarlanan Akron Sanat Müzesi’nin yeni ek binası, cesur mimari ve sanatsal görünüm arasındaki dengeyi kurmanın ne kadar zor olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.

Binanın şelaleyi andıran cam tabakalardan oluşan şeffaf dış cephesi ve lobisi bu şeffaflığı ile iç mekandaki canlılığı da yansıtıyor.

Ne yazık ki bu canlılık galeri kapılarında son buluyor. Girişteki toplanma alanında alınan keyiften sonra, galeriler ilginç bir şekilde soğukluk hissi veriyor. Sola döndüğünüzde ise mal sahibi ve mimarın deneyimlerinin de etkisiyle sinir bozukluğuna neden olan bu etkiden anında kurtuluyorsunuz.

Bu eski müze, 19.yy Rönesans Dönemi’nde inşa edilmiş ve daha önceleri postane binası olarak kullanılmış. Bina daha sonraları Akron şehir merkezinde ticari ve çirkin tuğla kaplı bir otopark yapısı olarak kullanılmış. Binanın yeri, Robert Venturi’nin Amerika’nın karanlık yerleri için yaptığı tanımlamaya da uyuyor: eskimiş tuğla binaları, açık pencereleri ve boş dükkanları ile pek de tekin olmayan ABD’deki ana caddeler.


Fotoğraf: Roland Halbe - Andrew McAllister 

Coop Himmelb(l)au da bu hikayeden yola çıkarak doğru yansımayı bulmuş. Çok zor olan “uygunluğu” denemenin yanında onun kadar zor olan “önemlilik”te de gözü kalmış. Sonuçta koleksiyon iki parçaya bölünmüş. 19.yy ve erken 20.yy sanatı eski binada, geç 20.yy, çağdaş sanat ve fotoğraf ise güneyde yer alan yeni tek katlı dikdörtgen alüminyum levhalardan oluşan binada sergileniyor.

Bu iki form gösterişli bir lobi ile birbirine bağlanıyor. Caddeye doğru ciddi bir eğimi olan binanın cam cephesi ise parlak bir dağ manzarasının andırıyor. Cephede yer alan ince metal gölgeliklerin keskin köşeli formları helikopter pervanesine benziyor. Klasik binada ise güzel bir kompozisyon oluşturan ve gözlerin kilitlendiği saçaklar var.

Boydan boya eski tuğla ile çerçevelenmiş alüminyum bloğun sıkışık cam formu, hapsedilmiş enerjinin patlamaya yakın halini anımsatıyor. Sokak ölçeğinde bakıldığında ise cam duvarın kesitinin ana girişin tasarlanmasında yol gösterdiği görülüyor. Onun üzerinde bulunan lobideki cam ise geriye doğru şiddetli bir eğimle çevriliyor ve çatının üstünden tuğla duvara doğru eğiliyor.


Fotoğraf: Andrew McAllister

Bu binanın verdiği basınç hissi görsel oyunlarından daha fazla. Bu, şehrin bir kısmını (sosyal ipuçları, 20.yy metropolünde tanımlanmış etnik ve yaratıcı uyuşmazlıklar) empoze etmek için yapılmış kasıtlı bir taktik. Aksi halde yapı Orta Batı çizgisinde olacaktı. Coop Himmelb(l)au bu projeyle Amerika’nın küçük şehirlerinde olan sözde baskıcı geleneklere karşın kentin, entellektüel özgür ve yaratıcı heyecanı olan bir yer olduğunu açıkça gösteriyor.

Bu görüş, müzenin toplanma alanı olan giriş katının girişine de ilham vermiş. Galerilere ev sahipliği yapan alüminyum formlu kat, girişteki mekanda bir kafeterya yapabilmek için yerden bir kat yükseltilmiş. Lobinin içindeki büyük merdiven ikinci kattaki galleriye gidişte yol gösteriyor. Dar köprünün karşısındaki alan, nihayet eski binadaki yönetim ofislerini ve kütüphaneyi galeriye bağlıyor.

Gönül isterdi ki büyük alanlarda önemsenmeyen titizlikler detaylarda yakalansaydı. Beton yüzeyler pürüzlü ve engebeli, büyük çelik levhalarla kabaca yamalanmış güçlü kirişler ise cam çatıyı destekliyor. Buna karşın mimarların kibarlığa hevesleri sayesinde yürüme yolundaki alüminyum örtü düzgün görünüyor. Eğer detaylar daha basit ve dayanıklı olacak şekilde çözülseymiş bina daha güçlü olurmuş.


Fotoğraf: Andrew McAllister

Her şeye rağmen lobi yaşayan muhteşem bir alan. Yeni galerilere girdiğiniz zaman hayat mimarlıktan arınmış gibi görünüyor. Sergileme alanları mat renklerde boyanmış ve moral bozucu bir aydınlatma var.

Projenin mimarları güneşe karşı göstereceğimiz sezgisel etkileri de öngörerek galeri seviyesi yükseltmişler. Bunun yerine siyah bir kutuya da girebilirsiniz. Günışığı yok, günışığını içeri almak için bir çaba da yok.

Bu proje neden bu alanda çözülmüş? Kimbilir? Korku mu? Mümkün. Göz boyayan bir mimari ile inşa edilen bir müze, sanat dünyasının inatçı klişelerini de oldukça etkiliyor. Ve son on yılda küratörler ve müze müdürleri de her geçen yıl artan bir sesle ışığın sanata zarar verdiğini söylüyorlar.

Birçok hünerli mimar betona şekil vererek dengeyi sağlıyorlar. Steven Holl’ün Kansas’taki Nelson-Atkins Sanat Müzesi'ne yaptığı ışıldayan yeni ek binaya bakın. Akron Müzesi’nin Galerisi ise hayal kurmayı bile engelliyor.
Takvim
<<Temmuz 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
        1 2 3
4 5 6 7 8 9 10
11 12 13 14 15 16 17
18 19 20 21 22 23 24
25 26 27 28 29 30 31
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.