Haberler

İngiltere'deki Sel Felaketi Üzerine Değerlendirmeler

Tarih: 1 Ağustos 2007 Kaynak: Guardian Yazan: Emine Saner, Leader Çeviren: Aslı Canbal Özdemir, Melis Göker


Fotoğraf: Matt Cardy

İngiltere'de yakın zaman önce yaşanan sel felaketi üzerine The Guardian yazarlarından Leader'in kaleme aldığı "Sığınak Aranıyor" ve Emine Saner'in kaleme aldığı  "Sel Basan İngiltere için Muslukta Acımasız İroni" adlı makaleleri yayınlıyoruz.

Sığınak Aranıyor
Avukatlar önceden tahmin edilemeyen felaketleri “Allah’ın işi” olarak tanımlıyor. Bu kulağa oldukça garip geliyor. Garip gelmesinin tek sebebiyse böyle zamanların fazlasıyla dünyevi olması değil. İnsan iradesi dışında gerçekleşen bir felaket ilk olarak hükümetin hem böyle bir olayın sebep, hem de çözümü olması gerektiği fikrini akla getiriyor. İngiliz hayalgücünde hep yer edinmiş olan bu fikir son yaşanan sel felaketinde de bir karşı tepki olarak ortaya çıktı. Bir muhafazakar karşıtı olan John Redwood bu felakette Whitehall’u işaret edenlerden sadece biri. Gordon Brown, ne kadar bu noktada drenaj problemlerinin de önemi olsa da özellikle “iklim değişikliği” üzerindeki insan etkisini vurguluyor. Sel her şeyin ötesinde insanların rahat bir yaşam sürmesini sağlayan narin durumların ne denli zedelenmeye müsait olduğunu gösterdi.

Her ne kadar şaşırtıcı olmasa da bu sabahın kasvetli gerçekleri – binlerce insanın acil olarak göç etmeye zorlanması ve bu binlerce insanın yüzlercesinin su kaynaklarından yoksun olması – yardım çağrısını başlattı. Aslında hükümetin acil kayıpları engellemek ve gelecekte karşılaşılacak riskleri engellemen için yapabileceği şeyler var. Selle mücadele buna bir örnek: Çevre Dairesi’nin gelecek dönem bütçesinde 15 milyon Pound’luk bir kesinti bulunuyor. Belki bütçedeki 200 milyon Pound’luk bir artış dairenin bir dahaki sefere daha iyi çalışmasını sağlayabilir. Elbette bunun için aynı zamanda su şirketleri ve belediyelerle koordinasyonun da güçlendirilmesi gerekiyor. Guardian’da yayınlanan habere göre ne kadar hükümet bu koordinasyonun sağlanması için çaba sarfedeceğini üç sene önce açıklamış olsa da hala bu iş yürütülemiyor.

Ne kadar hükümet sonunda, iptal edilmiş hükümet raporunu yayınlanarak tartışmaya açılmış olsa da doğru planlama bir başka önemli soru işareti olmayı sürdürüyor. Tufan, ana tartışmayı hafifletmiyor. Sel baskını riskini planlama yaparken göz önünde bulundurmak gerekiyor ve bu hem tasarımı hem de yapı malzemelerini etkilemeli. Fakat hükümette barınma ve yerleşimlerden sorumlu Yvettte Cooper ısrarla sel bölgelerinde yapılaşmaya karşı bir yasaklama getirilemeyeceğini belirtiyor. Bu tür bir yasaklamanın Gordon Brown’un yılda 240.000 konut inşa etmesini tehlikeye atacağı konusunda haklı. İşçilerle önceden yapılmış anlaşmaların yanı sıra geçen yıl başlayan konutların sayısı 170.000 civarında. Dengesizlikten emin olmak için geniş bir bakış açısıyla olaylara bakmak gerekiyor. Böyle olmak zorunda çünkü barınma ihtiyacı fakir aileler için her geçen gün biraz daha karşılanamaz bir ihtiyaç haline geliyor. Asıl mesele bunu yerel kaynakları görmezden gelmeden yapabilmek.

Ev inşa etmenin başka yolları da var, geçmiş dönemde yapılan planlamalar buna dair birçok örnek içeriyor. Meclislerin yapılı alan tariflemeleriyle aldığı ödüller “benim bölgemde olmaz” anlayışının kırılmasına yardımcı olabilir. Arsa fiyatlarının yükselmesi için yapılaşmaya yeşil ışık yakılan alanlarda bekleyen müteaahitlerle de görüşülebilir. Yöneticilerin ileride “ya kullanırsın ya da kaybedersin” anlayışıyla inşa izni vermesi umulabilir.

İmar işlerinin uzun zamandır giydiği ekonomik deli gömleği gevşemeye başlamış gibi fakat henüz tamamen yok olmadı. Kiralardan ve ev satın almalardan gelen gelirlerin genişletilmesiyle ilgili yeni kanun tasarıları belirsiz ve kendi paylarına düşeni almak isteyen yerel yönetimler genellikle çok ortaklı yapıları tercih ediyorlar. Tüm bunlar göz önüne alındığında ortaya çıkacak olan yasa tasarısının sağlıklı yerleşimleri destekleyecek şekilde kurgulanması gerekiyor.


Fotoğraf: Sang Tan

Sel Basan İngiltere için Muslukta Acımasız İroni
Heryerde su, su... fakat içmek için tek damla yok! Böyle bir ironiye kim karşı koyabilir? Şiddetli selin kirletmesinden sonra kapatılmak zorunda kalınan Gloucestershire – Tewkesbury’deki su arıtma tesisi hakkında dün Coleridge’den¹ esinlenilen manşeti kullanan çoğu gazete değil kesinlikle. Su içinde kalan bölgede binlerce insanın içme susuz terk edilmesini Mirror “acımasız ironi” olarak değerlendirdi, ancak ben afetten etkilenenlerin yardım için kuyrukta beklemek zorundayken ve selle uğraşıyorken ironiyle ilgileneceklerinden emin değilim.

İroniler burada da bitmedi. Bir başka gazete listelerdeki 1 Numara’nın Rihanna’nın Umbrella’sı olduğunu farketmekten geri duramadı. 10 hafta boyunca en yukarıda kalarak en uzun süre zirvede kalan single oldu.. Wet, wet, Wet’den beri.

Sonra bir de fotoğraflar vardı. Kirli kahverengi suda arızalanmış bir kurtarma kamyonu(ne kadar ironik!). Welly’ler² içerisinde neşeyle su sıçratan çocuk görselleri(Temmuz’da!). “Sel tehlikesi” yazan bir trafik levhası, ardında da bir botun içerisinde yolun aşağısına doğru akan selde giden kurtarma ekibi.

Fakat, medyanın selden etkilenenlerin “Blitz³ ruhu”’na övgüsündeki daha koyu ironiyi okumak zor değil. Yağma korkusu yüzünden evlerini terk edemenyenler ya da diğerleri arabalarını doldurduğu için şişelenmiş su haklarını kaybedenler kimlerden bahsedildiğini merak ediyor olmalı. Gloucester’deki Asda’da umutsuz müşterileri yatıştırması için polis çağrıldı ve Quedgeley- Gloucestershire’daki Tesco otoparkında herkesin sadece altı şişe alması ricaları göz ardı edildi ve pekçoğu geri dönmeyi sürdürdü. Dün bir kadın “her koyun kendi bacağından asılır” diyordu gazeteye. “Bakmam gereken iki oğlum ve eşim var. Alabileceğimiz bütün suya ihtiyacımız var.” Bunu söylerken ironi yapmak istediğini sanmıyorum.

Notlar:
1. İngiltere’deki Romantizm akımının kurucularından İngiliz şair, filozof ve eleştirmen.
2. Bir tür renkli, lastik bot markası.
3. İkinci Dünya Savaşı sırasında, amacı hızlı ve ani saldırılarla, düşmanın düzenli bir savunma kurmasını engelleyip sonra da hızlı bir şekilde yok etmek olan Alman savaş doktrini, aynı zamanda İngiltere’nin Nazi Almanyası tarafından 7 Eylül 1940 ile 16 Mayıs 1941 tarihleri arasında aralıksız bombalandığı döneme verilen ad.

YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Takvim
<<Mayıs 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
            1
2 3 4 5 6 7 8
9 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
30 31          
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.