Haberler

Ne içeride, ne dışarıda...

Tarih: 9 Haziran 2008 Kaynak: Cumhuriyet Yazan: Deniz Ülkütekin
Rezidanslar hızla İstanbul’a yayılıyor, alışveriş merkezlerinin üst katları, şehrin göbeği ya da sınırlarında bir rezidans bulmanız pekâlâ mümkün. Peki, rezidans nedir, buralarda kimler oturuyor? Bu bilgilere ulaşmak hiç de kolay değil. Güvenlik kameraları ve resepsiyon görevlileri “yabancı”lara pek de hoşgörüyle yaklaşmıyor. Yine de kapılarını çaldık ve kaideyi bozan birkaç istisna çıktı…

İstanbul’da son yıllarda yeni tip bir yerleşim modeli dikkat çekiyor. Rezidans olarak adlandırılan, sakinlerine uçsuz bucaksız konfor ve güvenlik vaat eden bu yapılar, aynı zamanda bir önceki moda müstakil evler ve villalara göre, kent merkezinde olmak gibi bir avantaj da sunuyor. Bütün bunlar, okuduklarımız, duyduklarımız ve gözlemlediklerimiz… İnsan merak ediyor, rezidans nedir, kimler neden bu yapıları seçer, bu yapılar müşterilerine ne vaat eder... İşe, “Mekânsal Ayrışma Süreci” isimli araştırmasıyla İstanbul’daki yüksek korumalı, yerleşim yerlerini inceleyen Fransız araştırmacı Jean François Perouse ile konuşarak başladık. Perouse, Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü’ne bağlı İstanbul Şehir Gözlem Merkezi’nin kurucusu ve müdürü. İstanbul’daki rezidansların gelişimini “Akmerkez’deki rezidans, 1993’te açıldı.

Yapı Kredi tarafından Etiler’de inşa edilen Elit Residence ise 2000’de tamamlandı. Bugünlerde, Kadıköy, Şişli ve Beşiktaş ilçeleri, rezidansların en yoğun olduğu yerler” diye özetliyor. Bu gelişmeyi ise İstanbul’da inşa edilebilir arsanın seyrekleşmesine bağlıyor.

Rezidans kavramını “muğlak” olarak nitelendiriyor Jean François Perouse. Buna en iyi örneği ise, Kurtköy’de yükselen vasat konutların rezidans olarak adlandırılması. Ona göre, konum, hizmet ve konfor gibi nedenlerden dolayı bu tip konutlar tanıma uymuyor, çünkü rezidans, görkemli bir dikey mimaride olmalı, yani herhangi bir apart otelle karşılaştırılamaz. Ayrıca oturanlara mahsus özel hizmetler sunmalı. Perouse, İstanbul’da kendi tanımına uyan 34 yapı bulunduğunu ve 13’ünün de inşa halinde olduğunu söylüyor.

Rezidans kavramı belki çok karışık ve deyim yerindeyse sulandırılmış, ancak kendini rezidans olarak gören yapılarda, bazı sınırlar son derece net çizilmiş. Bunu görüşme talebimi kabul etmeyen Astoria Rezidansları’na alıcı kılığında yaptığım ziyaret sırasında çok daha iyi fark ettim. Deniz Yavaşoğulları’nın da bana eşlik ettiği gezide, ailesi Bursa’da yaşayan bir üniversiteli genç ile onun kız arkadaşını canlandıracaktık. Ancak kostümlerimizin rolümüz için pek uygun olmadığını rezidans kısmına nasıl geçebileceğimizi sorduğumuz görevli suratını ekşittiğinde anladık. Sonrasında bize daireleri gezdiren kişiyi de alıcı olduğumuza inandırmamız hayli zor oldu. Yine de birtakım bilgilere ulaşmayı başardık... Bu rezidanslarda genelde yabancı iş adamları oturuyor, kiralar 3 bin ile 3 bin 500 YTL arasında ve eve arkadaşları toplayıp çılgın partiler vermek hiç hoş karşılanmıyor. Rezidanslara yaptığım geziler sırasında dikkatimi en çok çeken, kuşkusuz güvenlik anlayışıydı. Güvenlik kameraları, parmakizi okuyucuları gibi teknik araçlar, bu mekânları “dışarıdan gelecek tehdit”lere karşı caydırıcı hale getiriyor. Ziyaretçilerin karşılandığı girişlerde gösterilen tavır da bir başka caydırıcı unsur.

Mahrem Yaşam Alanları
Nazmi Şen’in Resital Rezidans’ı Şişli’de. Apartmanı önce öğrencilerin kalabileceği bir yer olarak tahsis etmeyi düşünmüş Şen, ancak masrafları öğrencilerin karşılayamayacakları boyuta gelince binaya biraz daha bakım yapıp rezidans haline getirmiş. Şen’e göre rezidans denilince akla her türlü olanağın sunulduğu lüks konutların gelmesi yanlış. Resital Rezidans’ı kent içinde ulaşım noktalarına yakın ve günlük hayattaki sorunların kolaylıkla çözümlendiği bir yer olarak tanımlıyor. Onun sunduğu hizmetler arasında jeneratör, haftada bir temizlik ve internet bağlantısı var.

Rezidans vadisi olarak gösterilen Fulya şimdilik devasa bir şantiyeye benziyor. Beşiktaş Kulübü’nün antrenman tesislerini Ümraniye’ye taşımasından sonra boşalan arazide ise Selenium Twins’ın yapımı devam ediyor. Aşıoğlu İnşaat Proje Koordinatörü Serdar Sipahioğlu, inşaatı beş ayda bitirmeyi hedeflediklerini söylüyor. Projede rezidansların yanında alışveriş merkezi, hastane ve konser salonu da var. Sipahioğlu aileler ve bekârlar için farklı boyutta rezidans odaları olduğunu anlatıyor. “Burada Rahmi Koç, Mehmet Kutman, Şansal Büyüka, Tansu Çiller, Mesut Yılmaz gibi değerli insanlar oturacak” diyor “A-plus müşteri içinde bohem bir yaşam olmasın diye titizleniyoruz”. Ona göre aşırı güvenlik rahatsız edici, ama güvende olduğunu bilmek de çok rahatlatıcı!..

House Group bünyesindeki The House Apart rezidansları, farklı bir müşteri profiline sahip, çoğu yabancı. Bu yüzden konaklayanlar havaalanından alınıp, bırakılıyor. Son derece ilginç hizmetleri olan House Apart’ın yönetim kurulundan Ferit Baltacıoğlu, helikopter servisi bile verdiklerini söylüyor. Daireler günlük olarak da kiralanabiliyor. Kira bedelinde ise metrekare baz alınıyor. House Apart’larda diğer rezidanslardan farklı olarak kapıda bir görevli bulunmuyor, bunun yerine 24 saat çalışan bir alarm servisi var.

Acaba rezidansların vaat ettiği güvenlik ihtiyacı ne kadar gerçek? Bu soruyu İstanbul Metropolitan Planlama Merkezi’nde uzun süre çalışan, şehir planlama uzmanı Güven Erten yanıtlıyor. Rezidanslarla ilgili güvenlik konusunun, adalet ve eşitlik çerçevesinde sıkça eleştirildiğinin altını çiziyor: “Acaba kentlerimizin fiziksel ve sosyo-kültürel yapısı, rezidansları üst düzey korunaklı kılmayı gerektirecek kadar tehdit unsurları taşıyor mu?” Erten’e göre şu ana kadar rezidansların toplum üzerinde yaratacağı ayrışmayı gerekli kılacak nedenlerin üzerinde yeterince durulmuyor. Erten için rezidanslaşma modası, toplum yapısındaki aksaklıkların ihmal edildiği gerçeğini ortaya çıkarabilecek bir faktör de. “Ancak” diyor “kent yönetenleri, yapılanmaları kamu yararına uygun planlayıp ilgili sektörleri bu şekilde yönlendirmedikleri sürece, rezidans tarzı yerleşimlerin çevresinde ortaya çıkacak olumsuz etkilerin önüne geçilmesi mümkün olmayacaktır”.

Paran Varsa Geç, Yoksa Dur!
İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Doç. Dr. Aliye Ahu Gülümser ve Doç. Dr. Tüzin Baycan Levent, İstanbul’daki rezidansları “Korumalı Yerleşimler” adlı araştırmalarında incelediler. Onlarla araştırmaları ve sonuçları hakkında konuştuk.

- Rezidanslar hızla artıyor. Bunun yararları ve zararları ne?

İstanbul’da, korumalı yerleşmelerin gelişimi konusunda yapmış olduğumuz araştırma, bu yerleşimlerin hızla yayıldığını ortaya koymuştu. Firmalar rezidansların bulundukları bölgelere daha iyi altyapı getirdiklerini, güvenli alanlar yarattıklarını ve yasadışı yapılaşmanın önüne geçtiğini anlatıyorlardı. Ancak İstanbul’da rezidanslar için zaten altyapının yetersiz ve nüfusun yoğun olduğu alanların seçildiği görülüyor. Rezidansların en az bir mahalle büyüklüğünde olduğu varsayıldığında, getirdikleri nüfus nedeniyle mevcut altyapı hizmetleri yetersiz kalıyor ve tüm kenti etkiliyor.

- Kent içindeki rezidansların inşasında çevrenin sosyo-ekonomik durumunu ne kadar gözetmek gerekir? Rezidanslar bulundukları yer ile nasıl bir iletişim geliştiriyor?

Projenin gerçekleştirileceği alanın sosyo-ekonomik yapısı çok önemli. Bu nedenle daha proje aşamasında çevre sakinleri bilgilendirilmeli ve fikirleri alınmalı. Rezidanslar söz konusu olduğunda böyle katılımcı bir süreç işlemediği gibi kimi zaman çevre sakinlerinin bu mekânlardan içeriye bile alınmaması, yaratılan yeni mekân ile halk arasında iletişimin olmadığının göstergesi. Rezidansların çoğunda bulunan havuz, spor salonu gibi sosyal tesislerin bütçesi yeten kesime üyelik sistemi ile açık olması sosyalleşme şansını arttırıyor, ancak bu ortak yaşam alanlarının her kesime hitap etmediğini ve etmek istemediğini de unutmamak gerekir. Dolayısıyla, rezidanslar bu bir araya gelememenin uzantısı ya da sonucu olarak ortaya çıkıyorlar.

Alışmak zor oldu ama...
Sahan Restoranları’nın sahibi Tahir Tekin Öztan, Ataşehir’de Trio Blokları’nda kızıyla yaşıyor. Evi, birçok dekorasyon dergisine de konuk olan Öztan, rezidansa taşındıktan sonra kızı için çok daha az endişelenmeye başlamış.

- Rezidans yaşamına ayak uydurmak zor oldu mu?

Daha önce Bağdat Caddesi’nde oturuyorduk. Kızım büyüdükçe, daha güvenli bir yere taşınmak istedim. O yüzden burayı tercih ettim. İlk başta gelen giden konusunda sıkıntı yaşadık. Yardımcım geliyor, giremiyordu. Ancak ciddi anlamda korunmanın başka yolu yok.

- Caddede herhangi bir sıkıntı yaşadınız mı?

Çelik kapım olmasına rağmen iki defa evime hırsız girdi. Burayı görmeye geldiğimde önce ben bile yıldım, otoparkta parmak izi, içeriye girerken parmak izi, dışarıya çıkarken aynı şekilde. Bir yakınım geldiğinde, ona arabamın anahtarını veremem. Gidip kendim almam gerekiyor, ama yine de güvenlik beni cezbetti.

- Güvenlik dışında burada yaşamak size neler vaat ediyor?

Yandaki alışveriş merkezinde spor salonu olduğu için çok zaman kazandırıyor. İşadamları için bunlar çok önemli. Kafa olarak da rahat ediyor insan. Temizlik yönünden otel odası gibi her gün pırıl pırıl, kapıcı var, arızalar beş dakikada tamir edilir. Burası, insanların robot gibi yaşadığı rezidanslardan değil, bir aile rezidansı.

Komşuluğa vakit kalmıyor
Itır Develioğlu, Metro City rezidanslarının ilk müşterisi, güvenlik ve işyerine yakınlığı nedeniyle dört yıldır rezidansta oturuyor.

- Niye apartman dairesi yerine rezidansı tercih ettiniz?

Öncelikle güvenlik. Danışmada 24 saat güvenlik bulunuyor. Bir kadın olarak bu gibi şeylere önem veriyorum.

- Başka hizmetler neler?

Her sorunda teknik servisi arayabiliyorsunuz, güvenlik butonlarıyla ambulans çağırabiliyorsunuz. Temizlik gibi ücretli servisler de sağlanıyor.

- Rezidanslar sosyal açıdan fazlasıyla kendine dönük. Bu nasıl bir yaşam ortaya çıkarıyor?

Dediğiniz gibi biraz izole olsa da, aşağıya indiğinizde hemen metroya giriyorsunuz ve Taksim’e sadece on dakikada ulaşabiliyorsunuz. İşyerim Beyoğlu’nda ve araba kullanmama gerek kalmıyor. Bu, İstanbul’daki trafik problemini düşünürseniz çok büyük bir zaman kazandırıyor.

- Herhangi bir dezavantajdan bahsedebilir misiniz?

Bir apartmanda kimseyle muhatap olmadan evinize girebiliyorsunuz. Ancak burada gece-gündüz resepsiyondan geçmek zorundasınız. Böylece biraz olsun özel hayata girilmiş olunuyor.

- Komşuluk ilişkileri nasıl?

Bu kattaki komşularımı tanıyorum, ancak diğer katlardakiler hakkında pek bilgim yok. İlişkiler sadece merhabalaşmaktan ibaret, çünkü pek vakit olmuyor.

Güvenlik endişesi yok
Manuel Martin, bir İspanyol. House Apart’ın müşterilerinden biri.

- Neden rezidansta yaşamayı seçtiniz?

İşime yakın mesafede ve modern bir ortamı olduğunu için. Tek başıma yaşayabileceğim, ama ihtiyaçlarımın bulunduğu bir ev istiyordum. Sanırım istediklerimi burada buldum.

- Güvenlik sizin için bir kriter değil miydi?

Genelde yaşam koşullarının zor olduğu ülkelerde bulundum. İstanbul’da kendimi tamamen güvende hissediyorum. İnsanların benden çalabileceği pahalı eşyalarım yok. Ancak 1 Mayıs’ta Taksim’de yürürken biraz rahatsızlık hissettim, o gün gerçekten farklıydı.
Takvim
<<Mayıs 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
            1
2 3 4 5 6 7 8
9 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
30 31          
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.