Metrobüs işi çıktığından beri 'Bu iş çok yanlış' diye yazıp duruyorum. Sonunda Başkan Topbaş'a hitaben bir yazı yazıp "Eğer şahsi aile bütçeniz yılda 40 milyar açık veriyor olsaydı, banka kredisi ile Ferrari alır mıydınız?" diye sormuştum. Bunun üzerine davet etti, görüştük, sualler sordum. Bu işi iyi bilen biri olarak yazılı ve sözlü tavsiyelerde bulundum, ayrıca 'spor' adına destek istemiştim, tenimiz tutmadı! Bir daha ne aradı ne sordu, ne de suallere cevap verdi. Basın Müşaviri Ahmet Faruk Bey, başkan adına olduğunu söylediği bazı dedikodular yaptı, hepsi bu.
İşe müfettiş girince basın yine girdi, Ahmet Faruk kardeşim (alay eder gibi) bana bir 'açıklama' yollamış. İETT'nin web sayfasında da benzer bir 'açıklama' daha var. Açıklamaların ikisinde de insan zekâsı ile alay ediliyor. Bunlar hakkında sual sormak için belediyenin basın bölümünü aradım, Funda Hanım sorduğum suallere cevap verecek 'ehil kişi' bulunmadığını söyledi. Cevapları bildireceğini aktardı ancak arayan olmadı.
Sualleri tekrar sormadan önce bir konuyu net olarak açıklayayım: Ben Phileas marka otobüsün teknik özelliklerini sorgulamamıştım ama açıklamalar 'aletin' teknik üstünlüklerini anlatıyor! (Otobüs değil, lastik tekerlekli tramvay'mış bu 'alet'!)
İETT Genel Müdür Vekili Mehmet Bey, görüşmemizde "İstanbul'a çok yakışıyor diye aldım bu aleti!" demişti zaten. Bu 'alet' Eindhoven Belediyesi'nin 'çok spesifik' bir ihtiyacı için geliştirilmiş, özel elektronik donanımları olan, ileri teknoloji içeren ve yakışıklı bir alet. Yani, benim 'aletin teknik özelliklerine, faydasına, güzelliğine' itirazım yok. Teknolojik gelişimi reddetmek olur bu.
Benim itirazım; Avrupa'nın en büyüğü olan ve en çok ihracat yapan Türk Otobüs Endüstrisi'nin aynı 'ihtiyacı' karşılayacak çözümleri olabilecekken, ithalat yapılması! Bu ülke her yıl 50 milyar dolar civarında dış ticaret açığı veriyor. Bu makas giderek açılıyor. Eğer bu ülkenin başkenti ve 'en büyük kenti'nin 'emanet edildiği adamlarda' yerli malı kullanma refleksi yoksa sade suya vatandaş ne yapmaz! Çin'den kaldırım taşı ithal eden Melih Gökçek'e de bunun için yazmıştım. Kimileri, 'Rüşvet en kolay ithalattan alınır! İşte sebep diyor!' Bana daha çok iş bilmezlikten, akıl almamaktan, kendini her şey bilir zannetmektenmiş gibi geliyor.
Belediye, binlerce otobüs ithal ederken bir gün OSD'ye (Türk Otomotiv Sanayi Derneği) "Yahu bizim şöyle bir problemimiz var; bunu yerli olarak nasıl çözeriz?" dememiş. Eindhoven'de Phileas'ı doğuran teknoloji bizde de var ama anlaşılan Eindhoven Belediye Başkanı gibi başkan yok!
Gelelim 'zekâ aşağılayan' açıklamalara yönelik suallere: İstanbul 'metrobüs' sistemi dünyanın en iyisiymiş! Daha başlamadı ki gözüm kim karar vermiş? Uzmanlarca hız, kapasite ve konforda birinciliğe adaymış! Uzmanlar kim? Diğer adaylar kim? Maliyette kaçıncı aday? En komiği de; meğer İETT uzmanları 'Avcılar-Topkapı hattı için, 26 metre boyunda, motoru hibrid, kompozit yapıda, 220 yolcu kapasiteli, duraklara azami derecede yanaşabilen, sefer aralığı asgari, yüksek teknolojiyle donatılmış bir araç' ihtiyacını tespit etmişler! Her yeri aramışlar, tarife uygun bir tek bu Phileas'ı bulmuşlar. Eh, ne yapsınlar, İhale Kanunu gereğince 'tek üretici' olduğu için de ihalesiz almışlar!
İETT Genel Müdür Vekili Mehmet Bey ile 2 saat konuşmuştum. Mehmet Bey, bu konular hakkında yeterli bilgiye sahip değil. İETT'de atanmış, bilgili, tecrübeli bir üst kadro yok. Peki uluslararası tespitleri kim yapıyor? Porto Riko'yu bir Brezilya şehri zanneden basın müşavirliği mi?
Başkan Topbaş, niçin yetim hakkı olan bu fakir ülkenin parasını harcarken kırk defa düşünen yöneticiler bulamıyor ya da bulmak mı istemiyor? Endüstrisine sahip çıkmayan bu kadro mu 'Avrupa kültür mirasına' sahip çıkacak? AB'lileri 'Hollanda aleti' ile mi etkileyeceğiz? İlahiyatçı Başkan Topbaş'a kitabımızdan bir 'meal'. 'Kamu imkânlarının gereken yerlere gitmesine engel olanlar, gösteriş yapanlar, dini yalan sayanlardır!'
Daha çok 'metrobüs' yazacağım anlaşılan!
Bütün yorumları forumda okuyun!Bütün yorumları forumda okuyun!