Bugün sıkılmış bulunuyorum. Merkez Bankası’na sadece üçte biri kontrolunda bulunan enflasyon nedeni ile saldırmak, hükümete henüz detayları bilinmeyen ama gelmiş geçmiş en başarılı makro politikamız olan maliye politikası noktasında yüklenmeyi âdet haline getirmek insanın karnını ağrıtıyor. Bu nedenle bugün değerli okurlarımın izni ile başka şeyler tartışacağım.
Demokrasinin yerel yönetimler seviyesinde başlayacağı inancı içerisinde ülkemizdeki yerel yönetim uygulamalarını da tanımak ve tanıtmak, önemle üzerinde durulması gereken bir unsurdur düşüncesindeyiz. Demokrasinin geliştiği ve yerleştiği ülkelerde yerel yönetimler siyasetin temelini oluşturmaktadır. Nüfusumuzun %70’ten fazlasının kentlerde yaşadığı gerçeği karşısında görsel ve yazılı basının yalnızca İstanbul gibi Türkiye’nin neredeyse dörtte birini kapsayan bir dünya metropolünde olan bitenleri değil, tüm kentlerimizin gerçeklerini ve Anadolu kentlerindeki yaratıcılığı da aksettirmesinin zamanı geldi de geçti diye düşünmekteyiz.
Türkiye’nin dört bir köşesinde göze çarpan bir gelişme var. Gerek ekonomik gerekse kültürel uygulamalar zaman içerisinde Anadolu’da pek çok yerel merkezi öne çıkarmakta. Bir taraftan Gaziantep, Kayseri, Bursa, Denizli, Eskişehir gibi sanayinin geliştiği çekirdek kentler ileri çıkarken, diğer taraftan Antalya, Muğla gibi turizm merkezleri de giderek gelişmekte. Unutmayalım ki bugün Antalya Havaalanı İstanbul’dan sonra ülkemizin ikinci büyük havaalanı durumuna geldi. Öyle görünüyor ki önümüzdeki birkaç yılda İstanbul gibi Türkiye’nin kalbi sayılan bir metropol havaalanından daha fazla yolcusu olacak.
Anadolu’da ne kadar çok çekim merkezi oluşursa İstanbul, Ankara, İzmir gibi üç büyük kentimizde görülen göç olgusu da o kadar yavaşlayacak. Batıdaki büyük kentlere göçü engellemenin tek yolu da bu olsa gerek.
Bir kafayı kaldırıp bakalım. Dünyanın tarih bakımından en zengin kara parçası olan Anadolu’nun her köşesinde yerel yönetimler tarihi eserleri yenilemekte ve kullanıma açmakta. Bunun son örneği de Bursa. Hamza Bey’in oğlu Bali Bey tarafından Yenişehir’deki mescit ve imaretine vakıf olarak yaptırılan Balibey Hanı. Bali Bey, 1. Murat ve Yıldırım Beyazıt döneminde Rumeli’ye çıkan akıncı ailelerinden, Malkoçoğullarından geliyor: Malkoç Bey’in torunlarından Hamza Bey’in oğlu. Ayrıca Osmanlı döneminde yapılan ilk üç katlı han olma özelliğini de taşıyor. Bursa, Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluş başkentidir. İlkleri de çoktur. Balibey Hanı da bu ilklerden. Özelliği ise Türkler tarafından yapılan bir konaklama ünitesi, yani dönemin oteli olmasıdır. Bursa’dan geçen İpekyolu’nun, baharat yollarının ortasında bulunuyor. İşte bu han 2008 yılı mayıs ayının ilk günlerinde yenilenerek kullanıma açıldı.
Anadolu’daki yerel yönetim uygulamalarını sayarken ülkemizin eğitim merkezi haline gelen Eskişehir’i unutmamak gerekli. Cumhuriyetin ilk yıllarında bir sanayi merkezi olarak öngörülen kent bugün sanayi yanında ileri bir kültür ve eğitim kenti olma yolunda.
Yerel yönetimlerin, belediye başkanlarının kentlerimizde yarattıkları güzellikleri tek tek saymak sayfalar tutar. Biz burada ancak üç kentimizden örnek verebildik. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Hikmet Şahin ve Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’i verdikleri hizmetlerden dolayı kutlamak gerekli.
Ülkemizdeki yerel yönetimlerin tanıtılması ve karşılıklı deneyim alışverişi konusunda göze çarpan bir eksiklik de son haftalarda doldurulmaya çalışılmakta. Özellikle Anadolu yerel yönetimlerinin, ki buna üniversite rektörleri ve kentlerin sanayi ve ticaret odalarını da katmak gerekli, yazılı ve görsel basınla yapacağı bilgi alışverişinin yerel yönetimlerin gelişmesi açısından ne kadar faydalı olacağını kimse inkâr edemez.
Bu amaca etkin bir şekilde ulaşmak için “Metropol Sohbetleri” adını taşıyan bir çalışma bu ay içerisinde başlayacak. Belediye başkanlarının kendi kentleri ve düşüncelerini anlatmaları, iletmek istediklerini, yaptıklarını ve projelerini Türk medya dünyasının en üst düzeyindeki yönetici, yazar ve yapımcılara ‘dost atmosferde’ aktarmaları, karşılıklı görüş alışverişinde bulunmak imkânı bu sohbetlerle sağlanmaya çalışılmaktadır. 10-12 yerel yönetici ve 20 kadar medya mensubunun katılımıyla her ay gerçekleştirilmesi düşünülen “Metropol Sohbetleri” girişiminin önemli bir eksiği dolduracağına inanıyoruz. Böylece yerel yöneticiler, kentleri hakkındaki bilgi ve belgeleri kolayca İstanbul basınına aktarmış ve onların dikkatini çekmiş olacaklardır. Burada amaçlanan hedeflerden bir tanesi de geniş bir yerel yönetim arşivi oluşturarak önümüzdeki yıllar için ileride çok aranacak bir birikimin sağlanmasıdır.